Şişli
HDP İstanbul İl Örgütü Şişli Pangaltı Metro durağında Halepçe katliamının yıldönümü vesilesiyle eylem gerçekleştirdi.
HDP İstanbul İl Yöneticisi Gülşen Dağdöğen’in eylemde okuduğu basın açıklamasında “Kürt halkının yüzlerce yıllık özgürlük ve eşitlik mücadelesine karşı işlenen en büyük katliamlardan biri olan Halepçe Katliamı, Faşist Baas Rejiminin başında bulunan Saddam Hüseyin’in Güney Kürdistan’da Kürtlere karşı düzenlettiği El-Enfal Harekâtı adlı soykırımın bir parçası olarak tarihin utanç sayfalarına geçmiştir” dedi.
Beyazıt Katliamı’na da değinen Dağdöğen konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Daha sonraki yıllarda yaşanacak kitlesel katliamların provası niteliğinde olan 16 Mart Katliamı ve sonrasında yaşananlar, egemenlerin toplumsal mücadelenin yükseldiği her dönemde faşist terörü bir araç olarak kullanabileceğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Askeri darbeye giden yolun yapı taşlarından biri olan bu katliam, daha sonra Sivas, Maraş ve Malatya’da kitlesel kıyımlara kadar vardırılmıştır.”
10 Ekim Ankara Gar ve Suruç katliamlarında yine aynı faşist şiddet sarmalı kullanılarak kitlelerin politik mücadelelerinin zayıflatılmaya çalışıldığını vurgulayan Dağdöğen “Bütün bu katliam ve yıldırma taktiklerine karşı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyor Halepçe ve Beyazıt katliamında yaşamını yitirenleri saygıyla anıyoruz” dedi.
Kadıköy
Halepçe Katliamı’nın 34’üncü ve Beyazıt Katliamı’nın 44’üncü yıl dönümünde Kadıköy’de yapılan eylemde katliamda yitirilenler anıldı. “Halepçe’yi unutma, unutturma!” sloganlarının atıldığı eylemde basın açıklaması Türkçe ve Kürtçe okundu. Açıklamada Kürt halkının tarihi boyunca kitlesel kıyım ve katliamla yüz yüze kalmış̧ olmasına rağmen eşitlik ve özgürlük mücadelesini kesintisiz sürdürdüğü belirtilerek “Enfal Soykırımı ve Halepçe Katliamının failleri insanlık tarihinde lanetlenirken meşru ve insanı hak mücadelesini sürdüren Kürt halkı direnişiyle bütün ezilen halklara umut olmaya devam etmektedir” denildi.
Açıklama şu şekilde devam etti:
“1970’li yılların ortalarından itibaren büyüyen toplumsal muhalefet ve yükselen devrimci gençlik dalgasına karşı devreye konulan katliamlardan biri olan ve tarihe Beyazıt Katliamı olarak geçen saldırı 16 Mart 1978 tarihinde İstanbul Üniversitesi’nde okuyan devrimci öğrencilere karşı gerçekleştirildi. Daha sonra açılan davalarda da net olarak ortaya çıkan ve sivil faşistler ile kontrgerillanın elbirliğiyle gerçekleştirdiği kanıtlanan katliamda 7 öğrenci yaşamını yitirdi, 41 öğrenci ise yaralandı.”
“Failler korundu, cezasızlıkla ödüllendirildi”
16 Mart katliamının sonraki yıllarda yaşanacak katliamların provası niteliğinde olduğu vurgulanan açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi:
“Askeri darbeye giden yolun yapı taşlarından biri olan bu katliam, daha sonra Sivas, Maraş ve Malatya’da kitlesel kıyımlara kadar vardırılmıştır. Faili meçhul cinayetler olarak kayda geçen, yargılanan faillerin ya korunduğu ya da cezasızlıkla ödüllendirildiği katliamlar halkasının bir parçası olan 16 Mart Katliamı davası zamanaşımına uğratılarak unutturulmaya çalışıldı. Aktörleri ve saldırı tarzı değişse de kanlı ilmek cezasızlık kültürüyle birleşerek kendini yeniden üretmeye devam etmektedir. 10 Ekim Ankara Gar ve Suruç Katliamlarında yine aynı faşist şiddet sarmalı kullanılarak kitlelerin politik mücadeleleri zayıflatılmaya çalışıldı. Bütün bu katliam ve yıldırma taktiklerine karşı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyor Halepçe ve Beyazıt Katliamında yaşamını yitirenleri saygıyla anıyoruz.”