İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon 6-7 Eylül’ün yıldönümü vesilesiyle yazılı bir açıklama yaprak “Yalnızca bir devlet operasyonu mu?” diye sordu.
Açıklamada 6-7 Eylül’de yaşananlar şöyle aktarıldı:
“Ellerinde Türk bayrakları, kamyonlarla taşınan kalabalık grupların başta Rumlar olmak üzere Yahudi, Ermeni, Müslüman olmayan yurttaşların ev ve işyerlerine saldırdığı, Yeşilköy’den Nişantaşı’na, Aksaray’dan Edirnekapı’ya, Laleli’den Bakırköy’e, Beykoz’dan Kalamış’a, İstinye’den Çengelköy’e kadar 40 kilometre karelik bir alanda yaktığı, yıktığı, yağmaladığı, linç ettiği, tecavüz ettiği, öldürdüğü çok yazılıp çizildi.”
Açıklamanın devamında İHD İstanbul Şubesi, Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon olarak 6-7 Eylül’ün her yıldönümünde bunun bir devlet operasyonu olduğu belirtilerek “Titizlikle örgütlenmiş bir özel harp faaliyetiydi. Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından planlandı, devlet dersini iyi ezberlemiş kalabalıklar tarafından şevkle uygulandı. Öldürülen kişilerin sayısı, kayıtlara geçtiği kadarıyla 37’ydi. Kayıtlara 60 olarak geçen tecavüz vakasının gerçek sayısı ise 400 civarındaydı. Bazı kadınlar tecavüz edildikten sonra öldürüldü. 90 yaşındaki rahip Hrisantos Mantas diri diri yakıldı. En az birkaç rahip bıçakla ve zorla sünnet edildi. Onlarca kişi linç edildi. Yalnızca İstanbul’da değil, İzmir ve Ankara’da da benzer olaylar yaşandı, üstelik Urfa, Mardin, Midyat’ta da Süryanilere saldırıldı. 4 bin 214 ev, 73 kilise, 26 okul, 1 sinagog, işyeri ve dükkan benzeri toplam 5 bin 317 mekan yakıldı, yıkıldı, yağmalandı” denildi.
İstos Yayın tarafından 2015’te yayınlanan “Patrikhane Fotoğrafçısı Dimitrios Kalumenos’un Objektifinden 6/7 Eylül 1955” başlıklı kitapta 6-7 Eylül olaylarının bu tek boyutlu temsilinin eksikliğinin ortaya konulduğu belirtilen açıklamanın sonunda şu ifadeler kullanıldı:
“İnsan hakları savunucuları, ırkçılık ve ayrımcılık karşıtları olarak bizler, bugün, 6-7 Eylül pogromunun 69. yılında, hem Türkiye’de devlet geleneğinin, hem de devletin dayandığı tabanın, yani Türkiye’nin Müslüman nüfusunun tarihini sorguluyor, Hıristiyan ve Yahudi düşmanlığını bir nefret suçu olarak bir kez daha lanetliyoruz.”