Üyeleri Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun (TİHEK) hazırladığı raporlar hapishanelerin durumunu bir kez daha gözler önüne serdi. Şanlıurfa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nu ziyaret eden TİHEK yetkilileri, Mart 2020’de kuruma ilişkin bir rapor yayımladılar. Kapasitesi 600 kişi olarak belirlenen hapishanede 1.160 mahpusun kaldığı tespit edildi. Kalabalıklaşma sonucu ortaya çıkan sorunlara değinilen rapora göre, ranza ve dolap sayısı yetersiz. Tüm koğuşlarda yere serilmiş yataklar ve ortak kullanım alanlarında uyumak zorunda kalan mahpuslar olduğu tespit edildi. Raporda hapishanelerin kalabalık mevcudu ve çıplak arama gerçeği de ortaya kondu. Türkiye'nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin 2020 Ceza İstatistikleri Raporu da benzer bilgiler içeriyor.
Salgınla birlikte koşulları daha da ağırlaştırılan hapishaneler, adeta ölüm kampları haline getirildi. Hasta tutsaklara gerekli özenin gösterilmemesi, su ve salgına dair hijyen maddelerinin gereğince temin edilmemesi, diğer yandan tutsaklara dair baskı ve zorbalığın tırmandırılarak çıplak arama gibi onur kırıcı davranışlarda bulunulması, son dönemde hapishanelerden yansıyan bazı hak gaspları örnekleridir. İktidara bağlı bir kurumun raporları da göstermektedir ki iktidar ve yandaşlarının “Hapishanelerde ve gözaltında çıplak arama yapılmıyor” açıklamaları ikiyüzlülükten başka bir şey değildir. Kendi pisliklerini örtbas etmek için başvurdukları yalanlar, gelinen yerde inandırıcılığını çoktan yitirmiştir.
Hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine ayna tutan bir diğer örnek de TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na bağlı Hükümlü ve Tutuklu Hakları İnceleme Alt Komisyonu’nun Sincan Ceza İnfaz Kurumları’na ilişkin hazırladığı inceleme raporudur. Detaylı tespitler ortaya koymasa da bu rapordan yansıyanlara göre, Sincan Cezaevi’nde salgının neden olduğu sorunların yanı sıra dondurucu soğuk, kötü kokan içme suyu ve kelepçeli muayene gibi çok sayıda insanlık dışı uygulamanın yaşanmaktadır.
Gerici-faşist iktidar, kurduğu düzene ayak uydurmayan her kesime yönelik baskı ve zor aygıtını kullanarak, türlü işkenceler ve hak gaspları eşliğinde tutuklama gerçekleştirmektedir. İnsanlık dışı koşullara hapsettiği tutsakların hakları her fırsatta gasp edilmektedir. Devletin saldırılarının en çok hedefinde olanlar, özellikle siyasi tutsaklardır.
Gerek İnsan Hakları Derneği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı, gerekse birçok farklı ilerici kurum, vakıf ve dernek hapishanelerin durumunu gözler önüne seren incelemeler yapıp, raporlar hazırlasa da iktidar ve yandaşları bu gerçeklerin üstünü kapatmak için elinden geleni yapmaktadır. Hapishanelerde tırmandırılan baskı, zorbalık ve hak gaspları gelinen yerde öyle bir boyut aldı ki, üyeleri Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanan TİHEK’in hazırladığı raporlar dahi hapishanelerin durumunu ortaya koymak zorunda kalmaktadır.
Hapishanelerde yaşanan saldırılara ve hak gasplarına karşı bir kamuoyu oluşturmak, saldırıları toplumun gündemine taşımak, bugün ilericilerin ve devrimcilerin önünde duran önemli bir sorumluluktur. İçerde sesleri kısılmaya çalışılan tutsakların dışarda sesleri olmalı ve her fırsatta yaşadıkları hak gasplarına karşı mücadele etmeliyiz. İktidarın toplumun geneline yönelik hayata geçirdiği saldırıların daha ağırının hapishanelerde yaşandığı gerçeğini vurgulayarak, iktidarın işkenceci yüzünü her alanda teşhir konusu etmeliyiz.