AKP-MHP iktidarının sağlık politikaları ve saldırgan söylemleri ile meslekleri itibarsızlaştırılırken çalışma koşulları ağırlaşan sağlık emekçileri seslerini duyurmaya devam ediyor. Özlük hakları ve toplumun sağlık hakkı için mücadele eden sağlık emekçileri hekimlerin çağrısı ile 14 Mart Tıp Bayramı’nda bir kez daha greve çıktı. AKP Şefi Erdoğan’ın “Giderlerse gitsinler” dediği hekimlere Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da gönderdiği mektupta grevle ilgili “sorunların çözümü için dil ve üslup” konusunda ‘uyarıda’ bulunarak aba altından sopa göstermişti. Hekimleri bu kez de faşist partinin şefi Devlet Bahçeli hedef aldı.
“Gidişleri olsun da dönüşleri olmasın!”
MHP’nin şefi, Türk Tabipleri Birliği'ni (TTB) hedef aldığı konuşmasında, “Gitmesi gereken varsa TBB yönetimine çöreklenmiş bir avuç Türkiye karşıtıdır. Gidişleri olsun da dönüşleri olmasın” ifadelerini kullandı. Pandemiye karşı önlem almayan rejimin suç ortağı olan ve on binlerce insanın ölüme terk edilmesinden sorumlu olan bu zat, Hekimlerin pandemi boyunca insanları korkuya sevk ettiğini iddia etti ve konuşmasında şu zırvalara yer verdi:
“Covid-19 hastalığının şiddetlendiği dönemde vatandaşımızı korkuya sevk eden, endişeye sevk eden küçük bir azınlığın kara propagandalarını da unutmuş değiliz. TBB bu kara propagandanın sevk ve idaresinin yapıldığı yer olarak karşımızdadır… Şimdi de diyorlar ki hekimlerimiz Türkiye'yi terk ediyorlarmış. Kalbi vatan sevgisiyle çarpan hekimlerin gittiği yok. TBB'ye bakarsak, Türkiye sağlıkta çoktan iflas bayrağını çekmiştir. Eğer bu ülkeden gitmesi gereken birileri varsa TTB'nin yönetimine çöreklenmiş bir avuç bölücü ve Türkiye karşıtıdır. Gidişleri olsun da dönüşleri olmasın. Bunlar dışında giden olursa keyifleri bilir.”
Görünen o ki, saray rejimine hakim olan dinci-faşist zihniyet hem TTB yönetimini ele geçiremediği hem sağlık emekçileri hak arama mücadelesini yükselttiği için hekimlere kin kusmayı vazife edinmiştir.
Hekimlere saldıranlar pişkinlikte sınır tanımıyor
Dün 14 Mart Tıp Bayramı vesilesi ile Taksim Anıtı’na çelenk bırakmak isteyen hekimlerin önüne polis barikatı kurulmuş, hekimler polis tarafından itilip kakılmış ve 89 yaşındaki Dr. Erdinç Köksal yere düşürülmüştü. Tepkilere neden olan saldırı ile ilgili açıklama yapan İstanbul Emniyet Müdürlüğü hekimlerin polislere yönelik “fiziki taşkınlıkta” bulunduğu yalanını ortaya atarak kaba saldırganlıklarına kılıf uydurmaya çalıştı.
‘Zorbalığı’ yapanın kendini ‘mağdur’ göstermesi, dinci-faşist rejimin taktiklerinden biridir. Görünen o ki, artık sadece sarayın değil diğer devlet kurumlarının da ‘büyük yalanlar’ uyduran birer Goebbels’i vardır.
Tetikçi medya da hekimleri hedef aldı
Saray beslemesi tetikçi medya, iğrençlikte birinci olduğunu birkez daha kanıtlayarak, grev kararı alan sağlık emekçilerini “beyaz önlüklü zorbalar” sözleri ile hedef aldı. Tetikçi Yeni Akit‘in grevi bahane ederek sağlık emekçilerini hedef gösterdiği yazıda “Vatandaşların sağlık hakkını gasp eden doktorlar, yapacakları zorbalığı, 'Büyük Beyaz Yürüyüş' ve 'Beyaz G(ö)rev' adları ile yumuşattı” ifadelerini kullandı.
Dinci-faşist zihniyeti temsil eden rejimle medyadaki tetikçilerinin sağlık emekçilerine saldırmaları tesadüf değil. Zira bu zihniyet hak arama mücadelesinden nefret eder. Bundan dolayı hakları için mücadele eden farklı iş kollarından emekçilere dönük saldırganlık ve zorbalık günden güne tırmandırılıyor. Bu kaba saldırganlığı püskürtecek güç ise topyekün saldırılara karşı birleşik mücadele ağlarının örülmesidir.