İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve Cumartesi Anneleri sosyal medyadan gerçekleştirdikleri 824. hafta eyleminde "Güçlükonak Katliamı'nı unutmayacağız!" dedi ve adalet istedi.
Saat 12.00'de paylaşılan videoda Fehmi Tosun'un kızı Besna Tosun'un sunumuyla katliamda amcası Halit Kaya ve babası Ahmet Kaya'yı kaybeden Emine Kaya söz aldı. Kaya anadili Kürtçeyle katliamı ve katliam sonrasını anlattı. Ardından söz alan avukat Ercan Kanar katliam ve sonraki "hukuksal" süreç üzerine konuştu.
Konuşmaların ardından basın metnini Cumartesi İnsanı Gülay Bakışkan okudu.Barış İçin Bir Araya Çalışma Grubu’nun raporuna göre Bakışkan katliamı şu ifadelerle anlattı:
"1996 yılının 10- 12 Ocak tarihleri arasında askerler, Şırnak’ın Güçlükonak ilçesine bağlı Çevrimli ve Yatağan köylerine baskın yaptı. Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç’u gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar Taşkonak Jandarma Taburu’na götürüldü. Köylüler burada ağır işkence sonucunda öldürüldü.
15 Ocak 1996 tarihinde de Koçyurdu köy muhtarı ve aynı zamanda korucu olan Mehmet Öner'i arayan jandarma, gözaltındakileri serbest bırakacaklarını, onları almak için tabura bir minibüs göndermelerini istedi. Durumdan şüphelenen Öner, sürücüyü yalnız göndermek istemedi. Korucular Hamit Yılmaz, Abdülhalim Yılmaz ve Lokman Özdemir’i de yanına alarak Ramazan Nas’ın kullandığı 56 AH 320 plakalı minibüsle Taşkonak Jandarma Taburu’na gitti."
Katliama tanık olan korucularda öldürülerek toplu mezara gömüldü
"Taburdakiler korucuların gelmesini beklemiyordu. Gelen korucular da öldürüldü ve daha önce öldürülen 6 köylü ile birlikte, 10 kişinin cansız bedenleri minibüsün koltuklarına bağlandı, başlarına da çuval geçirildi. Ramazan Nas'ın kullandığı minibüs jandarmanın kontrolünde yola çıktı. Yol askerler tarafından trafiğe kapatıldı.
Minibüs bir noktaya gelince aracın içindeki jandarmalar inerek uzaklaştı, ardından minibüs önce silahla tarandı. Atılan roketler sonucu minibüsün içindeki 10 kişinin bedeni kömür haline geldi. Kaçmaya çalışan sürücü de taranarak öldürüldü. Adeta kül olmuş bedenler, ailelere teslim edilmedi.Üzerinde kimliklendirme çalışması yapılmadan, dini vecibeler yerine getirilmeden güvenlik güçlerince toplu halde gömüldü."
Katliamı JİTEM yaptı PKK'ye mal etmeye çalıştı
Katliamı yapan JİTEM'in Genelkurmay Başkanlığı aracılığıyla PKK yapmış gibi duyurduğunu belirten Bakışkan gazetecilerin bu açıklamayı kuşku verici bulduğunu ayrıca bu kuşkularını İHD ve Barış İçin Bir Araya Çalışma Grubu ile paylaştığını ifade eden Baskışkan şöyle devam etti:
"Bu paylaşım üzerine Barış İçin Bir Araya Çalışma Grubu bir heyetle olay yerine gitti. Heyetin ulaştığı bilgi ve tanıklıklar resmi açıklamalar ile tümüyle çelişiyordu. Olay yerinin tamamen güvenlik güçlerinin kontrolünde olması, minibüste bulunan silahlı 5 korucunun üzerlerine açılan ateşe hiçbir biçimde karşılık vermemesi, Sürücü dışında aracın içindekilerin kaçmaya çalışmaması, ağır hasar alan minibüse eşlik eden askerlerin ve askeri araçların zarar görmemesi, adeta yanarak kül olmuş kişilerin kimliklerininin sapasağlam olması gibi çok sayıda çelişkili durum vardı.
Heyet ulaştığı bütün bilgi, bulgu ve belgeler ışığında kamuoyuna: 'Bu katliamı devlet güçleri yapmıştır' açıklamasında bulundu ve raporlarıyla birlikte Diyarbakır DGM, Olağanüstü Hâl Bölge Valiliği ve Genelkurmay'a başvurdu. Defalarca savcılıklara suç duyurusunda bulundu. Ancak bir sonuç alınamadı. Yapılan tüm girişimler sonuçsuz kaldı. AİHM’e taşınan davada ise Türkiye, etkin soruşturma yükümlülüğünü ve ailelerin ulusal bir merci önünde etkili bir yola başvurma haklarını ihlal ettiği için mahkûm oldu.( Başvuru no:33420/96 ve 36206/97)
Katliamdan 13 yıl sonra, 2009 yılında dönemin bakanlarından Adnan Ekmen, 'Olayı araştırınca arkasından devlet çıktı. JİTEM’in işiydi, söyleyemedik' dedi."
Bakışkan son olarak "Kaç yıl geçerse geçsin Güçlükonak katliamını unutmayacağız. Kayıplarımızdan ve 125 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz" dedi.