Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Göç ve Mülteciler Meclisi ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Göç ve Mülteci Komisyonu, geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin İran sınırında mültecilere uygulanan insanlık dışı işkence ve kötü muamelelerin yer aldığı görüntülerin sosyal medya platformlarında yayılmasının ardından yazılı açıklama yaptı. Uzun yıllardır Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu devletlerin, mültecilere “güvenlik” adı altında zulüm uyguladığını ve pazarlık konusu haline getirildiğinin belirtildiği açıklamada, mültecilere dönük bu uygulamaların insan haklarını acımasızca ihlal ettiği vurgulandı.
İran sınırında insan kaçakçıları tarafından mültecilere yapılan işkence görüntüleri ve fidye taleplerinin insan hakları ihlallerinin boyutunun gözler önüne serildiğinin aktarıldığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Sınır bölgelerinin, devletler ve Avrupa Birliği tarafından ‘güvenlikleştirilmesi’, Türkiye-Yunanistan ve Türkiye-İran sınırlarında insan kaçakçıları ve insan ticareti yapan çeteler için uygun koşulları sağlamaktadır. Mülteciler, Türkiye’nin mülteci statüsünü tanımaması ve ileri itme politikaları yüzünden Ege Denizi’nde, Meriç Nehri’nde ve Van Gölü’nde boğularak, İpsala’da veya Van’da donarak yaşamlarını kaybetmektedir.
Van sınırında yapılan araştırmaların raporları ve yerel halkın gözlemleri, insan kaçakçılarının uluslararası ağlara sahip olduğunu hem İran tarafındaki sınır bölgesinde hem de Türkiye tarafında devlet görevlilerinin kaçakçıların suçlarına göz yumduğu veya onlarla iş birliği yaptıklarını göstermiştir. Kaçakçı çetelerin faili, sorumlusu veya sebebi olduğu ölümler, kadın ve kız çocuklarına yönelik cinsel şiddet suçlar başta olmak üzere, Van, Edirne ve diğer bölgelerde ayyuka çıkmıştır.”
Mültecilerin sınırda yaşadıklarının başta AKP Şefi Erdoğan ve İçişleri Bakanlığı’nın, savaş ve işgal politikalarından kaynaklandığının belirtildiği açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Göçü yaratan, göçün sebeplerini oluşturan veya buna ortak olan emperyalist güçlerin iltica hukukunu tanımamaları ve iltica prosedürlerini uygulamamaları, geri göndermeme ilkesini ihlal etmeleri mültecilerin hayatlarına mal olmaktadır. Daha da geç olmadan bu yanlıştan dönülmeli, sınırlarda işkence durdurulmalı, insan kaçakçıları hak ettikleri cezayı almalıdır. Mülteciler devletlerin ve onların güvenlik adı altındaki pazarlıklarının sebep olduğu zulüm politikalarına terk edilemez. İnsanların yaşamlarını risk altında bırakacak politika ve uygulamalardan vazgeçilmelidir. Şiddet, sömürü ve ırkçılık üreten sınır rejimlerine karşı birlikte mücadele edilmeli, savaş, çatışma ve siyasi baskı sebebiyle hareket edenlerin haklarına erişimleri sağlanmalıdır.”