Eğitim Sen İstanbul Şubeleri okulların kapanmasının ardından İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı.
“Öğrencinin, öğretmenin, halkın değil; sermayenin, cemaatlerin, yandaşın kurumu MEB bu yılda sınıfta kaldı” yazılı pankart açılan eylemde basın açıklamasını Eğitim Sen İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Çayan Çalık okudu.
“Bu dönem bolca hamasetin üretildiği, eşitsizliklerin arttığı, Öğretmenlik mesleğinin tarihte hiç olmadığı kadar değersizleştirildiği, mesleki itibarımızın ayaklar altına alındığı, sınırlı iş güvencemizin bile tırpanladığı bir dönem olarak değerlendirilecektir” diyen Çalık, iktidarın yaratmak istediği nesli, eğitim politikaları ile şekillendirdiğini, eğitimin bir yandan tarikatların ve cemaatlerin faaliyet alanı haline getirildiğini, diğer yandan ise piyasalaştırmaya MEB eliyle hız verildiğine dikkat çekti.
“Her gün farklı bir eşitsizliğe maruz kalıyorlar”
Çalık’ın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“-En mağdur kesimler olan yoksullar, mülteciler, kız çocukları, çocuk işçiler, anadili farklı olan öğrenciler ve özel eğitime gereksinimi olan çocuklar, her gün eğitim alanında yeni eşitsizliklere maruz kalmaktadır. Bütün bu sorunları çözmek ve tüm öğrencilere kamusal eğitim sunmakla görevli ve sorumlu olan MEB’in ise önceliğinin başka olduğu ortadadır.
-Milyonlarca çocuğun eğitimden kopuş süreci hızlandı. MEB’ in son açıklanan verileri ile en az 155 bin 938 öğrenci örgün eğitim dışına çıktı. 2022 YKS’ye başvuran adayların % 22’si yani 715 bin 683’ü açık lise öğrencisi. Bu durum açık bir şekilde okulun bir kurum olarak tasfiye edildiğini gösteriyor.
-Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ortaokullar ve liseler için seçmeli ders tercihlerinin 4-21 Ocak 2022 tarihleri arasında yapılacağını açıkladı. Bu açıklamanın hemen ardından kimi il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri, vakıf, dernek ve cemaatlere bağlı kuruluşlar her yıl olduğu gibi bu yıl da, dini içerikli kimi derslerin seçilmesi için yoğun bir kampanyaya başlattı
-Karaman’ dan Aladağ’a, Muş`tan Antalya`ya memleketin yüzlerce yerinde tarikat yurtlarında çocuklarımıza yaşatılan acılar yüreğimizi parçalamaya devam ediyor. Bu durum yeterli yurt yapılmaması ve kamu kaynaklarının devlet okulları yerine özel okullara, çeşitli dini vakıf ve derneklere aktarılmasıyla oluşturulmuştur.
-Eğitim emekçilerini aday oldukları dönemce yandaş ilişkilere teslim eden, eğitimcilerin hiçbir gündemine yer verilmeyen, ekonomik hiçbir sorununu ve özlük haklarını görmeyen ÖMK, kariyer basamakları üzerinden eğitimcileri ayrıştırarak bölen, ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesine aykırı olması bakımından bir meslek kanunu değil öğretmenlik düşmanlığıdır.
-Kötü ve sağlıksız koşullarda çalışan, hakları gasp edilen, hukuksuzca ihraç edilen, sürgün ve soruşturmalara, baskılara maruz kalan, sözleşmeli, ücretli güvencesiz çalışan, ataması yapılmayan, özel öğretim kurumlarında esnek, güvencesiz, düşük ücretlerde çalıştırılan, gecesini gündüzüne katarak görevini yapmaya çalışan bütün eğitim ve bilim emekçilerinin, eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamayan milyonlarca çocuk ve gencimizin taleplerinin takipçisi olmayı sürdüreceğimize söz veriyoruz.”