Bir süredir Türkiye’nin askeri saldırılarının hedefinde olan Kuzey ve Doğru Suriye Özerk Bölgesi Yönetimi’ne bağlı Eyn Îsa kentinde, istihbarat faaliyeti yürüten bir hücre yapılanması gerçekleştirilen operasyonla çökertildi. Doğrudan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından eğitilip, yönlendirilen bir hücrenin varlığını tespit eden Eyn îsa kenti güvenlik güçleri, yürütülen titiz bir çalışma sonucunda izlerine ulaşılan biri kadın 28 kişiden oluşan bu yapılanmayı ortaya çıkardı.
Gerçekleştirilen operasyonlarla ele geçirilen grup üyeleri, yapılan sorgularında bölgedeki askeri üsler, idari merkezler, askeri ve idari yöneticiler hakkında bilgiler toplayıp, bunları MİT’e çalışan üstlerine ilettiklerini ve yine onlardan aldıkları talimatlar doğrultusunda bombalı saldırılar gerçekleştirdikleri itiraf etti. Büyük çoğunluğu henüz genç yaşlarda olan grup üyelerine MİT tarafından "Küçük Generaller" adı verildiği anlaşıldı.
Tutuklanan grup üyelerinin yapılan sorgularında bulundukları itiraflar, Hawar Haber Ajansı (ANHA) tarafından servis edildi. Bu anlatımlarda MİT’in bölgeye yönelik istihbarat faaliyetlerine dair dikkat çekici bilgiler yer aldı.
Yakalanan hücre yapılanmasının başındaki isim olduğu belirtilen Mihemed Casim Hesen Ebû Esaf, yapılan sorgusunda MİT ile olan ilişkisinin 2017’de Türkiye’deki ailesinin yanına yerleşmesiyle başladığını anlattı. Kendisiyle temas kuran Eli Mihemed Hemûd (Ebû Heyder Neimi) adlı bir kişinin Özgür Suriye Ordusu içerisinde MİT için çalışmayı önerdiğini belirten Ebû Esaf, yapılan bu öneriyi hem para hem de Kuzey Suriye’deki Kürt varlığına karşı duyduğu kin nedeniyle kabul ettiğini söyledi.
Önce cezaevine konuldu
Ebû Esaf’un teklifi kabul etmesi ile bir plan yapıldı. Buna göre, daha önce kısa bir süre Demokratik Suriye Güçleri (DSG) içerisinde yer alan Ebû Saf, göstermelik olarak tutuklanıp, 22 gün Hilvan’da cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakıldı.
Cezaevinden çıkar çıkmaz yeniden Ebû Heyder Neimi ile görüşen Ebû Esaf, Mersin Limanı yakınında bulunduğunu belirttiği, Suriyelilerin kaldığı bir kampta eğitime alındı.
DAİŞ üyelerinin de kaldığı bu kampta, sıklıkla kendilerine DAİŞ ismi yerine ‘İslam Devleti’ni kullanmaları yönünde uyarı ve telkinlerde bulunulduğunu söyleyen Ebû Esaf, şunları anlattı:
“Eğitim verenler, bize QSD üniformalı savaşçıların DAİŞ bayraklarına nasıl ateş açtıklarını gösteren fotoğraflar gösteriyorlardı. Ancak fotoğraflarda savaşçıların yüzleri belli olmuyordu. Eğitim verenler, ‘Bakın Kürtler ne kadar DAİŞ’in temsil ettiği İslam’a karşıdır’ diyorlardı. Eğitim verenlere göre; DAİŞ, Kürtlerden daha merhametli ve onlarda Kürt davası yok.”
Ebû Esaf, kamptaki çocuklara da MİT üyeleri tarafından eğitimler verildiğine şahit olduğunu kaydetti.
3 aşamalı eğitim
Kampta 86 gün süren ajan eğitimlerinin üç aşamadan oluştuğunu dile getiren Ebû Esaf, MİT’in Suriye’ye dair faaliyetlerinin başında olduğunu söylediği “Ali” adlı kişinin Urfa Araplarından olup, annesinin Suriyeli olduğunu ve yanında İbrahim Ehmed (Ebû Şuca), Mehmud Eqbe ve Ehmed Tirkî adlı Suriye’deki bazı grupların sorumlularının bulunduğunu anlattı. Kendisine "Küçük general" ismini veren Ali adlı bu kişinin, istihbarat çalışmalarını geliştirmesi halinde kendisine daha büyük görevler verileceği vaadinde bulunduğunu söyleyen Ebû Esaf, eğitimlerinin ilk aşamasında noktaları belirleme, fotoğraf çekme ve çalışma esnasında nasıl güvenlik tedbirlerini alacaklarının öğretildiğini ifade etti.
Ebû Esaf, eğitim ikinci aşamasında yalnız başlarına nasıl çalışacakları, üçüncü aşamada ise herkesin aldığı göreve göre eğitim gördüğünü dile getirdi.
Girê Spî’ye götürüldü
Verilen derslerde istihbarat çalışmalarını yürütmek için komutanlara ve özellikle Kürtlere nasıl yaklaşılacağı üzerinde durulduğunu belirten Ebû Esaf, eğitimler sonrasında bin TL verilip, aylık 600 TL maaşla MİT tarafından Girê Spî’ye götürülür. Burada MİT’ine kentteki askeri noktalar, kişiler ve kurumlar hakkında bilgi sızdırır. Temasta bulunduğu MİT’çi Ali, Seed Siwêş El Bethawi ve Ebû Heyder Neimi de kendisine direktifler verir.
Daha sonra Eyn Îsa’ya gönderildi
Girê Spî’nin Ekim 2019’da Türkiye tarafından işgal edilmesinden sonra Eyn Îsa’ya giden Ebû Esaf, istihbarat faaliyetlerine burada devam ederek, nokta, kişi ve hareketler hakkında bilgi sızdırır. Zaman zaman Ebû Heyder’in Abdunasir Neimi isimli kuzeninin evinde Ebû Heyder Neimi ve MİT’çi Ali ile bir araya gelen Ebû Esaf’tan M4 karayolu üzerinde Um Beramil kontrol noktasından Eyn Îsa’ya kadar olan bölgede QSD’ye ait kontrol noktalarının, Şam hükümet güçlerinin kontrol noktaları da dahil olmak üzere, bölge içindeki tüm askeri ve idari noktaların yer aldığı bir görüntü çekmesi istenir.
Bombalı saldırılarda bulundular
Bir müddet sonra kendisi gibi istihbarat faaliyeti yürüten bazı kişilerin sorumlusu yapılan Esaf ve ekibi, yalnızca istihbarat toplamakla kalmaz, cephelerdeki askerlerin kaçırtılması ve kentteki bombalı saldırılarda da doğrudan yer alır. Eyn Îsa’daki 3 bombalı saldırıyı gerçekleştirdiklerini itiraf eden Esaf, sorgusunda bu patlayıcıları nasıl temin ettiklerini ve gerçekleştirdikleri patlama başına 200 ile 400 arası dolar aldıklarını da anlattı.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı