Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde ölüme sürüklenerek katledilen Garibe Gezer'in avukatları dosyaya ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi.
Takipsizlik kararı uydurma “delillere” dayandırıldı
Toplantıda ilk sözü alan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Gezer ile görüşmek üzere Kayseri’ye gittiklerinde Kandıra’ya sevk edildiğini öğrendiklerini belirterek şunları söyledi:
“Garibe’nin 21 Mayıs, 24 Mayıs ve 6 Temmuz tarihlerinde işkence gördüğünü, cinsel saldırıya maruz kaldığını öğrendik ve suç duyurusunda bulunduk. Bu başvurularımıza takipsizlik kararı çıktı. Kararı veren savcı hem hukuk tekniğinden hem de hukuk vicdanından yoksun bir insan. Hiçbir delili dikkate almadığını görüyoruz. Garibe’nin kardeşi ile yaptığı konuşma eklenmiş dosyaya, Garibe isyan ederek anlatıyor yaşadıklarını. Bunun dökümünü görüyor savcı ancak buna rağmen bunları hiç değerlendirmiyor. Kamera görüntüleri var, yerlerde sürüklenmiş Garibe. Bunları da değerlendirmiyor.Bunları değerlendirmeyen savcı bu dosyada neyi değerlendirmiş biliyor musunuz, Durmuş Ay isimli bir seri katilin yazdığı mektubu değerlendirmiş. Ay o mektupta ‘yan koğuştan erkek menisi istendi, ‘iftira’ atılacak’ diye yazmış ve buna bakarak takipsizlik kararı veriyor. Bu savcının verdiği utanç verici bir karardır.”
Süngerli oda işkencesi araştırılmadı
Keskin’in ardından söz alan Avukat Jiyan Tosun konuşmasında “Biz gidip ‘süngerli odayı inceleyin’ dedik, Garibe’nin kaç saat orada tutulduğuna dair en ufak bir şey yok. Dışkı dolu süngerli oda incelenmedi. Diğer bütün taleplerimiz görmezden gelindi, savcı idarenin verdiği ifadeye dayanarak ‘kovuşturmaya yer yok’ kararı verdi” dedi.
“Dosya gizliliği” hukuksuzluğu
Avukat Beritan Kalbişen ise dosyada gizlilik kararı olması nedeniyle bilgilere ulaşamadığını aktararak “Dosyayı almak üzere Kandıra’ya gittik. Hakikatin ortaya çıkması noktasındaki en önemli kanıtlar kamera kayıtları. Dosyadaki belgelerin istedik. Ancak kamera kayıtları verdiğimiz harici belleğe aktarılmamıştı. Uzun süren gel gitlerin ardından ‘kamera görüntülerinin olduğu CD kırılmış bizim arkadaşlar tutanak tutmamış’ denildi. CD’nin nasıl ve nerede kırıldığına dair bilgi vermediler. Görüntüler bilirkişiye gidiyor oradan alalım dedik, o da yok. Sonrasında cezaevini arayıp oradaki süratleri istediler. Orada bir buçuk saat bekletildikten sonra müfettişe gönderdikleri örnek olduğunu söyleyip onu verdiler. Nihayetinde görüntüler kırık CD’de olan görüntüler mi bunu asla bilmiyoruz, ancak bir görüntü verdiler. Ancak bu görüntüler sadece 2 dakikadan oluşuyor. İşkence edildiği günlere dair görüntüler gönderildi mi bilmiyoruz hala. Baştan sona hukuksuzluk silsilesi yani. Soruşturma sürecinde bununla ilgili gerekli suç duyurularını da yapacağız” ifadelerini kullandı.
Tutsakların yaşamı tehdit altında
Avukat Veysi Eski ise şunları söyledi:
“O arada Deniz Tepeli’nin ifadesine başvuruluyor. Deniz Tepeli Garibe’ye en yakın kişi. SEGBİS odasında savcı Tepeli’ye çok kötü davranıyor ve Tepeli bu koşullarda ifade veremeyeceğini söylüyor. Peki bir daha ifadesi alınıyor mu, hayır. Savcı Deniz Tepeli’nin ifadesine tekrar başvurmadan kavuşturmaya yer yok kararı veriyor.”
Eski, konuşmasının devamında ise hala süren tehdide dikkat çekti:
“Seher Orçu, Hüsna Kılıç, Deniz Tepeli, Bahar Demir ve Resmiye Üstünsever isimli mahpuslar için endişe içindeyiz. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra mahpusların bir arada tutuklanmasında herhangi bir engel yok. Buna rağmen İdare bu konuda geri adım atmıyor ve bu insanları tek başına tutmaya devam ediyor. Tecrit, Garibe Gezer’in ölümünde gördüğümüz gibi, öldürüyor. Diğer mahpuslar aynı sonla karşı karşıya kalabilirler. Deniz Tepeli’nin psikolojisi çok kötü. Kadın mahpusların bu şekilde tecritte tutulmasının sorumlusu Adalet Bakanlığı’dır, cezaevi idaresidir.”