Musa Anter’in katledilmesini insanlık suçu olarak değerlendirmeyen mahkeme heyeti davayı zamanaşımından düşürdü. Musa Anter Davası ardından adliye önünde açıklama yapılmak istendi. Mithat Sancar’ı kitleden ayıran polis, diğer katılımcıları ablukaya aldı. Duruma tepki gösteren kitle, İHD Ankara Şube’sine açıklama yapmak üzere geçti.
Adliyenin A Kapısı’nda açıklamada konuşan Mithat Sancar şunları dedi:
“Musa Anter dosyasında sürpriz bir karar çıkmadı, beklendiği gibi zaman aşımından dava düşürüldü. Bunun iki açıdan değerlendirilmesi gerekiyor: Hukuki ve politik açıdan. Mahkeme zaman aşımı kararı vermek zorunda değildi. Çünkü bu cinayet sıradan bir eylem olarak görülemezdi. Bu devlet içinde örgütlenmiş siyasi bir kararla planlanmış cinayetler serisinin önemlilerinden biri. Dolayısıyla insanlığa karşı suç kapsamında kabul edilmesi gerekiyordu. Evrensel hukuk böyle emrediyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları içtihatları da böle bir karar vermeyi emrediyordu. Ama mahkeme bunlara uymadı, 30 yıllık sürenin dolduğunu belirterek davayı düşürdü”
Sancar şunları vurguladı:
“Apê Musa’nın katledilmesi davasının bu şekilde sonuçlanması Apê Musa’nın sesinin bizlere ve bizden sonraki kuşaklara hakikati ve mücadeleyi telkin eden bizlere bunu görev olarak yükleyen duruşunu mirasını ve sesini sahiplenmeyi de emretmektedir. Apê Musa’nın sesini de mirasını da yaşatacağız. ”
Dicle Anter: Babam ikinci defa öldürüldü
İHD’de yapılan açıklamada karara tepki gösteren Anter’in oğlu Dicle Anter, “Adalet, hukuk bir darbe almıştır. Babam ikinci defa öldürülmüştür” dedi.
Açıklamada ilk olarak İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan söz aldı. Türkdoğan, hakikatin açığa çıkması ve Apê Musa ve daha nicelerini katillerinin yargı önünde hesap vermesi için verdikleri mücadelede hayal kırıklığı yaşadıklarını belirtti.
Musa Anter’in Oğlu Dicle Anter, duruşma tarihinin ayın 21’ine ertelenmesinin bilinçli bir şey olduğunun altını çizerek şu ifadelere yer verdi:
“Ayın 20’sinde babamın öldürülmesinin 30 yılı doldu ve bir gün sonra da mahkeme kararını verecekti. Bugün de duruşma yapıldı. Duruşmanın sonucunun ne olacağını biz evvelden de tahmin etmiştik. Yargı tamamen siyasi olarak işliyor. Bunun daha büyük bir kanıtı olamaz. Yargının esasında bağımsız olması gerektiği demokratik bir ülkede biz bunları yaşayamıyoruz. Demokrasinin, adaletin, hukukun çiğnendiği bir karar alınmıştır. Adalet, hukuk bir darbe almıştır. Babam ikinci defa öldürülmüştür.”
Musa Anter davasının zamanaşımına uğramaması ve gelecekte olan davalara bir ayna olmasını umduklarını belirten Dicle Anter şunları vurguladı:
“Maalesef devam eden davalarda zamanaşımına uğrayacaktır. Sözün bittiği yerdeyiz. Karar sırasında 5 dakika ara verildi. 10 dakika karar okundu. Karar ellerinde hazırdı. Fazla bir şey beklemek iyimserlik olur”
Gazeteci-yazar Hüseyin Aykol da mahkeme heyetinin bir önceki celsede bu kararı vereceğine dair bir tutum izlediğini bunun da en somut göstergesinin 21 Eylül’e duruşma verilmesi olduğunu belirtti.
Cumartesi İnsanları’ndan ve Toplumsal Bellek Platformu’ndan Hüseyin Ocak da söz aldı. Ocak, Musa Anter’in bu toprakların yetiştirdiği en bilge insan olduğunu söyledi.
Davada zamanaşımı kararı
Musa Anter ve JİTEM Ana Davası ile 1993 yılında “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından öldürülen Ayten Öztürk davasıyla birleştirilen davanın karar duruşması, Ankara 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada mahkeme başkanı yakalamalı sanıklar hakkında yazılan müzekkerelere, sanık Abdulkadir Aygan (Aziz Turan) hakkında Adalet Bakanlığı’na yazılan müzekkere ve sanık Cemil Işık’ın ölmesine dair Adalet Bakanlığı’na yazılan müzekkerelere cevap verilmediğini belirtti. Anter’in avukatları insanlık suçlarında zamanaşımı olmaz diyerek, davanın insanlık suçu kapsamına alınması taleplerini tekrar ifade ettiler. İddia makamı Davaların ayrılmasını isteyerek, Musa Anter ve Ayten Öztürk kovuşturmaları hakkında sanıklar hakkındaki kamu davalarının düşürülmesine karar verilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, Musa Anter davası için 30 yıllık zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle davanın düşürülmesine hükmederek, Ayten Öztürk cinayetinin de zamanaşımından düşürülmesine, suç tarihi 1996 yılı olan JİTEM Ana Davası’nın ayrılmasına ve devam edilmesine karar verdi.