Gökhan Güneş gördüğü işkenceyi anlattı

Gökhan Güneş, İHD İstanbul Şubesi'nde basın toplantısı düzenleyerek kaçırılmasını ve 138 saat gördüğü işkenceyi anlattı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 26 Ocak 2021
  • 17:38

Gökhan Güneş, kaçırıldıktan 138 sonra gözleri bağlı olarak Bahçeşehir'e bırakıldı. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Gökhan Güneş, 6 gün boyunca gördüğü sistematik işkenceyi anlattı. 

Basın toplantısına, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, ESP Genel Başkanı Şahin Tümüklü, Devrimci Parti MYK Üyesi Burcu Gül Çubuk, SKM Genel Sözcüsü Deniz Aktaş, HDP, Partizan, SGDF, YDG üyeleri destek verdi.

İlk söz alan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri 29 Aralık’tan bu yana Ankara’da kaçırılan Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in kızının mesajını aktararak “Kızı hem Gökhan’ın ailesini çok sevindiğini hem de babası için de bugünü görmeyi dilediğini iletti. Gözaltında kaybedilmeye çalışılan ya da kaçırılan herkes için aynı duyarlılıkla çalışmaya devam etmenin ne kadar önemli olduğunu gördük” dedi.

“Elektroşok ile arabaya bindirdiler”

Ardından söz alan Gökhan Güneş kaçırılma anı ve sonrasında yaşadıklarını şöyle anlattı:

“20 Ocak tarihinde işe gitmek için biraz geç saatlerde çıkmıştım. Ortalama 12.00 civarında otobüsten indim. Durakta kaldırımda bekleyen 4 kişi vardı. Bir tanesi ‘pardon bakar mısın’ tarzında konuştu. Arkamı dönüp ona baktığımda bir anda hepsi birlikte üzerime çullandı. Sayının o esnada arttığını gördüm. Orada bir tane araca bindirmeye çalıştılar. Ben arabaya binmemek için direndim. Kendimi bir şekilde geri çekmeye çalıştım. Daha sonra o direnci ortadan kaldırabilmek için elektroşok aletiyle elektrik verdiler. Daha sonra kendime geldiğimde bir arabadaydım. İki kişi koluma girmiş. Kafamı aşağı eğmiş bir çuval geçirmişti. Daha sonra başka bir arabaya bindirdiler. Bir yere götürdüler, neresi olduğuna ya da hiçbir şekilde görmedim, konum adres, mekana dair bir isim belirtilmedi hiçbir zaman. 

“Elektrik verme, kaba dayak, ara ara soğuk suyla ıslatma”

“Girdikten sonra gerek sistematik gerek ara ara işkence yöntemleri uygulandı. Elektrik verme, kaba dayak, ara ara soğuk suyla ıslatarak şiddet uygulama genelde bu uygulamalar gerek çıplak olarak bazen üzerinizde sadece iç çamaşırı olacak şekilde uygulandı. Mezar dedikleri bir bölüm var, sadece ayakta durabildiğiniz elinizi kolunuzu kıpırdatamadığınız gözünüzün bağlı ve ellerin arkadan kelepçeli olduğu bir bölüme hapsediliyorsunuz. Onların istediği doğrultuda oradan çıkabiliyorsunuz. Tehditler, teklifler yapılıyor. Yani sıra tecavüz tehditleri gerçekleşiyor. Daha sonra onların keyfi olarak bu uygulama devam ediyor. 

“‘Biz görünmeyenleriz’ söylemleri oldu”

“En son benim tahminlerime göre bir gün önceki sabah bırakılmayı bekliyordum. Ona dair hazırlıklarının olduğuna dair hissiyatım gelişmişti. O gün bırakmadılar. Bizimle çalışmalısın, bizimle çalışır mısın? İşbirliği içerisinde olma gibi teklifleri oldu. Daha sonra birkaç kez ‘bizim kim olduğumuzu biliyor musun?’ sorularına benim onlara ‘muhtemelen istihbaratçısınız’ söylemlerim üzerine evet ya da hayır demediler. Fakat bazı konuşmalarında ‘biz görünmeyenleriz’ şeklinde söylemleri oldu. 

“Sabah saatleriymiş bir arabaya bindirildim, gözlerim yine bağlı. Dört kişi vardı muhtemelen. Arabaya bindirmeden önce çıkıştan önce, zaten üzerimdeki kıyafetlerin kendime ait değildi. Sadece pantolonum bana aitti. İç çamaşırlarım, çorap, gömlek onlar bana ait değildi, onlar verdiler. Çıkış yapmadan önce, boyun koltuk altları, vücut bölgemi temizlemeye dönük işlemler yaptılar kolonyayla. Daha sonra üzerimi giydirdikten sonra parfüm falan sıktılar, montuma falan. Bırakmadan önce, bana onların şef dediği kişi, ‘Hiçbir şeyini almadım, sadece sim kartını alıyorum bilgin olsun’ dedi. Ne için olduğunu sordum. Cevap vermedi. ‘Git ister aynı hattı çıkar, ister değiştir’ dedi. 

“Daha sonra arabaya bindirildim. İnmeden önce kafam normal şartlarda bir peçeyle bağlı, üzerine bir bez geçirilmiş çuval tarzında onu çıkardılar. İki kişi kafamı aşağı bastırdı arabanın içinde. Gözümü açıktan sonra fark ettim, bıraktılar. İleri yürü, önün açık sakın arkana bakma sadece ileri yürü dediler. Ben biraz mesafe gittikten sonra gözümü açtım. Pamukla belli miktarda, gözümü kapatıp daha sonra da bantladıklarını fark ettim, sarmışlardı. Daha sonra telefonum olmadığından ulaşabileceğim bir ulaşım aracı da bulamadım. Sabah erkenmiş bilmiyordum akşam saatleri diye tahmin ediyordum bir güvenlik görevlisinden taksi çağırmasını rica ettim, taksiye bindim. Ailemin evine geldim."

Kaçırılmasının sosyalist olmasından kaynaklı olduğunu söyleyen Gökhan Güneş, “Sosyalist kimlikli kişilere daha önce bu saldırılar çok kez gerçekleşti. Bu ‘90’ların bir politikası olarak ortaya çıktı. Bugün uygulanıyor. Muhtemelen bu akıl, bu uygulamaları bundan sonraki günlerde de uygulamaya devam edecek. Fakat bu mücadele bireysel mücadelenin dışında toplumsal bir mücadeledir. Ezilenlerin sesini haykırmak isteyenler, ezilenlerle dayanışmak isteyenler, ezilenlerin sorunlarına, sıkıntılarına bir çığlık olmak isteyenleri susturmaya çalışanlar bunu başaramayacaklarını kendileri de iyi biliyor. Buna dair söyleyeceklerim bu kadar. Tekrar aileme, arkadaşlarıma, yoldaşlarıma hepsine bana destek oldukları için teşekkür ediyorum” dedi.

“Irkçı, rahatsız edici müzikler çaldı”

Yorgun olduğu gözlenen Gökhan Güneş, daha fazla ayrıntılı bilgi vermesini isteyen gazetecilerin sorularını kısaca yanıtladı. Götürüldüğü yer hakkında herhangi bir şey bilmediğini söyleyen Güneş, “İki araçta yarım saat diğer araçta bir saat sürdü götürüldüğüm yer. Onlar açısından özel bir yer. İşkence yerleri ayrı ayrıydı. Benim tahminim benden başka birileri de orada. İçerideki özel hücre denilen yerin özelliğini sorarsanız, süngerli oda denilen odanın üstünün kafesli, projektörlü. Bir ışığın ya sürekli açık olması ya da kapandığında hiçbir şey göremediğiniz etrafında komple siyah olduğu bir zeminin olması ama ışık açık da olsa kapalı da olsa orada var olan bir tane hoparlörün 24 saat boyunca yüksek sesle müzik çalması. Irkçı müzikler, psikolojik olarak rahatsız edici müziklerin çalması bir şekilde devam etti” dedi.

Anne Güneş: Sesimize ses verenlere teşekkürler

Oğlu için günlerdir sokak sokak direnişte olan anne Nazife Güneş de, seslerine ses verenlere teşekkür etti. Nazife Güneş şöyle konuştu:

“Hepinize çok teşekkür ediyorum. Sesime ses verene, yanımızda olana, destek olana herkese çok teşekkür ediyorum. Yavrumu bulma için mücadele eden herkese çok çok teşekkür ediyorum. Başkalarına olmasın, başka çocuklarımız kaybolmasın. Cumartesi Annelerine de çok teşekkür ediyorum, onlar da inşallah çocuklarını bulurlar.”

Av. Uçar: Devlet politikası da boşa çıkarıldı

EHB avukatlarından Sezin Uçar da, Gökhan Güneş'in kaçırılma sürecine dair yürütülen mücadeleyi anlattı. Uçar, “5 gün önce buradan seslenmiştik İHD aracılığıyla. ‘Gökhan Güneş nerede’ sorusunu sormaya buradan başladık. 6 günün sonunda yine Gökhan ile birlikte buradayız. Müvekkilimiz yaşadıklarını anlattı. Bunlar bizim esasta tahmin ettiğimiz, kaygılandığımız korktuğumuz, beklediğimiz şeylerdi. Ama çok güçlü bir dayanışma ve mücadele sonucu Gökhan’ın aramızda olmasını sağladık. Dayanışma gösteren herkese teşekkürler” dedi. Av. Uçar konuşmasına şöyle devam etti:

“Gökhan kaçırıldıktan hemen sonra savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Ama beş günden sonra suç duyurusu dilekçemiz, dosyamıza henüz bir savcı dahi atanmamışken, bırakalım taleplerimizin yerine getirilmesini kaçıran kişilerin bulunması, bağlantıların açığa çıkarılması, otobüs hattını kamera görüntülerinin incelenmesi, kullandığı telefonun hangi baz istasyonundan dinlediği gibi araştırmaları bırakalım, soruşturmaya bir savcı dahi atanmadı. Gökhan bir dayanışma sonucu aramızda. Bu aynı zamanda hak, hukuk mücadelesini çoktan aştığının göstergesi. Ek olarak şunu söyleyebiliriz, evet Gökhan bugün aramızda yaşadığı için mutluyuz ama tek başına Gökhan’ın aramızda sağlıklı bir şekilde olması değil bir devlet politikasının boşa çıkarılması bakımından önemli. Gözaltında kaybetme 90’lı yıllardan bu yana bir devlet politikası. Gökhan’ın ve ailesinin sesi olanlar özel bir devlet politikasını gerilettiğinin de farkında olmalı. Bundan sonra Gökhan’ın gördüğü işkenceler devlet görevlileri tarafından 6 gün boyunca bir yerde alıkonulması ve sistematik şekilde işkenceye uğratılması ile ilgili ayrıca bir suç duyurusu talebimiz olacak. Bu kişilerin yargılanmasını sağlayacak. Gökhan için sokağa çıkan kamuoyundan aynı zamanda bu kişilerin cezalandırılması konusunda da aynı desteği, dayanışmayı bekliyoruz. Hem duyarlılık hem de teşekkür çağrısını yinelemiş olayım.”

ESP Eş Genel Başkanı Tümüklü: Birleşik mücadelemiz Gökhan’ı buldu

ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü de, Gökhan Güneş’in bulunması mücadelesine katılanlara teşekkürlerini iletti. Tümüklü, “Her anımızda gerçekten bu mücadelenin kararlılığını arttıran bir şekilde arkadaşlarına, yoldaşlarına mücadele örgütlerine, mücadele insanlarına güç veren ailemize gerçek anlamda bir teşekkür ihtiyacı var. Hem teşekkürlerimizi hem de saygılarımızı sunuyorum” dedi.

Kaynak: ETHA