Eğitim Sen: Okullar bulaştan korunmadan açılmamalı

Eğitim ve Bilim Emekçileri ve Sendikası (Eğitim Sen), “Kovid-19 Salgınında Gelinen Aşama ve Eğitim Kurumlarının Durumu” raporunda salgının seyri ve okulların açılması tartışmalarını ele aldı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 22 Ağustos 2020
  • 10:14

Okulların açılmasına yönelik tartışmalar sürerken Eğitim ve Bilim Emekçileri ve Sendikası (Eğitim Sen) 12-13 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirdiği “Kovid-19 Salgınında Gelinen Aşama ve Eğitim Kurumlarının Durumu” konulu çevrimiçi çalıştayın sonuç raporunu yayınladı.

Söz konusu çalıştaya alanında uzman bilim insanları ve akademisyenler katıldı. Salgının seyri, halk sağlığı açısından değerlendirilirken alandaki sağlık emekçileri, öğretmenler, eğitim yöneticileri ve idari personel ile yükseköğretim kurumlarında çalışanların karşı karşıya olduğu riskler ve kadın emekçilerin yaşadığı sorunlar farklı yönleriyle ele alındı. Çalıştayın ardından dün yayınlanan raporla Eğitim Sen, okulların açılması tartışmalarına ilişkin görüş, öneri ve eleştirilerini paylaştı.

MEB süreci tek başına sürdürmekte ısrarcı

Raporda öncelikle okulların açılması sorununun 18 milyon öğrenci ve 1 milyonu aşkın eğitim emekçisini doğrudan ilgilendirdiği hatırlatılarak MEB’in bu kesimleri yok sayarak başından beri süreci kendi başına sürdürdüğü ifade edildi.

Pandemiye ilişkin “birinci dalganın ikinci tepe noktasına hızla yükseldiği” değerlendirmesinin yer aldığı raporda, Sağlık Bakanlığı’nın verilerinin gerçek tabloyla örtüşmediğine değinildi.

Okulların açılmasıyla birlikte hastalığın yayılma olasılığının artacağını düşündüren çok sayıda akademik yayının bulunduğunun altını çizen rapor “Okulların açılmasından etkilenecek grup sadece öğrenciler değildir. Öğretmenler, veliler, okullarda çalışan idari personel, kantin görevlileri, servis hizmeti sunanlar vb. gibi birçok farklı grup da risk altındadır” denildi.

Vakaların “ciddi” artmadığı ülkeler

Dünyadan örneklerin yer aldığı raporda, ABD ve İsrail'de okulların açılması ile birlikte vakaların arttığına, hatta İsrail'de bu sebeple ikinci dalganın başladığına dikkat çekildi. Buna karşın Hollanda, Belçika, Danimarka ve Finlandiya gibi ülkelerde okulların yeniden açılmasıyla salgının seyrinde ciddi bir artışın gündeme gelmediği belirtildi.

Bu ülkelerde özellikle öğrenciler, öğretmenler ve diğer çalışanların risk gruplarına ayrıldığı; aile bireylerinde kronik rahatsızlıkları olanların risk değerlendirmesinin yapıldığı ve bu risk gruplarının okuldan uzak tutulduğu bilgisi paylaşıldı. Ayrıca Hollanda, Finlandiya gibi ülkelerde okullardaki sınıf mevcudunun düşük olduğu, okulların mekansal olanakları, dezenfektan, el antiseptiği, temizlik gibi sorunların bulunmadığı, öğrencilerin çoğunlukla okula yürüyerek, bisikletle ya da ailelerinin araçlarıyla geliyor olması gibi koşulların, sonuçların olumlu olmasında etkili olduğu belirtildi.

Raporda ayrıca, özellikle 10 yaşın üzerinde, 10-19 yaş grubu çocuklarda taşıyıcılığın yüksek olduğu belirtilerek bilimsel verilerin ortaya koyduğu dünyada kabul edilen kapalı bir ortamda bir çocuk ve okuldaki görevli başına düşmesi gereken dört metrekare alanın sağlanmasının mümkün olmadığının altı çizildi.

“Tüm tedbirler alındıktan sonra okullar açılabilir”

Raporda görüş, öneri ve eleştiriler “Eğitim ve Bilim Emekçilerinin Eleştiri ve Önerileri”, “Pandemi Döneminde Yükseköğretim” ve “Kadın Eğitim Emekçileri Açısından Sürecin Değerlendirilmesi” olarak üç başlık altında sıralandı. Görüş ve eleştirilerin yanında raporda yer alan öneriler dikkat çekti.

“Eğitim ve Bilim Emekçilerinin Eleştiri ve Önerileri” başlığı altında ‘MEB okulları açmak istiyor, sendikalar istemiyor’ algısı yaratmanın tehlikeli olduğu ifade edilerek “Salgından korunmayı ve bulaş riskini minimuma indirmeyi sağlayan tüm tedbirler alındıktan sonra okullar açılabilir” görüşüne yer verildi. Ancak “Okullar çocuklar ve eğitim emekçileri için güvenli olmadan, bulaştan korunabilecek hale getirilmeden açılmamalıdır” vurgusu yapıldı.

Bir sınıfta en fazla 12 öğrenci

Salgının ilden ile, ilçeden ilçeye, mahalleden mahalleye farklılık gösterdiği ifade edilerek “Bölgesel özelliklere göre okulların açılması düşünülebilir. Risk yönetimi bölgesel olarak yapılmalıdır” denildi.

Devlet okullarında bir sınıfta maksimum 12 öğrenci olması gerektiği ifade edilerek pandemi sürecinde mevcut müfredatla yol almanın mümkün olmadığı yeni bir düzenleme yapılması gerektiği ifade edildi.

Kadro açıklarında, ücretli öğretmen yerine kadrolu ve güvenceli atama yapılması gerektiği belirtildi. 

Bütün okullara ücretsiz maske ve temizlik malzemesi gönderilmesi gerektiğinin belirtildiği raporda okullarda temizlik işlerinde görevli personel açıklarının kadrolu atama ile giderilmesi önerildi. Raporda ayrıca “Pandemi sürecinde eve kapanma nedeniyle öğrencilerde oluşan travma, travma sonrası stres, kaygı ve korku konusunda MEB kapsamlı bir çalışma yürütmelidir” denildi.

“Üniversitelere ek bütçe”

“Pandemi Döneminde Yükseköğretim” başlığı altında ise uzaktan eğitim deneyiminin sorunları paylaşılarak en önemli sorunlardan birinin ölçme değerlendirmenin nasıl yapılacağı sorununun olduğu belirtildi. Uzaktan öğretim kapsamında sınıfsal, sosyal ve coğrafi eşitsizliklerden kaynaklı sınavların adil olmadığı vurguladı. TÜBİTAK tarafından geçmiş yıllarda geliştirilen ve sonra durdurulan açık ders uygulamasının yeniden hayata geçirilmesinin önerildiği raporda uzaktan öğretim sisteminde, akademisyenlerin Kişisel Verileri Koruma Kanunu kapsamında yaşayabileceği sorunların çözülmesi istendi. Uzaktan eğitim konusunda “acil uzaktan eğitim” kavramı kullanılmasının önerildiği raporda “Bunun sadece bu dönem için destekleyici olması gerektiği, ama bu yapılırken de olması gerektiği gibi yapılması talep edilmeli” ifadeleri yer aldı. “Üniversitelerde maske kontrolü, ateş ölçümü, hastalık belirtisi gösteren öğrenci ya da personel için izlenecek yol haritası gibi en küçük konu başlıkları dahi planlanmalı” denilen raporda üniversitelerde ciddi bir bütçe sorunun oluşacağı belirtilerek “üniversitelere ek bütçe sunulmalı” denildi. Raporda “Üniversitelerde seyreltme yapılarak, fakülteler farklı zaman dilimlerinde ikili ya da üçlü eğitim yaparak ve diğer fakültelerin de dersliklerini kullanarak yüz yüze eğitime geçilmelidir” denildi.

“Kadın emekçilerin yükü arttı”

“Kadın Eğitim Emekçileri Açısından Sürecin Değerlendirilmesi” başlığı altında ise okulların açılmaması nedeniyle çalışan annelerin çocuklarının evde olması, özel bakıma ihtiyacı olan yaşlıların olması ve bu sorumlulukların hepsinin kadının üzerinde olması nedeniyle kadınların ciddi sorunlar yaşadığı belirtildi. Ayrıca raporda, evde bulunma süresinin artmasından dolayı ev masraflarının artması, çocukların tüm bakımlarının kadının üzerinde olması, özellikle sağlık çalışanlarının evlerine gidememesi, çocuklarını yakınlarına, çevrelerine bırakmak zorunda kalmaları nedeniyle maddi ve manevi sıkıntılar yaşandığı vurgulandı.

Sözleşmeli çalışan öğretmenlerin eşlerinin çalışmama durumunda maddi sıkıntılarının arttığı belirtilen raporda çocukların EBA üzerinden ders takibini annelerin yaptığını ifade edildi. “Bu süreçte kadınlar daha fazla sorumluluk almak zorunda kalırken, zaten çalışan kadınlar hem çalışıp hem de ev işlerini yürüttüklerinden pandemi döneminde evdeki streste buna ek olmuştur” denildi. Raporda ayrıca salgın döneminde çok fazla kadın cinayeti ve katliamıyla karşılaşıldığı belirtilerek “Evlere kapandıktan sonra insanlar birbirlerine katlanamaz boyuta geldi. Kadına yönelik şiddetin ve cinayetin arttığı bir süreç yaşıyoruz” denildi.

“Hastalığın en fazla görüldüğü il referans alınmalı”

Raporun sonuç bölümünde ise okulların hangi şartlar altında açılması gerektiği özetlendi. Raporda merkezi bir karar verilmesi tercih edilecekse, o zaman salgın açısından, hastalığın en fazla görüldüğü illeri referans alarak karar vermek gerektiğinin ifade edildi.

“Okullarda iş yeri hekimliği ve iş yeri hemşireliğinin bu süreçte önemli katkısı olacağı dikkate alınmalıdır” vurgusu yapılan raporda, “Okullar aynı zamanda, ‘okul sağlığı’ anlayışı çerçevesinde öğrencilerin hem risk gruplarına ayrılması, hem sağlıklarının gözetilmesi, hem de en küçük bir problem söz konusu olduğunda buna müdahale edilebilecek bir yaklaşımın benimsenmesi açısından önemlidir” denildi.

İhtiyaçlar ücretsiz karşılanmalı

“Okulların açılmasına karar verilmesi durumunda, fiziki mesafe başta olmak üzere her türlü teknik hazırlık yapıldıktan sonra eğitim emekçilerinin ateş ölçümlerinin düzenli aralıklarla yapılması, sınıfların sık sık havalandırılması, günlük temizliğin yapılması, yine servis ve benzeri şeylerin düzenlenmesi gerekmektedir. Okullar açık olduğunda fiziksel mesafenin ayarlanması, hijyen malzemelerinin eksiksiz bir şekilde okulda olması, bu malzemelerin velilerden ya da öğretmenlerden para toplanarak değil de devlet tarafından ücretsiz bir şekilde karşılaması gerekmektedir” denilen raporda Sağlık Bakanlığı’nın sağlık meslek birlikleri, eğitimciler ve konunun bütün taraflarıyla bir araya gelip pandemi konusunda alınacak tedbirleri konuşması ve bu konuda ortak bir planlama yapılması gerektiği bir kez daha vurgulandı.