ÖHD ve TUAY-DER'den rapor: Bölge hapishanelerindeki hak ihlalleri

ÖHD ve TUAY-DER, hapishanelerde derinleşen tecridi ve hasta tutsakların sağlığa erişim haklarının engellenmesini protesto etti.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 29 Aralık 2021
  • 15:17

Amed Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şubesi, hasta tutsaklar ve bölge hapishanelerindeki hak ihlallerine dair hazırladığı raporu düzenledikleri basın toplantısında açıkladı. 

ÖHD binasında düzenlenen basın toplantısında, ÖHD Diyarbakır Şubesi Cezaevi Komisyonu üyesi avukat Adile Salman raporu açıkladı.

Hasta tutsakların durumuna dikkat ve infaz yakmalara dikkat çeken Salman, “Yeni yayınlanan yönetmelikle de tahliyeleri engellenerek eşitlik ilkesi ile birlikte mahpusların yaşam hakları, özgürlük ve güvenlik hakkı, hak arama hürriyeti hakkı gibi birçok hakları da göz ardı edilmiştir. Netice olarak da ne yazık ki son 2 haftada 5 hasta mahpus, son bir ayda da toplamda 8 hasta mahpus yaşamını yitirmiştir” dedi.

Hak ihlalleri tespitleri ve çözüm önerileri

Salman, Diyarbakır, Elazığ, Malatya/Akçadağ ve Elbistan hapishanelerinde yaşanan hak ihlallerine dair Kasım ve Aralık aylarındaki tespitlerini şöyle açıkladı:

“* Yapılan ziyaretlerde hapishanelerin bir kısmında sosyal aktivitelerin tamamen yasaklandığını bir kısmında ise oda oda olacak şekilde kısmi olarak yapıldığı belirtilmiştir. Bu kapsamda mahpuslar tamamen tecrit altında olduklarını dile getirmişlerdir.

* Odaların içini gören kameraların yerleştirildiğini, odalarda özel alanların dahi izlendiğini belirtmişlerdir.

 * Sağlık hakkına erişimin hususunda yaşanan hak ihlalleri (kelepçeli muayene, revirde bulunan hekimin geçici olması çoğunlukta is hiç hekimin bulundurulmaması, hastane sevklerinin ve revir muayenelerinin gecikmeli yapılması) ziyaret edilen hapishanelerin tamamında tespit edilmiştir.

* Sağlık sorunları veya duruşmalar sebebiyle hapishaneden çıkan mahpuslara 15 günlük karantinanın uygulandığını, bu sürenin keyfi olarak bazen uzatılabildiğini ve bu tedbirin hapishane idaresi ile çalışanlarına uygulanmadığını, mahpuslara Karantina adı altında psikolojik ve sosyal şiddet uygulandığını, özellikle hastaneden gelen mahpusların tek kişilik hücrede karantinaya alındığını belirtmişlerdir.

* Mahpuslar, koğuşların yaklaşık 10-15 infaz memuru tarafından detaylı olarak arandığını ve mahpusların özel eşyalarının karıştırıldığını, bu aramaların sık sık ve geç saatlerde yapıldığını belirtmişlerdir. Aynı şekilde sayıma gelen infaz memurlarının da sayı olarak kalabalık olduğunu ve pandemi tedbirlerine uyulmadığını belirtmişlerdir.

* Hapishane idaresi ve personellerinin Covid-19 salgını için yeterli tedbirleri almadığını; mahpusların, temizlik ve hijyen koşullarını kendi kişisel imkanlarıyla sağladığını, hem kendilerinin hem de hapishanede aynı bölümde bulunan ve ciddi sağlık sorunları olan başka mahpusların bu hastalıktan kaynaklı olarak da yaşamlarının risk altında olduklarını ve endişelendiklerini belirtmişlerdir.

* Birçok mahpusa yönelik keyfi olarak disiplin soruşturmaları başlatıldığını, disiplin cezalarının verildiğini, bu durumun mahpusların şartlı tahliyelerinin engellenmesine neden olacağını belirtmişlerdir.  

* Mahpusların aldıkları disiplin cezaları, bulundukları koğuşlar, gönderdikleri ya da kendisine gelen mektuplar, kendilerine dayatılan pişmanlık durumlarını kabul etmemeleri gibi sebeplerden ötürü şartlı tahliye tarihi gelmesine rağmen ‘iyi halli olmadıkları’ gerekçesiyle tahliye edilmediklerini, bunun yanı sıra mahpuslara verilen birden fazla hücre cezaları sebebiyle de infazlarının uzatıldığını belirtmişlerdir.

* Mahpusların sürekli keyfi bir şekilde sürgün edildiği, sürgünlerin mahpus ailelerinin mahpusları ziyaret edemeyeceği uzak illere yapıldığı belirtmişlerdir.”

Salman, çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı:

“* Mahpusların, özgürlüğünden alıkonulduğu süre boyunca sağlıklı bir ortamda kalmaları için gerekli temizlik araçları kendilerine verilmeli, kişisel koruyucu malzemeler ile temizlik malzemelerinin kantinden ücreti karşılığında değil, ücretsiz erişimi sağlanmalıdır, hijyen koşullarına dikkat edilmeli, pandemi koşulları dikkate alındığında temizlik ve sağlık konularında titiz davranılması gerekmektedir.

* İmralı Hapishanesi de dahil olmak üzere Türkiye’deki tüm hapishanelerin alınmış olan tedbirlerin standartlara uygun olup olmadığı konusunda, kamuoyunun bilgilendirilmesi için, aralarında hukukçuların, insan hakları örgütleri ve hükümet temsilcilerinin de bulunduğu bir heyetin kısa süre içerisinde oluşturularak incelemelere başlamaları gerekmektedir.

* Ağır hasta mahpusların salgın hastalık durumunda ciddi risk grubunda bulunması nedeniyle serbest bırakılarak infazları ertelenmeli, hasta mahpusların değerlendirilmeleri her koşulda sadece klinik yaklaşım ile değerlendirilmeli, alıkonulmasının uygun olmadığına dair tıbbi raporları olan mahpuslar ivedilikle salıverilmelidir.

* Hapishanelerde mahpuslara yönelik işkence ve kötü muamele uygulamalarından derhal vazgeçilmeli, hukuka aykırı fiiller gerçekleştiren kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma mekanizmaları işletilmelidir.

* İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezanın Önlenmesi Sözleşmesi Seçmeli Protokolüne uygun şekilde 'bağımsız' ulusal denetim mekanizmalarının oluşturulması için hükümeti derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet etmektedir. Ceza İnfaz Kurumlarında yaşanan hak ihlallerine karşı Adalet Bakanlığı’nı ve Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nu göreve davet ediyoruz.”