Hapishanelerde koronavirüs salgınıyla birlikte hak ihlallerinde ciddi bir artış yaşandı. Adeta ölüme terk edilen mahpusların sağlık ve tedavi hakları, açık görüş, atölye, spor, ortak alan kullanımı ve haberleşme araçlarına erişimi hukuksuz bir şekilde engelleniyor. Bu ihlal ve engellemelere Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi'nde bulunan kadınlar da maruz kaldı.
Normal şartlarda 12 kişilik olan C-9 ve C-10 koğuşlarında toplam 42 tutsak bulunuyor. Bu koğuşlarda bulunan ağır hasta tutsak Fatma Tokmak, Şivekar Ataş, Felek Gün, Tenzile Açar, Dilek Öz, Nazine Alçı ve Jiyan Erdinç’in de tedavi ve diğer hakları ya engelleniyor ya da öteleniyor.
Hapishanede bulunan tutsak yakınlarına para yatırdığı için 10 Mart’ta gözaltına alınan ve tutuklanıp Bakırköy Hapishanesi'ne konulan daha sonra 15 Eylül’de tahliye olan Marmara Tutuklu Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MATUHAY-DER) Eşbaşkanı Esin Çelik ve 12 Kasım’da aynı hapishaneden tahliye olan Gülistan Tekin, kadın tutsakların durumu, talepleri ve hapishane idaresinin uygulamalarını anlattı.
Her şey yasak
Mezopotamya Ajansı'nda yer alan Mehmet Aslan'ın haberine göre salgının başlamasıyla açık görüş, atölye, ortak alan kullanımı ve sağlık hakkının tek tek engellenmeye başlandığını ifade eden Çelik, salgın gerekçe gösterilerek yasaklanan açık ve kapalı görüşler yerine ilk başlarda haftada 2 defa telefon haklarını kullandıklarını belirterek, bunun daha sonra haftada 1’e indirildiğini aktardı.
Aynı zamanda kargoların uzun bir süre verilmediğini söyleyen Çelik, gazetelerin de verilmediğini ifade etti. Öte taraftan kitaplara “düzenleme” getirildiğini ve 2 ayda bir sınırlı sayıda verildiğini dile getiren Çelik, bunun yanı sıra dergilerin ise tamamen yasaklandığını belirtti.
Tedaviler yapılmıyor
Sağlık ve tedavi sorununa da değinen Çelik, tutsakların revire gitmek için defalarca dilekçe yazmasına rağmen taleplerinin karşılanmadığını belirtti. Çelik, “Bir tutuklu yaptığı başvurunun ardından, ‘Acil bir şey yok. Böyle gerekçelerle bize gelmeyin’ yanıtı aldı. Birçok hasta tutuklu vardı ancak tedavi konusunda sürekli engellemeler çıkarıldı. Mesela kalp ve tansiyon hastası Fatma Tokmak tedavi edilmiyor. Haftada bir kan değişimi yapması lazım, yapılmıyor. 2 arkadaşımız hepatit hastası, 1 arkadaşımız tansiyon ve 2 arkadaş bacaklarından rahatsız. Bu arkadaşların en az ayda 1 kez muayene olması, kan değerlerine bakılması gerekiyor. Ama pandemi sürecinde ne yazık ki bunlar yapılamadı. Şu an arkadaşların tedavileri yapılmıyor” dedi.
Ölmesini istiyorlar
Hasta tutsakların ilaç ihtiyacının da karşılanmadığını vurgulayan Çelik, “Bir ilacı alabilmek için defalarca dilekçe yazmaları gerekiyor. Üst üste dilekçelerden sonra ancak ilaçlar geliyor. Ya da gelen ilaçlar kendi ilaçları değil başka ilaçlar oluyor. Kendi imkanlarıyla hayatta kalmaya çalışıyorlar. Bu yaklaşımlar tamamen siyasidir. Bugün pandemi kendileri için sadece gerekli bir gerekçe oldu. Bu hasta tutukluların her zaman yaşadığı bir sorundu. Çok umursanmıyor, daha 2 gün önce Tekirdağ Cezaevi'nde hasta tutuklu bir arkadaşımızın cenazesini aldık. Beklenti bu yönde” diye belirtti.
Salgında koğuş aramaları
Tutsakların taleplerinin acilen karşılanması gerektiğini belirten Çelik, “Öncelikle hasta tutukluların taleplerinin gerçekleştirilmesi ve tedavilerinin yapılması gerekiyor. Cezaevinden cenazelerinin çıkmasını istemiyoruz. Ayrıca Pandemi sürecinde dışarıdan tamamen temasın kesilmesi gerekirken jandarmalar eşliğinde koğuş aramaları da başladı. Koğuşta hasta tutuklular var. Bir arkadaşa bulaşması tüm koğuşa bulaşması demek olur. Bu konuda sıkıntılar yaşıyorlar. Kantinde ise istenilen hiçbir şey bulunamıyor. Bulunanlar da sağlıklı değil ve böyle olduğu gibi bir de yüksek fiyatlarla veriliyor. Bunların denetlenmesi konusunda talepleri var. Öte taraftan bu koğuş aramalarının da son bulması gerekir. Yoksa sonuçları çok ağır olur” diye konuştu.
Tutsakların talepleri kabul edilmeli
Hasta tutsakların durumu ve idarenin uygulamalarına işaret eden Gülistan Tekin de, tutukluların tecrit altına alındığını ifade etti. Tekin, tutsakların sağlıklı beslenemediğini ve dirençlerinin zayıfladığını belirterek, “Tutukluların iyi beslenmesi gerekiyor. Ancak kantin malzemeleri yeterince sağlıklı ve uygun olmadığı için alınmıyor. Ayrıca, verilen yemekler de sadece tutuklar ölmesin diye veriliyor. Koğuşlara hala aramalar yapılıyor. Bu aramalarda darp edilen tutuklular dahi oldu. Bu tür durumlara dönük yapılan itiraz dilekçelere de olumlu ya da olumsuz yanıtlar verilmiyor. Genellik dilekçelerin ‘kaybolduğunu’ söylüyorlar. Tutuklular, taleplerinin acilen karşılanmasını istiyordu. ” dedi.