Libya’da ölen iki MİT’çinin kimliğini ifşa etme iddiasıyla tutuklu bulunan Odatv Sorumlu Haber Müdürü ve Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Odatv gönüllü muhabiri Hülya Kılınç, Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel, Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik, Yeni Yaşam Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser hakkındaki soruşturma İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca tamamlandı. Hazırlanan iddianamede gazetecilerin 8 yıldan 17 yıla kadar hapisleri istendi.
Cumhuriyet gazetesinden Seyhan Avşar’ın haberine göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede tutuklu gazeteciler dışında BirGün Gazetesi yazarı Erk Acarer ve CHP Akhisar Belediyesi Basın Birimi görevlisi E.E. de şüpheli sıfatıyla yer aldı. Hazırlanan iddianamede gazetecilere “Devletin Güvenliğine ve Siyasal Yararlarına İlişkin Gizli Kalması Gereken Bilgileri Açıklama”, “İstihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek suçlamaları yöneltildi.
‘Biz ayrıntıları yine Sabah gazetesinden öğrendik’
İddianamenin ayrıntılarını Sabah gazetesinden öğrendiklerini söyleyen avukat Hüseyin Ersöz iddianameyi şöyle değerlendirdi:
"Barış'lar ve tutuklu gazeteciler hakkında hazırlanan iddianame mahkemeye gönderildi. Fakat biz ayrıntıları yine Sabah gazetesinden öğrendik. Ne yazık ki avukatlardan gizleyip, basına duyurma, terkedilemeyen bir alışkanlık haline geldi. Savcılık kaynaklarına dayanan habere göre Barış'lar hakkındaki iddianame hem 'MİT Kanununa muhalefet'ten hem de TCK'nın 329. Maddesinden açılmış. Bu ‘bir koyundan iki post çıkarma’ çabasıdır. Hukukun evrensel ilkesi, tek fiilden iki suçlamanın yapılamayacağını söyler. Savcıların bunu bilmemesi mümkün değil. Zira bu Hukuka Giriş dersinin konusudur. Diğer yandan bu hukuka aykırı yaklaşımın davayı Ağır Ceza Mahkemesi'nde açma gayretinin yansıması olduğu açık. Eğer dava sadece MİT Kanununa Muhalefetten açılsaydı, yargılamayı yapacak mahkeme de Asliye Ceza Mahkemesi olacaktı. Ancak Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi Kararları yok sayılarak TCK'nın 329. Maddesinden de açılan dava, yargılamanın Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesini sağlayacak. Mahkemenin iddianameyi kabulü ile ayrıntıları öğreneceğiz ama bir kez daha ifade edelim ki, 3 satırlık haberden koparılmaya çalışılan fırtına ülkedeki Basın Özgürlüğü'ne düşürülen ve de telafisi mümkün olmayacak kara bir leke haline geldi. Suçlamaların dayanaksızlığı karşısında, Mahkemenin hukuka uygun davranması halinde tutuklu gazetecileri serbest bırakması kaçınılmaz olacaktır. Ama ‘kişiye özel’ Kanun yapılması da dahil bugüne kadar yaşadıklarımız yine de temkinli hareket etmemizi zorunlu kılıyor."