Kürt halkına yönelik gerçekleştirilen vahşi katliamlara, 34 yıl önce, 16 Mart 1998 tarihinde Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki Halepçe kentinde bir yenisi daha eklendi. İran-Irak savaşı dönemindeki bu katliam Saddam rejimi tarafından kimyasal silahlar ile gerçekleştirildi. Ölüm binlerce insanı elma kokusu ile buldu.
Emperyalistler kendi sefil çıkarları uğruna milyonlarca insana yönelik kimyasal silahlar, nükleer bombalar ve türlü silahlarla vahşice gerçekleştirilen onlarca katliama imza attılar. Halepçe’de gerçekleştirilen katliam da insanlık tarihine kazınan vahşi katliamlar arasında yer aldı. Yapılan incelemelerde “hardal gazı” olarak adlandırılan ve türü tespit edilememiş bir sinir gazı çeşidinin kullanıldığı raporlandı. Halepçe’de en az 12 bin kişi yaşamını yitirdi. Bu saldırının etkisi yalnızca bir günle kalmadı. Tıpkı nükleer silahların kullanıldığı saldırılarda olduğu gibi Halepçe halkı da on yıllarca bu kimyasal silahların etkisini hissetti. Hastalıklar çoğaldı, sağlıklı doğumlar gerçekleşemedi.
Kürt halkının o yıllarda yaşadığı zulüm yalnızca bir gün ile sınırlı değildi. Saddam rejiminin “Enfal Operasyonu” olarak adlandırdığı ve 29 Mart 1987 ve 23 Nisan 1989 tarihleri arasında yoğunlaşan saldırılarda, yüz binlerce (180 bin ile 210 bin arasında tahmin ediliyor) Kürt yaşamını yitirdi.
Kürt halkına yönelik imha, inkar ve asimilasyon politikalarına son!
Emperyalist devletlerin Ortadoğu’da yerüstü ve yeraltı kaynaklarına erişebilmek ve bölgede hakimiyet kurabilmek için on yıllardır sürdürdüğü savaşlar sonucunda halen başta Kürt halkı olmak üzere bölge halkları katledilmeye, göç yollarında ölmeye, özellikle kadınlar köle pazarlarında satılmaya devam ediyor.
Henüz 2014 yılında, daha Halepçe’de yaşananların acısı dinmemişken, emperyalistlerin kirli hedefleri için besleyip-büyüttüğü ve halkların başına bela ettiği IŞİD çetesi, Irak’ın Şengal bölgesinde Ezidi Kürtlere saldırdı. Binlerce Kürt kadını kaçırılıp köle olarak satıldı. Binlerce Ezidi erkek, kadın ve çocuk katledildi. Ya da Halepçe Katliamının tanınması için kanun teklifinin verildiği aynı Türkiye Büyük Millet Meclisi, 2018 yılında Efrin’e yönelik işgali de onayladı. Suriye sınırları içerisinde bulunan ve Kürt, Arap, Türkmen, Ermeni, Asuri halklarının yaşadığı Efrin’de, Türk sermaye devleti tarafından katliamlar gerçekleştirildi. Her senenin 16 Mart tarihinde Halepçe için timsah gözyaşları dökenler, Efrin’e yönelik gerçekleştirilen işgale alkış tuttular.
Kürt halkı on yıllardır imha, inkar ve asimilasyon politikalarına maruz bırakılıyor. Dersim’de, Şırnak’ta, Roboski’de, Sur’da ve daha pek çok yerde, yazmakla bitiremeyeceğimiz bu kanlı tarihin hesabını sormak için, Kürt halkına yönelik imha, inkar ve asimilasyon politikalarının son bulması için emperyalist-kapitalist düzeni tarihin çöplüğüne göndermekten başka bir çözüm yolu yok!
M. Nevra