Çocuk istismarına annenin tepkisi:

“Adalet diye bir şey kalmamış!”

Çocuğu cinsel istismara uğrayan S.A. İHD’de düzenlediği basın toplantısında, dışarıda elini kolunu sallayarak dolaşan istismarcının tehdit ve saldırılarına devam ettiğini belirtti.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 08 Eylül 2021
  • 16:20

Çocuğu istismara uğrayan S. A. isimli anne İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. 

Toplantıda ilk söz alan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, aynı zamanda S.A’nın da eşi tarafından sistematik şiddete maruz kaldığını ve katledilmeye çalışıldığını ifade etti. Yargı sürecinin 8 yıldır devam ettiğine dikkat çeken Yoleri, Adalet Bakanlığı verilerine göre 2019 yılında vücut bütünlüğüne yönelik suçlar bakımından 49 bin dava açıldığını belirterek şunları söyledi:

“2020 yılında hükümlü sayısı 12 bin civarı tutuklu sayısı 2 bin civarı. Yani toplamda yargılanan14 bin civarında fail var ancak 500 bin vakadan bahsediliyor. Failler bakımından yüzde 50’ye yakının ceza aldığını diğer kalanların beraat ettiğine dair rakamlar var.” 

“Saray’a da, Meclis’e de sesimi duyuramadım”

S.A. ise konuşmasında, komşusu olan istismarcı Abdullah Özkan’ın 2013 yılında çocuğunu istismar ettiğini ve 8 yıldır istismarcının tutuklanmadığını, kendisini ve çocuğunu tehdide devam ettiğini ifade etti. S.A. konuşmasının devamında şunları söyledi:

“Evladım için canını verecek bir anneyim. Yetkililerin ayağına gittiğim halde beni duymamazlıktan geldiler. Benim çocuğum hak etmedi bunu. Adalet bakanına sesleniyorum:  Çocuğumun yaşama ve okuma hakkını elinden aldınız. Cumhurbaşkanı benim evladımın yerine kendi evladınızı koyun. Benim çocuğum öldükten sonra mı adalet yerine gelecek. Çocuklar anneler ağlamasın diyorsunuz. Annelerin sesini duyuyorum diyorsunuz ama benim sesimi duymadınız. Saray’a kadar Meclis’e kadar gittim sesimi duyuramadım.” 

“Çocuğun yaşama hakkı olmaz mı?”

Ayrıca evli olduğu erkek tarafından bıçaklandığını, şiddet gördüğünü dile getiren S.A. istismarcının da madde bağımlısı olduğunu ve sabıkası bulunduğunu belirterek şöyle devam etti:

“Tek çare çocuğumu alıp kaçmak. Kaymakam bana, ‘Çocuğunu korumak istiyorsan buradan taşının’ dedi. Ama buna dayanacak gücüm yok. Bu kişi bugün benim çocuğumun canını yaktı ama yarın başkasının çocuğunun canını yakacak. Bunu durdursunlar istiyorum. Mağdur olan benim kadın hakları çocuk hakları yoksa o zaman beni alsın Türkiye vatandaşlığından çıkarsınlar. Çocuğun yaşama hakkı olmaz mı bu nasıl bir dünya! İlk gece hastaneye götürdüm polisi aradım gelmedi. Koruma kararı verildi ama hiç biri uygulanmadı. Bu nasıl bir adalet. Ben hangi savcıya güveneyim Türkiye’de adalet diye bir şey kalmamış. 5 yıldır adliyelerde sürünüyorum, bu şahıs elini kolunu sallayarak geziyor. Koruma ve gizlilik kararı verdiler ama uygulamada yok.”