Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Adıyaman Şubeler Platformu, depremin 7’nci ayına dair hazırladıkları raporu basın açıklaması ile duyurdu.
Demokrasi Meydanı’nda yapılan açıklamada raporu KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik paylaştı. Bozgeyik onca tedbir uyarısına rağmen alınmayan önlemlerden dolayı depremin on binlerce insanın ölümüne yol açtığını belirtti. Depremin devlet kurumlarının nasıl işlevsizleştirildiğini gözler önüne serdiğini ifade eden Bozgeyik, “Yıllardır tedbir almamanın sonucu olarak 6 Şubat’tan hemen sonra iktidar adeta üç gün ortalıkta görünmedi ve sonrasında büyük bir yalan bombardımanıyla, algı operasyonuyla sonucun bu denli ağır olmasına yol açan politikalarının sorgulanmasının önüne geçmek istedi” diye konuştu.
Deprem bölgesindeki fahiş kiralara ve sağlık sorunlarına da değinen Bozgeyik yaşanan sorunların çözüm önerilerini şu şekilde sıraladı:
“-Ayrımcı politikalar derhal sonlandırılmalı; toplumu, emek ve meslek örgütlerini görmeyen, gerçekliği karartan algı yönetiminden bir an önce vaz geçilmeli, emek ve meslek örgütlerinin, STK ve siyasi partilerin sürece dahil olmaları, yapılacakların birlikte planlanması, koordineli çalışmaları sağlanmalıdır.
-Kalıcı konutlara geçiş için tüm olanaklar seferber edilmeli, depreme dayanıklı okul ve hastane inşaatlarına öncelik verilmelidir.
-Temiz ve ulaşılabilir su sorunu ivedilikle çözülmelidir. İnsan ve hayvanların kullanımı için zarar görmüş su kaynakları onarılmalı, akan suların tahlilleri yapılmalıdır. Tarımsal sulamada kullanılan su kaynakları ve sulama yapıları onarılarak çiftçinin geçim kaynağı olan tarımsal üretimin sürmesi sağlanmalıdır.
-Salgın hastalıklara karşı tedbir alınmalıdır.
-Depremden kaynaklı sorunların ağırlıklı olarak devam ettiği yerler özel afet bölgesi ilan edilmelidir.
-Piyasada bulunmayan ilaçların tedariki için ivedilikle adımlar atılmalıdır. Kronik hastalıkları olanlar, bakıma muhtaç ve engelli olanların tedaviye erişimleri için tedbirler alınmalıdır.
-Okullar sağlıklı ve güvenli şekilde bir an önce eğitim ve öğretime hazır hale getirilmelidir.
-Öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin ulaşımları ücretsiz karşılanmalı, öğrencilere ücretsiz bir öğün yemek verilmeli, öğrencilere eğitim desteği ödemesi yapılmalıdır. Üniversiteyi başka şehirlerde okuyanlara burs ayrıcalığı tanınmalıdır.
-Dönem başından itibaren öğretmen, öğrenci ve velilere yönelik psiko-sosyal destek çalışmaları yapılmalıdır.
-Deprem bölgesinde çalışan emekçilerin barınma ve çalışma koşulları iyileştirilmelidir.
-Buralarda çalışan kamu emekçilerinin ekonomik koşulları iyileştirilmeli, yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret belirlenmelidir. Aile bütünlüğünün sağlanması, çocukları için gelişkin eğitim olanakları sağlanmalıdır.
-Deprem bölgelerinde elektrik, doğalgaz ve su faturaları en azından 2023 yılı sonuna kadar devlet tarafından karşılanmalıdır.
-Deprem bölgelerinde faizsiz krediye ulaşım için düzenleme yapılmalıdır.
-İller Bankası’nın deprem bölgesindeki belediyelere gönderdiği kaynaklar artırılmalıdır.
-Kamu hizmetlerinin parasız, nitelikli, ulaşılabilir ve anadilinde olacak şekilde yaşama geçirilmesi ve sosyal yaşamın devreye sokulması için kalıcı tedbirler alınmalıdır.
-En riskli illerden, bölgelerden başlamak üzere kamu emekçilerinin yaşamakta oldukları konutları tüm masrafları devletçe karşılanmak suretiyle depreme dirençli hale getirilmelidir.
-Deprem bölgelerinde yeni yerleşim alanları için mera ve orman alanlarında inşaat yapılabilmesine olanak sağlayan düzenlemeler geri çekilmelidir.
-Halk depremin acılarını sarmaya çalışırken iktidar bir kez daha gözünü meralara, zeytinliklere, yaylalara dikmiştir. Tüm Türkiye’de ve özellikle de son birkaç yüzyılın en büyük depremini yaşamış olan bölgedeki halka ait zeytinliklere, tarım arazilerine yönelik kamulaştırma kararları derhal iptal edilmelidir.
-Yıkım ve moloz kaldırma faaliyetlerindeki mevzuata aykırı uygulamalar son bulmalı, havayı, suyu, yaşam alanlarını, çevreyi toz ve asbestle mahveden moloz kaldırma ve döküm çalışmaları durdurulmalıdır.
-Deprem bölgesindeki sulak alan, tabiat parkı, milli park, tabiat anıtı vb. yaşam alanlarının deprem sonrası durumu tespit edilmeli, iyileştirmeler biyolojik çeşitlilik ve ekolojik dengenin en az etkileneceği şekilde yapılmalıdır.”