Hangi dilleri konuştukları, hangi renkte ve hangi ülkede oldukları önemli değil. Küresel koronavirüs salgınına karşı mücadelede kalbim insanlığın kalbinde tutuşacak.
Uzun sayılmaz, aylardır tutukluyum. Kararlılığımı, sevdamı ve insanlığımı alıp götürmek istediler benden. Beni pasifize etmek veya ehlileştirmek istiyorlar.
Aylardır yüksek duvarlar arasında tutukluyum... Tarih kadar yüksek duvarlar arasında. Duvarlar ailemle, halkımla, halklarla arama set çekiyor. Aramızda kalıcı mesafeler yaratıyor. Oysa ki her gün yüksek duvarlar arasındaki odamın penceresinden bakarken dışarıya; koronavirüs salgınına karşı mücadelede insanlığın yanında görüyorum kendimi. Onların acılarını, kaygılarını tutuklu yüzümde görüyorum. Ve mahpusluğum daha çok yaklaştırıyor bizi birbirimize. Ben kendi mahpusluğumun kararlılığında ailemle, halkımla, halklarla birlikte baharda açan çiçeklerin renklerini, Newroz sıcaklığıyla karşıladım.
Zamanın kavramını ve değerini benden unutmamı beklediler. Ama ben, her anımı yüksek duvarların arasındaki odamın penceresinde dışarıya bakarken, odamın dışındaymışçasına yaşıyorum. Küresel koronavirüs salgınına karşı mücadelede insanlıkla birlikte yeni bir dünya umudu ile...
Şimdi insanlığa olan sevdamdan dolayı yaşamımı bir kere daha elimden almak istiyorlar. Yüksek duvarların arasındaki tutukluluğuma devam diyerek, sessiz kalarak. Ben işe şefkat dolu kalbimle küresel koronavirüs salgınına karşı mücadelede insanlığın yanında olacağım.
Kalbim insanlığın kalbinde atacak. Hangi dilleri konuştuklarına, hangi renkte ve hangi ülkede olduklarına bakmadan. 21. yüzyılda yüksek duvarların arasında, küresel koronavirüs salgınına karşı mücadelede ailemin, halkımın, halkların ve insanlığın kalbinde tutuşacak kalbim.
Yeni bir dünyaya olan umudumla, umudumuzla...
Mehmet Alçınkaya
Kandıra F Tipi Cezaevi