Hapishanelerde tutsaklara yönelik hak ihlalleri devam ediyor. Özellikle 27 Kasım 2020'de Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin ve hak ihlallerinin sonlandırılması talebiyle başlatılan açlık greviyle birlikte ihlallerde artış yaşandı. Öte yandan “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”da yapılan değişiklik kapsamında infazını tamamlayan tutuklular, “iyi halli olmadığı” gerekçesiyle tahliye edilmiyor.
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Hapishaneler Komisyonu Sözcüsü Ahmet Çiçek, hak ihlalleri, tecrit hali ve infaz yasasındaki değişikliğin hapishanelere yansımasını değerlendirdi.
Yaşanan ihlallere ilişkin Şakran Hapishanesi’nden tutsaklardan mektuplar aldıklarını belirten Çiçek, tutsakların aktarımına göre, özellikle infaz yasasında yapılan düzenleme kapsamında Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu’nun “iyi hal” değerlendirmesi sırasında keyfi sorular yönelttiğini ifade etti. Çiçek, yapılan bu değerlendirme adından ise tutsakların “iyi halli olmama” gerekçesiyle tahliye edilmediğini söyledi.
“Akla mantığa uymayan sorular”
Uygulamanın Ocak ayı itibarıyla yürürlüğe girdiğini hatırlatan Çiçek şunları ifade etti:
“Yapılan değişiklikle cezaevinde bir heyet oluşturuluyor. Adli kontrol zaman gelen tutuklular heyetin karşısında çıkıyor, Tutuklulardan bize gelen mektuplardan anladığımız üzere heyet şu soruları soruyor; ‘Abdullah Öcalan'ı seviyor musun? Örgütün içerisinde misin? Peygamberin kimdir? Müslüman mısın?’ gibi akla mantığa uymayan sorular yönetiyorlar. Bu tür soruları sorarak tutukluların tahliyesi 8 ay ertelenebiliyor. Bu, hukukta olmayan tamamen keyfi bir uygulama. Devlet, siyasi tutsaklara karşı hukuku okumuyor kendi bildiklerini okuyor.”
Hukukta yeri yok
Öcalan’a uygulanan tecridin hukukta yeri olmadığına işaret eden Çiçek, devletin gerekçelerle bu durumu meşrulaştırmaya çalıştığını belirterek, Öcalan’ın avukatlarının görüşme taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini söyledi. Çiçek, Öcalan şahsında siyasi tutsaklara yönelik ihlallerin sona erdirilmesi gerektiğini ifade etti.
İhlale salgın kılıfı
Salgının bahane edilerek siyasi tutuklulara yönelik ihlallerin arttırıldığını dile getiren Çiçek, “Pandemi sonrası cezaevlerinde birçok hak ihlali yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor. Salgını bahane ederek kendilerine bir kılıf buldular. Tutukluların birçok hakları engellendi. Spora çıkartmıyorlar, sohbet etmeyi yasakladılar, el becerileri için katıldıkları atölyeler yasak. Aileleriyle görüşmeleri kapalı olacak şekilde ayda bir olarak sürdürüldü. Hala açık görüş yaptırılmıyor.
Karantina uygulaması
Çiçek, tutukluların hastaneye gidiş gelişlerinde birçok hak ihlaline maruz kaldıklarını belirterek, “Cezaevi giriş çıkışlarında çıplak, ağzının içi araması güvenlik uygulaması adı altında dayatmalar yaşanıyor. Tutuklu hastaneden getirildikten 15 gün karantina koğuşunda tutuluyor. Ancak bu uygulamada eksiklikler yaşanıyor. Tutuklunun karantina süresinin dolmasına birkaç gün kaldığı bir dönemde başka bir tutuklu getirilerek bu süre 15 gün daha uzatılıyor” dedi.
Şakran Kadın Kapalı Hapishanesi’ndeki tutsaklara yönelik keyfi uygulamalara da dikkat çeken Çiçek, “Kadınlar koğuşunun bütün tabak ve kaşıklarını cezaevi yönetimi tarafından toplamış ve yerine plastik olanları vermişler. Plastiğe alerjisi olanlar var. Ayrıca kanserojen madde içeren plastiğin kullanılması da insan sağlığı için iyi değil” diye konuştu.
Tecride son verilsin
2018 yılında Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevinin 200 gün sürdüğünü, birçok tutuklunun yaşamına son verdiğini, binlerce tutuklunun ise halen sağlığına kavuşamadığını hatırlatan Çiçek, aynı şeylerin bir daha yaşanmaması için tutukluların taleplerini devletin derhal yerine getirmesi gerektiğini ifade etti. Çiçek, tutukluların taleplerinin çok açık olduğunu ve devletin İmarlı tecridine son vermesi gerektiğini dile getirdi.