Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ) tarafından Alpu Termik Santrali’nin Eskişehir Tepebaşı ilçesi sınırlarında yapılması planlandı. İlk olarak, bu bölge Ocak 2018'de Toprak Koruma Kurulu tarafından "tarım alanı" statüsünden çıkarıldı. Acele kamulaştırılma çıkarılarak tarım alanı gasp edilmeye başlandı.
Ardından, 6 Mart 2018’de Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu hazırlandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da santrale onay veren raporu alelacele kabul etti.
Bu, para için doğayı katletme çalışmasına karşı çıkan Greenpeace Akdeniz, raporun eksiklerle dolu olduğunu ve iptal edilmesi gerektiğini açıkladı. Yeşil Barış Hukuk Derneği de ÇED raporunun iptali için dava açtı.
Jeoloji Mühendisleri Odası da ÇED raporunu eleştiriyor
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası da para esaslı rapor yerine insan ve doğa esaslı bir rapor hazırladı.
Jeoloji Mühendisleri Odası’nın hazırladığı raporda “Söz konusu projenin boyutlarına bakıldığında, projenin kapsamlı çevresel etkileri olabileceği açıkça görülmesine rağmen nihayete erdirilen ÇED raporu ciddi eksiklikleri barındırmaktadır” denildi. Devamında ise Jeoloji Mühendisleri Odası’nın raporunun sonuçlarıyla birlikte ÇED raporunun eksikleri sıralandı:
“- Termik Santral, Kül Deposu ve yeraltı madenciliğinin yapılacağı sahanın kuzeybatısında aktif fay hatları bulunmaktadır. Bu aktif faylar bilinmesine rağmen olası bir depremin tesis üzerinde yaratacağı riskler Nihai ÇED raporunda irdelenmemiştir. Ayrıca olası heyelan riskleri ile Porsuk Nehri ve önemli kollarına dair sel ve taşkın analizi de yapılamamıştır. Sonuç olarak, Projenin doğa kaynaklı afet riskleri ve bu risklerin getireceği deprem, heyelan ve sel durumunda yaşanılacak olumsuzluklar ortaya konulmamış, proje sahasında bulunan aktif faylar ve bu fayların oluşturabileceği depremler proje tasarımında dikkate alınmamıştır.
- Yeraltı madenciliğinde karşılaşılacak su problemlerinden, kurulması planlanan termik santral için gerekli soğutma suyu ihtiyacına kadar bu proje için işletme öncesinde ve işletme sırasında yapılacak faaliyetlerin büyük bir kısmı suya dayalı olacaktır. Ancak, ÇED kapsamında hidrojeolojik amaçlı verilen çalışmalar, amaca yönelik teknik içeriği, yönetmeliklere uyumu ve kapsamı bakımından “Nihai ÇED Raporuna” temel oluşturmamaktadır. ÇED Raporu ekinde sunulan ODTÜ Raporunda yer alan hidrojeoloji etüt çalışmalarının ise “Çevresel Etki Değerlendirilmesi” amacıyla hazırlanmamıştır. Bu durum söz konusu rapor içerisinde açıkça belirtilmesine rağmen göz ardı edilmiş ve rapor ÇED kapsamında düzenlenmişçesine kabul edilmiştir. Yani ÇED kapsamında herhangi bir “Hidrojeoloji Etüt Çalışması” yapılmamıştır.
- Su havzasındaki bir değişimin tüm diğer çevresel bileşenleri (korunması gereken alanlar, ekosistem ve sosyoekonomik bileşenler dâhil) etkileyeceği göz ardı edilmiştir. Yapılacak faaliyetlerin doğal ve yapay (tarım, orman ve ekosistemler gibi) ortamları nasıl etkileyeceği ve bu etkileşimin yöredeki diğer sanayi tesislerinin etkileriyle birleşmesinin kümülâtif (toplam) etkisi ortaya konmamıştır.
- Alpu Termik Santrali’nin, kömür sahalarının ve kül depolama sahasının özellikle işletme evresinde etkileyeceği alanların sınırları ve oluşacak hava kirliliğinin boyutları ve etkileri ortaya konulmamıştır.
- Maden ocağı pasalarının -2 değerli kükürt (S-2) bileşeni incelenmediğinden asit maden drenajının, başta toprak ve su kaynakları olmak üzere çevreyi nasıl etkileyeceği irdelenmemiştir.
- Kül Depolama Alanı olarak seçilen yer, dünya çapında korunması gereken doğal ve kültürel mirası temsil eden, ender Eskişehir Lületaşı Ocaklarının bulunduğu alana karşılık gelmektedir. Lületaşı gibi dünyada eşi bulunmayan bir doğal kaynak alanı tahrip edilerek yok edilecektir. Buna ilişkin bir değerlendirmede ÇED raporu içerisinde yer almamaktadır.
- Gerek kömür, gerekse kül depolama sahalarının hesaplamalarında, kömürün özellikleri dışında, bu amaçla seçilen zeminin jeoteknik özellikleri ve depolanacak malzemenin jeokimyası gibi önemli özellikler irdelenmemiştir.
- Kömür üretimi sırasında yeraltı maden işletmesinden yeryüzüne çıkarılacak suyun, uygunsa tarım arazilerine verileceği gibi bir anlayış ortaya konulmuş; ancak, uygun olmayan suyun nasıl bertaraf edileceği belirtilmemiştir.
- Yatırımın mevcut çevre üzerine etkilerinin fayda-maliyet analizine yer verilmemiştir. Maden ekonomisi açısından kömürün çıkarılması maliyeti ile çevresel değerlere verilecek zararın karşılaştırılması yapılmamıştır.”