Koronavirüsün sebebi 5G mi?

İnsanlığın hurafelere, komplo teorilerine karnı tok. Şimdi işçi sınıfının bilimine 'inanmanın', bütün kir ve mikroplardan kurtulmanın zamanı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 18 Nisan 2020
  • 23:20

Dr. Osman Şevki Uludağ, 'Son kapitülasyonlardan biri- Karantina' adlı makalesinde, dünyada veba, kolera gibi bulaşıcı hastalıkların kol gezdiği 19.yy' i Osmanlı ve Cumhuriyet'in aldığı önlemler çerçevesinde ele alıyor.

O dönem, salgınlardan dolayı milyonlarca insan hayatını kaybeder. Çare yoktur, hekimlere başvurulur. O güne kadar Avrupa ülkelerinde kullanılan karantina yönteminin, salgını önlemede işe yarayacağı düşünülür. Ancak dönemin uleması buna engel çıkarır. Hastalığın bulaşıcı olduğunu söyleyen hekimleri 'sapık' diye karalarlar, böyle hastalıkların günahkâr kulların terbiyesi için gönderilen afetlerden biri olduğunu, veba ile mücadele etmek için ortalıktan (fisk ve fücur’ın) kaldırılması gerektiğini savunurlar. Bekar odaları ve bu odalarda işlenen günahlar son bulmadıkça vebadan kurtulmanın imkânsız olduğunu telkin ederler. Salgın İstanbul surlarına dayanır, yazıcılar dahi sayıları tespit edemez, herkesi büyük bir korku sarar. Ulemanın telkinleri, salgının dehşeti, beraberinde birçok safsatayı da aynı hızla yayar. Artık her milletin veba hakkında türlü türlü fikri vardır.

Türkler, vebanın adını söylemenin hastalığı davet ettiği düşüncesi ile vebaya yumurcak derler. Böylece kendilerini koruduklarını sanırlar. Rumlar, Panayia'nın kendi hallerine merhamet ederek hastalıktan koruyacağına inanır. Bulgarlar vebayı cadı zannederler. Hâlbuki, bilimsel ölçütler ile konuyu incelediğimizde hijyenin, temizliğin ol(a)madığı, kesilen kurbanların tahammül edilemeyecek derecede pislik bıraktığı, açık lağım çukurlarının olduğu bir coğrafya karşımıza çıkacaktır. Hindistan'da kolerayı yayan ise, büyük nehirlerin sebep olduğu bataklıklardır...

Hurafelerden komplo teorilerine...

Aradan yaklaşık 150-200 yıl geçti. Kapitalizm, insan aklının sınırlarını zorlayacak seviyede gelişti. İnsan ihtiyaçlarının çok daha kolay karşılanabileceği bir yüzyılın içinde yaşıyoruz. Ancak hurafe ve safsatalara yeni komplo teorileri eklenerek zihinler bulandırılmaya devam ediliyor.

Hangi coğrafyaya bakarsanız bakın, her felakette mutlaka yeni bir hurafe ve komplo teorisi yayan kişi ya da topluluk karşımıza çıkacaktır. İletişim alanında yaşanan gelişme ile birlikte bilim dışı haberler işçi ve emekçiler arasında bir hızla yayılıyor. Hurafeler öylesine inandırıcı bir hal alıyor ki neredeyse bilimsel araştırmaların güvenilirliği tartışmalı hale geliyor. Sonuç olarak bilgi kirliliği ve kaos kapitalistlerin bir kesimi veya tamamının işine yarıyor.

Bugün Covid-19 pandemisi üzerinden emperyalist ülkeler yaşadıkları aciz durumu örtbas etmenin derdindeler. Kim suçlu, düşman ya da günah keçisi ilan edilir onun hesabını yapıyorlar. Öte yandan, modern dünyanın efendileri, toplumun uğradığı zararı minimalize etmekten ziyade; iğreti ve küstahça yöntemlerini kullanarak yeni kar alanları yaratmak için fırsat kolluyorlar.

Yeni iddialar...

Koronavirüs salgınının kısa bir zamanda tüm dünyaya yayılması, salgın hakkında felaket senaryoları yazılmasını da beraberinde getirdi. Öyle ki, virüse karşı alınacak önlemler ile komplo teorileri bir arada ilerliyor.

Virüsün, biyolojik savaş amacıyla laboratuvarda üretildiği, insanların aşılanarak ilaç yerine mikroçip takılması amacıyla icat edildiği, yeryüzüne düşen bir göktaşının sebep olduğu gibi bir sürü iddia ortaya atılıyor.

5G'mi?

Komplo teorileri ve varsayımlar saymakla bitmez; ancak son günlerde AB ülkeleri başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde ses getiren bir iddia ortaya atıldı. İddiaya göre koronavirüsün yayılmasının sebebi 5G teknolojisi. İddia birtakım kesimleri heyecanlandırmış olacak ki, sosyal medya ağlarında, WhatsApp gruplarında dolaşmaya başladı. Hatta, işi 5G baz istasyonlarını ateşe vermeye kadar vardıranlar oldu.

Birleşik Krallık, Hollanda gibi ülkelerde 5G baz istasyonları kundaklandı, sabotajlar yapıldı. Stop 5G UK (5G yi durdur Birleşik Krallık) adında facebook sayfası üzerinden örgütlenen grup, 'gürültü çıkarma' eylemlerini sürdürüyor. 30 bin katılımcının, günlük binlerce mesaj akışının olduğu sayfalarda 5G'ye dair yeni videolar, görseller paylaşıldı. Paskalya haftasının ilk gününde akıllı telefonları bir süreliğine kapatma eylemi yaptılar. Bir diğer grubun ise 25 Nisan'da benzer bir eylem yapacağı belirtiliyor.

Koronavirüsün 5G'den kaynaklandığını iddia eden kesimler birkaç tez öne sürüyor. 5G'nin bağışıklık sistemini baskıladığı, ağır radyo dalgalarına maruz kalan sistemin sonunda çöktüğü, bakterilerin birbiriyle olan iletişiminin 5G sinyalleri aracılığıyla olduğu yönünde söylentiler dolanıyor. 60 GHz frekansının oksijen elektronlarının dönüşünü değiştirerek hemoglobine tutunmasını engellemesinin sonucunda nefes darlığına yol açtığı iddia ediliyor.

Konu dahilindeki meslek odaları uzun bir süredir, toplumun sağlığını koruyacak önlemlerin alınması için girişimlerde bulunuyordu. 5G iddialarının asılsız haberler olduğuna dair açıklama yapan Elektrik Mühendisleri odası İzmir Şubesi şunları söylemektedir: “Dünya genelinde ticari olarak kullanılan 7272 tane 5G baz istasyonu bulunurken, 17 baz istasyonu kısmen kullanıma açıktır. Biri ülkemizde olmak üzere dünya genelinde 188 baz istasyonu ise Ar-Ge çalışmaları kapsamında kurulmuştur. Ülkemizde sadece 1 test istasyonun bulunması; salgın nedeniyle neredeyse tüm kentlerimizde yoğun bakımda tedavi gören ve solunum güçlüğü çeken vatandaşlarımız ile 5G baz istasyonları arasından bir bağlantı olmadığını göstermektedir. Salgınla başarıyla mücadele ettiği belirtilen Güney Kore`de 181, vefat sayısının en yüksek olduğu İtalya`da ise sadece 12 adet 5G baz istasyonu mevcuttur. Bu istasyonlar çoğunlukla şehir meydanlarında sembolik olarak konumlandırılmış ve kısıtlı alanları' kapsayabilmektedir.”

5G'nin olmadığı 100 den fazla ülke var. Ancak koronavirüs öyle bir hızla yayıldı ki, şehirlere, kasabalara, 5G ile alakası olmayan Anadolu'nun ücra köylerine kadar sirayet etti. 5G ye dair tartışmalar, Türkiye' de henüz başlangıç aşamasında denilebilir. Ancak geçmeden söyleyelim, işçi ve emekçiler arasında bu konuda sosyal medya ve WhatsApp grupları üzerinden videolar, görseller hızla yayılıyor. Facebook sağlık müdürü Kang-Xing Jin ise, sahte iddia veya komplo içeriklerini kaldıracaklarını, yanıltıcı reklamlara ise yasak koyacaklarını açıkladı. Yine facebook uygulaması olan WhatsApp'ta bir kişinin sıkça paylaşılan mesajları kaç defa iletebileceğini kısıtlama yoluna gidecek.

Her fırsatta 'teknoloji' savaşları...

Çinli Huawei firması 5G teknolojisini hayata geçiren en iyi marka denilebilir. Hatta sahip olduğu 5G teknolojisi diğer markaları açık ara önde geride bırakıyor.

Amerika'nın ise bu konuda hala birtakım sorunlar yaşadığı biliniyor. Trump Huawei markasına olan düşmanlığını her fırsatta dile getiriyot. AB ülkelerinden de Çin malları ve teknolojisinin girişini yasaklamasını isteyerek, aksi takdirde büyük bir güvenlik zafiyeti yaşayacaklarına dair telkinler de bulunuyor.

5G koronavirüs sebebi değil, ama zararlı...

Çevre kirliliği, iklim krizi, insan-hayvan habitatlarının bozulması gibi gezegenimizin sorunlarına elektromanyetik kirliliğin de eklenmesi yeni felaketlere kapı aralayabilir. Radyasyonun zararları üzerine meslek odalarının ve bilim insanlarının yaptığı araştırmaların neticesinde, acilen baz istasyonlarının ve antenlerin artışının önüne geçmek gerektiği ifade ediliyor. Baz istasyonlarının özellikle kanser yapıcı radyasyonu yaydığı üzerine kanı giderek güçlenmektedir.

Bu konuda ülkemizde de bir duyarlılığın olduğunu ifade edersek yanlış olmaz. Yakın geçmişte birçok mahallede baz istasyonlarına karşı eylemler yapıldı, GSM şirketlerine olan tepki baz istasyonlarının tahrip edilmesine kadar vardı.

Ancak, şu bir gerçek ki, böyle bir salgında yayılabilecek yanlış bilgilerin kapitalizmin beceriksizliğini örtbas etmekten, dikkatleri başka bir yöne çevirmekten başka bir şeye yaramayacağıdır.

Koronavirüse dair birçok komplo teorisi, söylenti dolaşırken, işçi ve emekçiler ise huzursuzluk içinde fabrikalarında sömürülmeye, kapitalistlere artı değer üretmeye devam ediyor. Virüsün yayılmasını engellemek için önlem almayan emperyalistler ise, teknoloji savaşlarını koronavirüs üzerinden sürdürüyor.

İnsanlığın hurafelere, komplo teorilerine karnı tok. Şimdi işçi sınıfının bilimine 'inanmanın', bütün kir ve mikroplardan kurtulmanın zamanı.

C. Berkay