Yerel seçimlerin ardından piyasaya sürülen “yumuşama” söylemleri, “kemer sıkma” politikalarının yıkıcı sonuçlarını yaşayan emekçilerin dikkatini farklı yönlere çekmek için kullanılıyor. Emekçilerin öfkesini yatıştırma hesabıyla hilebaz manevralar çeviren rejimin esas gündemi ise farklı. Erdoğan’ın imzasıyla yayınlanan yeni bir yönetmelik, AKP-MHP koalisyonunun sorunları çözmekle değil, emekçilerin başına daha büyük belalar sarmakla iştigal ettiğini gösteriyor.
AKP şefinin imzaladığı ve bu gece yarısı (22 Mayıs) yürürlüğe girecek olan "Seferberlik ve Savaş Hâli Yönetmeliği", saray rejiminin savaşla kafayı bozduğu izlenimi veriyor. Bu yönetmeliğe göre “seferberlik ilan etme” yetkisi, Bakanlar Kurulu’ndan alınıp Erdoğan’a devrediliyor. Eski tüzükte yer almayan en çarpıcı maddelerden biri de seferberlik ilanı kararına ilişkin olanıdır. Buna göre, Erdoğan artık “ayaklanma ve kuvvetli veya eylemli kalkışma” ortaya çıkması durumunda ‘doğrudan seferberlik’ ilan edebilecek. AKP şefinin alacağı karar, Resmî Gazete’de yayımlanıp TBMM’nin onayına sunulacak. “Sarayın Noteri” gibi bir misyon üstlenen TBMM ise onaylayacak.
Erdoğan’a seferberlik yetkisi veren yönetmenlik bir hazırlık olarak görülüyor. “Tasarruf paketi”, OVP politikalarıyla “IMF’siz IMF programı” ile emekçilerin kemerlerindeki delik zorlanacak. Diğer bir ifadeyle “boğaz sıkma” evresine geçiş yapılacak. Bunun işçi ve emekçilerde yaratacağı tepkiden korkan rejim, gelişebilecek toplumsal muhalefete karşı hazırlık yapıyor. Yönetmelik, AKP-MHP rejiminin emekçilere düşmanlıkta gözünün ne kadar kara olduğunu birkez daha gözler önüne serdi. Kobane davasında verilen karar, 1 Mayıs’tan bu yana süren ev baskınları, gözaltı ve tutuklama terörü de bu hazırlığın bir parçasıdır.
Rejimin siyasal krizinin yansıması olarak ise mafya hesaplaşmaları göze batmaktadır. Yumuşama söylemleri ortalığa salındığında 28 Şubat tutukluları serbest bırakıldı. Ama aynı zamanda mayıs ayının başından itibaren 400’e yakın kişi gözaltına alındı ve 100’den fazla kişi tutuklandı.
Erdoğan’a seferberlik yetkisi verilene kadar estirilen yargı ve gözaltı terörü, rejimin “yumuşama” laflarıyla neyi kastettiğini somut bir şekilde gösterdi. Erdoğan’a “Seferberlik ve savaş yetkisi” veren Saray rejimi, tam bir pervasızlıkla emekçilere savaş ilan etmiş durumda. Dolayısıyla işçi sınıfıyla emekçileri zorlu bir süreç bekliyor. Bu süreçte rejimin yaydığı sahte söylemelere zerre itibar etmeden sosyal yıkıma karşı örgütlü mücadeleyi yükseltme hazırlığına ivedilikle başlanmalıdır.