23 Nisan dendiğinde akla ilk olarak “Bugün 23 Nisan /neşe doluyor insan” tekerlemeleri geliyor. Neredeyse her 23 Nisan etkinliklerinde bu şiir çocuklara okutulur. 23 Nisan’ın dünyada tek çocuk bayramı olduğu söylenir. Bu kısmı doğru olabilir. Ama bunun ardından gelen Türkiye’de çocukların mutlu olduğu, neşe dolduğu iddiaları kocaman bir yalandan başka bir şey değil. AKP-MHP iktidarında ise yalnızca çocukların değil, yoksulluğun derinleşmesiyle beraber toplumun mutsuzluğu da kronik bir hal aldı.
23 Nisan’da “eşitlik görüntüsü” verilmeye çalışılsa da çocuk bayramı gerçekte sınıfsaldır. Sermaye sınıfına mensup olanların çocuk bayramı etkinliğine giderse özel araçla götürülür. Ama işçi, emekçi çocukları bayram denilen etkinliğe otobüsle, belki de yayan gider. Birçok emekçi/yoksul aile çocuğu ise o gün bayram olduğunun fakına bile varamaz.
Saray rejiminin vaazlarına bakılırsa ‘ekonomi büyüyor’, bu arada kapitalistler daha da zenginleşiyor ama ekonomik sıkıntılar yüzünden artık okula gitmekte bile zorlanan işçi, emekçi aile çocuklarının sayısı da artıyor. 4+4+4 eğitim sistemini çocuklara dayatan AKP-MHP iktidarı güya 12 yıllık eğitimi zorunlu hale getirecekti. Oysa amaç tersiydi ve sonuç da öyle oldu. Bu sistemin uygulanmaya başlamasından sonra okulu bırakıp çocuk işçi, çocuk gelin ‘kaderine’ mahkum edilenlerin sayısında büyük artışlar oldu.
Çocuk “bayramı” ve çocuk işçiliği
Çocuk işçilik, ucuz işgücü/güvencesiz çalıştırma olarak kapitalistlerin iştahını kabartan emek-gücü sömürüsünün en berbat biçimlerinden biridir. Yoksulluk derinleştikçe çocuk işçiliği artmaktadır. Dünyada yoksulluğun olduğu bölgelerde çocuk işçi sayısı belirgin şekilde yüksektir. Saray rejiminde yoksulluğun derinleşmesi, Türkiye’de de çocuk işçi oranını arttırıyor.
“Çocuk işçiliğinin bölgelere dağılımına bakıldığında; Afrika hem yüzdesel hem de mutlak sayı olarak çocuk işçiliğinde, 72 milyon çocuk ve her beş çocuktan biri olmak üzere, en yüksek rakamlara sahip. İkinci sırada Asya-Pasifik bölgesi geliyor: 62 milyon çocuk ve tüm çocukların %7’si. Çocuk işçi nüfusunun kalanı da diğer bölgeler arasında dağılıyor: Amerika Kıtaları 11 milyon, Avrupa ve Orta Asya 6 milyon ve Arap Ülkeleri 1 milyon.” (Kaynak ILO verileri)
Türkiye’de ise sarayın ‘yalan üretme aparatı’ olan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre çocuk işçiliğinde durum şöyle:
“2019 sonuçlarına (4. çeyrek) göre, Türkiye’de 5-17 yaş arasında 720 bin çocuk çalışıyor. Dünyadaki eğilimden farklı olarak, Türkiye’deki çocuk işçilerin büyük çoğunluğunu %79,7 ile 15-17 yaş grubu oluşturuyor. Bunu sırasıyla %15,9 ile 12-14 yaş grubu ve %4,4 ile 5-11 yaş grubu takip ediyor.
Ekonomik faaliyette çalışan çocukların %30,8'i tarımda, %23,7'si sanayide ve %45,5'i hizmet sektöründe yer aldı. 5-14 yaş grubunda çalışan çocukların %64,1 ile tarım sektöründe, 15-17 yaş grubunda çalışan çocukların ise %51’i hizmet sektöründe çalıştı.
Araştırmaya göre, çalışan çocukların %65,7'si eğitime devam etti. Yaş gruplarına göre, 5-14 yaş grubundaki çalışan çocukların %72,0'ı, 15-17 yaş grubunda çalışan çocukların ise %64,1'i aynı zamanda bir eğitime devam etti. Çalışan çocukların %34,3'ü eğitime devam etmedi. Çocuk yaşının büyümesi ile okula devamlılık arasında ters korelasyon bulunuyor.
Türkiye’de çocukların çalışma nedenlerine bakıldığında ilk sırada %35,9 ile "hanehalkının ekonomik faaliyetine yardımcı olmak" geliyor. Bunu %34,4 ile "iş öğrenmek, meslek sahibi olmak" %23,2 ile "hanehalkı gelirine katkıda bulunmak" izliyor. Çocukların %6,4'ü ise "kendi ihtiyaçlarını karşılamak" amacıyla çalıştığını beyan etmiş.”
Çocuk “bayramı” ve çocuk istismarı
Ensar Vakfı’nda onlarca çocuğa tecavüz edildiği ortaya çıktığında AKP’li kadın bakan “Bir kereden bir şey olmaz” ahlaksızlığıyla dinci-gericiliğin rezil zihniyetini ortaya koymuştu. Bu ucube ahlaksızlık AKP’li kadın bakanla sınırlı değil. Bakan’ın pişkince ifşa ettiği şey, bir kokuşmuş ideoloji ve onun ürünü olan bir ahlaksız zihniyetin yansımasıydı. Bu zihniyet saray yargısına da hakimdir. Çünkü saray yargısı tecavüzcüleri cezasızlık zırhıyla koruyarak istismarı teşvik ediyor.
TÜİK 2016 verilerine göre, Türkiye'de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısı, son 10 yılda yaklaşık 3 kat arttı, 250 bin çocuk istismara uğradı. TÜİK'in 2019 verilerine göre suç mağduru olarak gelen 206 bin 498 çocuğun yüzde 15,2'si cinsel istismar kurbanıydı.”
Bu veriler dava konusu haline gelen çocuk istismarı verilerinin TÜİK tarafından çarpıtılmış oranlarını gösteriyor. Bu ise, sorunun gerçek boyutlarının ne kadar vahim olduğu hakkında fikir de veriyor. Ayrıca “çocuk gelin” gerçekliği de çocuk istismarından başka bir şey değildir: “toplumsal gelenek” diye yaftalanan çocuk istismarının biçimlerinden biridir.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, Hacettepe Üniversitesi'yle birlikte, Türkiye'deki erken yaşta evliliklerle ilgili bir rapor hazırladı. Buna göre şu an 18-45 yaş arasında olan her 5 kadından biri çocuk yaşta evlendirildi. Üstelik yine çocuk yaşta anne oldular. Yani her 100 çocuktan 15'i çocuk yaşta evlendirildi.
Çocuklar sosyalizmde bayram yaşayacak
Çocuk işçilik ve çocuk istismarı kapitalizmin ürettiği vahim sorunlardır. Türkiye’de ise AKP iktidarı döneminde bu suçların işlenmesinde belirgin bir artış oldu. Zira AKP zihniyeti, kadın bakanın da pişkince açıkladığı gibi, çocuk istismarını ‘olağan’ bir şey kabul ediyor. Çocuk işçilik ise kapitalizmin miladıyla paraleldir. Yoksulluğun kronik bir hal aldığı AKP-MHP rejiminde bu sorun da hiç olmadığı kadar yaygınlaştı. Öte yandan ucuz işgücü olarak kapitalistler her zaman çocukları sömürdü. Kapitalist/emperyalist sistem var oldukça yazık ki çocuk işçiliği de çocuk istismarı da devam edecektir.
Kapitalizmde çocuk işçiliği ve çocuk istismarına karşı mücadele büyük bir önem taşıyor elbet. Faillerden hesap sormak için her araç seferber edilmeli her imkan değerlendirilmelidir. Ancak bu mücadele devrim ve sosyalizm mücadelesiyle birleştirilmediği sürece çocuk işçi ve istismar olaylarını sadece azaltabilir. Çünkü her ikisinin de kaynağı kapitalist sistemdir. O halde kapitalizmin ürettiği sorunların gerçek çözümünü isteyenler ancak anti-kapitalist perspektifle mücadele ettiklerinde tutarlı olabilir.
Çocuklar gerçek anlamda sosyalizmde çocukluklarını yaşayıp bayram yapabilecekler. Bu gerçeği göz ardı etmeden çocuk işçiliği ve çocuk istismarına karşı mücadele etmeliyiz.