İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı.
2023 1 Mayıs’ını işçi ve emekçiler olarak zor koşullar altında karşılıyoruz. 6 Şubat’ta yaşanan ve milyonlarca emekçi için ağır bir yıkıma dönüşen depremlerin tüm acı ve öfkesi halen tazeliğini koruyor. Ekonomik krizin derinleştiği, baskı ve zorbalığın daha da tırmandığı, depremin yıkıcı etkisinin tüm sonuçlarıyla devam ettiği ve emekçi kadınların ise tüm bu süreçlerden en ağır biçimde etkilendiği bugün, 14 Mayıs seçimleri tüm toplumun temel bir gündemi haline gelmiş durumda. İşçi ve emekçilerin en temel ihtiyaçlarının vaat konusu, kadınların haklarının ise pazarlık malzemesi yapıldığı bir seçim sürecinin içinden geçiyoruz.
21 yıldır iktidarda olan, kadınların haklarını bir bir tırpanlayan ve kadınları ikinci sınıf sayan politikaları hayata geçiren AKP iktidarı, şimdi de seçim hesaplarıyla kadınları köle olarak gören Hüda-Par ve Yeniden Refah Partisi ile yaptığı seçim pazarlığında kadınların son hak kırıntılarını da gasp etmeyi hedefliyor. İstanbul Sözleşmesi’nin ardından şimdi de kadına yönelik şiddeti engelleme amaçlı 6284 sayılı yasanın ortadan kaldırılmasına onay vermiş durumda. AKP iktidarı, yeniden iktidar koltuğuna oturduğu koşullarda, kadınları kör karanlığın derin girdabına sürükleyecek planların hazırlığına şimdiden başlamıştır.
Bu tabloda düzen muhalefeti ve reformist sol güçlerse, işçilerin, emekçilerin ve kadınların yaşadığı tüm sorunların çözümü için sandığı işaret etmektedir. Seçimlerin ardından olası bir “iktidar” değişimiyle birlikte kadınların temel haklarının güvence altına alınacağı yönünde hayaller yaymaya devam ediyorlar. Oysa ki, AKP iktidarının karşısında konumlanan Millet İttifakı’nın hükümet programının vaatleri arasında İstanbul Sözleşmesi’nin yeralmaması bile, mevcut ittifakın yapısı hakkında açık bir fikir vermektedir.
Çok açık ki, kadınların hakları ve gelecekleri seçim sandıkları sığmaz. Kadınların tam hak eşitliği ve temel hakları, bugüne kadar olduğu gibi, bugün de kurulu düzene karşı ancak ve ancak mücadele ile kazanılabilir.
İşte işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma gününü ise böyle bir atmosferde karşılıyoruz. 1 Mayıs, tüm işçi ve emekçiler gibi, kadın işçilerin de taleplerini en güçlü şekilde haykıracağı, yaşadığı tüm sorunların bizzat sorumlusu olan sermaye sınıfı ve onun iktidardan hesap soracağı bir gün olmak zorundadır.
Bugün ülkemizde işçi kadınların pandemi ve yakın zamanda yaşanan Maraş depremleri ile birlikte sorunları daha da derinleşmiş bulunuyor. Kadın işçilerin taleplerinin başında güvenceli ve kurallı çalışma hakkı ve insanca yaşamaya yetecek ücret geliyor. Kreş hakkı da temel taleplerinin başında yer alıyor.
AKP iktidarıyla birlikte daha da tırmanışa geçen kadına yönelik şiddete karşı, toplumsal yaşamın tüm alanlarında şiddetin son bulmasına dair önlemlerin alınması ve çocuk istismarının son bulması da temel bir gündemdir.
Ülkede büyük bir yıkım yol açan depremlerde, kadınlar başta olmak üzere yıkımı yaşayan tüm emekçilerin temel taleplerinin bizzat iktidar ve sermayedarlar tarafından karşılanması da kadınıyla-erkeğiyle tüm işçi ve emekçilerin güncel taleplerinin başında gelmektedir.
Özetle, 1 Mayıs, işçi sınıfının temel taleplerinin yanısıra, onun bir parçası olan kadınların taleplerinin de görünür olduğu ve güçlü bir şekilde haykırıldığı bir gün olmalıdır.
Yaşanan derin eşitsizliği, katmerlenen ağır sömürüyü ve gerici karanlığı ancak ve ancak bu ülkenin tüm emekçileri ve onların bir parçası olan kadınların dişe diş mücadelesi ortadan kaldırabilir.
Taleplerimizi en güçlü şekilde haykırmak, ölüm ve sömürü düzenine karşı sesimizi en güçlü şekilde yükseltmek için 1 Mayıs’ta alanlara!
İşçi Emekçi Kadın Komisyonları
26 Nisan 2023