“Türkiye'de faiz artışı kaçınılmaz!”

Emperyalist-kapitalist sistemin para politikaları konusunda değerlendirmeler yapan Fitch, Türkiye'deki dolar yükselişine dair tespitlerde bulundu.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 08 Kasım 2020
  • 11:00

Türk Lirası değer kaybetmeye devam ederken, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’ten açıklama geldi. Kapitalist sistemin işleyişinde önemli roller üstlenen kredi derecelendirme kuruluşları tüm ülkelerin para politikalarını takip ediyor. Burjuvalar sermaye ve yatırımlarını bu şirketlerin değerlendirmelerine göre yönlendiriyor. Bu da bir ülke için canlı para akışını etkileyen durumların başında geliyor.

Reuters'a konuşan Fitch’in Türkiye’den sorumlu ülke notları direktörü Douglas Winslow, Türkiye’nin attığı adımların TL’deki değer kaybını tersine çevirmek için yeterli olmadığını söyledi. Winslow, döviz rezervinin azalması durumunda yıl sonuna kadar faiz artışının kaçınılmaz olduğunu da sözlerine ekledi. Dolar'ın dünyadaki zayıflığına rağmen, Türk lirasının dolar karşısında %1,7'lik rekor düşüşle gerilediğine vurgu yaptı.

Sadece Fitch değil 3 farklı kredi derecelendirme kurumu da Türkiye'yi “hurda” olarak değerlendiriyor. Bu da bu kurumların raporlarına göre hareket eden burjuvalar için önemli bir tespit. Türk sermaye devletinin Ekonomi Bakanı her döviz artışında “ekonomi iyiye gidiyor” ve “yeni ekonomi politikalarıyla büyük sıçrama yaşayacağız” minvalinde hikayeleri anlatsa da kapitalist kuruluşların raporları ekonomideki daralmayı gözler önüne seriyor.

Winslow, ayrıca yüksek enflasyon ve azalan döviz rezervleri nedeniyle yıl sonuna kadar faizlerde artırım ihtimalinin belirgin derecede yükseleceğini iddia etti.

Merkez bankasının net döviz rezervleri 2004 yılında 41,1 milyar dolarken 2019 sonunda tarihinin en düşük seviyesi olan 16,8 milyar dolara geriledi. 15 yılda yaşanan düşüş, AKP dönemiyle yükselişe geçildiği iddiasının boşluğunu da gösteriyor. Keza, Türkiye’deki sermaye çevrelerinin altın ve dövize yatırım yapması, döviz ve altın varlıklarının 221 milyar dolara ulaşmasına neden oldu. İşçi sınıfı ve emekçilerin hanesine enflasyon ve kriz olarak geçen bu rakamlar, emperyalist tekeller ve burjuvalar açısından yatırımlarını nereye yapacakları, hangi sektörde yoğunlaşacakları, paralarını hangi hisselere, hangi ülkelere kaydıracaklarını ifade etmekten başka bir işe yaramıyor.