AKP-MHP iktidarının kadınlara, çocuklara ve LGBTİ+’lara yönelik saldırıları artarak sürüyor. İstanbul Sözleşmesi'nin 1 Temmuz’da yürürlükten kalkmasının ardından kadın ve çocukları koruyan yasal kazanımlar da hızla yok ediliyor. Bu çerçevede kamuoyunda 4. Yargı Paketi olarak bilinen “Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” Meclis’te kabul edilerek yasalaştı. Bu sayede, cinsel istismar davalarında tutuklama için “kuvvetli şüphenin”, “somut delile dayanması” şartı getirildi.
Bu saldırı kadın ve çocukları koruyan önemli bir yasal hakkın daha gasp edilmesi anlamına geliyor. Çocuklara yönelik cinsel istismar davalarında önemli bir kazanım olan ‘kuvvetli şüphe’ şartının yeterli görülmemesi cezasızlık politikasının daha da derinleşmesi demektir. Fesih kararının ardından kadın ve çocuklara yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin 6284 sayılı yasanın da hedefte olduğu bu süreç 4. Yargı Paketi ile başlamış oldu.
Bilindiği gibi, sermaye iktidarı yıllardır cinsel istismarcıya cezasızlık politikası izliyor. AKP iktidarı döneminde tırmandırılan dinci-gerici politikalarla birlikte çocuk evliliği ve çocuklara yönelik istismar, taciz ve tecavüz büyük bir artış göstermiştir. İstismara uğrayan çocukların cinayete kurban gittiği vahşet örnekleri ile bu tablo her geçen gün daha da derinleşmektedir. Elmalı davası ile çocuk istismarcılarının tutuksuz yargılanarak cezasızlıkla ödüllendirilmesinin geniş kitle öfkesine neden olduğu günlerde bu son yasal düzenleme kadın ve çocuk düşmanlığının daha da şiddetleneceğinin işaretidir. TÜİK’in 2020 doğum verilerine göre 15 yaşından küçük 117, 15-17 yaş arası 8 bin 154 çocuğun doğum yaptığı Türkiye’de çocuklar adeta ortaçağ gericiliğinin karanlığına savrulmaktadır. Elmalı davasında çocukların yaşadıkları istismarı açık bir şekilde anlatmalarına karşın istismarcıların salıverilmesi sermaye düzeninin çürümüşlüğünü tüm çıplaklığı ile gözler önüne sermişti. Üstüne bir de çocuk istismarında suçluların hiçbir engelle karşılaşmaksızın artık çok daha kolay hareket etmesinin önünü açan ‘somut delil’ şartını getiren 4. Yargı Paketi’nin Meclis’ten geçmesi kadın ve çocuk düşmanlığının kanıtıdır. Elmalı davası ile aynı günlerde Van ve Mersin'de yaşanan çocuk istismarı olayları çocukların nasıl bir şiddet ve cinsel taciz sarmalıyla kuşatıldığının ve geleceklerinin ne denli büyük tehdit altında olduğunun bir kanıtıdır.
Çocuğun sesini çıkarabilmeyi başardığı olaylarda dahi istismarcıların ve tecavüzcülerin tek adam rejiminin koruması altında aklanması anlamına gelen bu saldırılara karşı yapılması gereken, haklarımızdan ve geleceğimizden vazgeçmeyerek mücadeleyi yükseltmektir. Dinci-faşist AKP-MHP blokunun tarikatlarla ittifakını güçlendirmek ve iktidar dümenini elinde tutmak çerçevesinde hayalini kurduğu gerici toplum düzenini inşa etmek için kadın ve çocukları hedef alan saldırıları sermaye düzeni tarafından beslenmektedir. Kadın ve çocukların haklarının güvence altına alınması, ezilen tüm kesimlerin korunması ancak devrim ve sosyalizm mücadelesi ile mümkündür. Bu bakışla sermaye iktidarından haklarımızı söküp almak ve çocuk istismarcısı sermaye düzeninden hesap sormak için sokağa, mücadeleye!
İstanbul Sözleşmesi’nin iptali yok hükmündedir. Kadına yönelik şiddetin ve çocuk istismarının önünü açan hiçbir yasal düzenleme işçi ve emekçi kadınların mücadelesini durduramaz. Haklarımız ve geleceğimizden vazgeçmeyeceğiz!
İşçi Emekçi Kadın Komisyonları