Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) gazetecilerin salgın sürecini nasıl yaşadığını, uğradıkları hak ihlallerini, kendilerini risk altında görüp görmediklerini tespit etmek için anket çalışması düzenledi.
Mayıs 2020’de, 33 farklı medya kuruluşundan basın emekçilerinin katıldığı anketin sonuçları “Ankete katılan gazetecilerin yüzde 41,5’i mesleğinden dolayı salgın sürecinde kendini risk altında hissettiğini beyan etmiştir” vurgusuyla açıkladı.
Salgın ya da açlık riski
Gazetecilerin karşı karşıya kaldıkları riske dair verdiği yanıtlar, anket sonuçlarında şu şekilde sıralandı:
“*Çalışma alanımız çalışan sayısına oranla çok küçük.
*İçeride çalışmama rağmen sahadaki muhabir arkadaşlarımın riski taşımasından endişeliyim.
*İşimiz gereği insan ilişkileri olan bir meslek ve dolayısıyla bu risk her zaman var.
*Salgının ilk dönemlerinde evden çalışmamıza karşın şu anda şirkette çalışıyoruz. Sadece bir arkadaşımıza KOAH olduğu için izin verildi.
*Sürekli sokaklarda ve insanlarla iletişim içinde olmak risk oluşturuyor.
*Bağımsız çalışıyorum. Hasta olsam, 14-20 gün haber yapamam ve bu beni ekonomik olarak zorlar.
*Mesleğim gereği yüz yüze görüşmeler yapıyorum, kalabalık ortamlara giriyorum ve bu da benim için büyük risk demek.
*Salgında tartışmasız en çok risk altında olanlar sağlık emekçileri ve bizleriz. Yeri geliyor karantina binaları önünde, hastanelerde, sokak eylemlerinde, 1 Mayıs'ta olduğu gibi polis müdahalesi altında çalışıyoruz. Virüsün yayılma biçimi ve hızını da dikkate alırsak virüs kapma ihtimalimiz bu ortamlarda çok yüksek oluyor. Özellikle polis müdahalesinin yaşandığı durumlar ya da cenazeler bu riski 10 kat arttırıyor.
*Yakın gelecekte çalışabilecek bir gazetenin kalıp kalmayacağını bilemediğimden kendimi risk altında hissediyorum.
*Şu an evden çalışıyoruz ancak büroya geri dönmek zorunda kaldığımızda risk altında olacağımızın farkındayız.
*Çalıştığım yerde hiçbir önlem alınmadı. Hava almayan bir bölümde beş kişi çalışıyoruz.”
Hak kayıpları
Anket çalışmasında medya kurumlarının önlem alma konusunda “iyi bir sınav verdiği” öne sürüldü. Bununla birlikte, hak kayıplarına dair “Fazla mesai var ödeme yok” ifadeleri kullanıldı. Verilen yanıtlara göre hak kayıpları şöyle sıralandı:
“*Tam mesai yapmamıza rağmen bilgi ve isteğimiz dışında kısa çalışma ödeneğine başvuru yapıldığını öğrendik.
*Şirket devletin kısa çalışma ödeneğinden yararlandığı için 3 ay boyunca prim gün sayım 15'e düştü.
*Evden çalışma nedeniyle haftalık izin diye bir şey kalmadı.
*Şu an bir hafta ofiste çalışıyoruz, bir hafta evde istirahat ediyoruz. Şimdilik evde olduğumuz fazladan 5 gün yıllık iznimizden düşmemekte ancak şirket bir süre sonra bu günlerin yıllık izin bakiyemizden düşüleceğini ve bu şekilde çalışanların birikmiş yıllık izinlerinin eritileceğini iletti.
*Haftalık izinler kaldırıldı, ek mesai ücretleri yatırılmadı.”
Sansür, oto sansür
Salgında hükümetin açıkladığından farklı bilgileri paylaşmanın, haber yapmanın soruşturma konusu olduğu belirtilen açıklamada “Ankete katılan gazetecilerin yüzde 9,2’si salgınla ilgili yaptığı habere sansür uygulandığını, yüzde 16,9’u ise oto-sansür yaptığını beyan ediyor” denildi. Sansür ve oto sansür sonuçları açıklamada şöyle sıralandı:
“*Kurumun iktidar ile ilişkilerine zarar vereceği gerekçesi ile haberim sansürlendi.
*Patronaj tarafından Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) yaptığı açıklamaların, DSÖ'nün ‘farklı ilişkileri nedeniyle’ haber yapılmayacağı söylendi.
*Dünya Sağlık Örgütü ilgili haberlerin girmeyeceği söylendi.
*Çalıştığım yayın, salgınla mücadelede aksaklık ve eksiklik olduğunu düşünmüyor. Haberlerde bu yöndeki bölümlere yer verilmiyor. Hatta haber için görüştüğümüz insanlar bile ‘Bunu yazamazsınız ama siz bilin diye anlatıyorum’ gibi cümleler kuruyor.
*Salgınla ilgili haberlerin dilini yumuşatmak zorunda kaldım.
*Hangi futbolcuların COVİD-19 testinin pozitif çıktığını yazamadık.
*Gazetenin alacağı cezayı düşünerek oto-sansür yaptım.
*Özellikle sağlık emekçilerinin kendilerini zor durumda bırakacak ifadelerini yazmadım. Hatta sırf bu yüzden yapmaktan vazgeçtiğim haber bile oldu.
*İktidarın baskısı nedeniyle haberin özünü kaybetmeden, cümlelerime dikkat ediyorum.
Malum basının üzerindeki baskılardan dolayı, ister istemez oto-sansür devreye giriyor.
*Patronun bazı bilim insanlarının açıklamalarının haber yapılmasını istememesi nedeniyle bazı açıklamaları görmezden gelmek zorunda kaldık.
*Salgın, aşı ve buna ilişkin konularda kurumun öne çıkardığı veya yer vermediği açıklamalara göre haber önerisinde bulunmak durumunda kaldım.”