Düzen muhalefeti “vaatler listesi”ni açıkladı

Emekçilerin, kendilerine koyu bir sefaleti dayatan saray rejiminden hesap sormaları ne kadar önemliyse, seçim sandıklarına değil örgütlü mücadeleye umut bağlamaları da o kadar önemlidir. Zira isimleri, iddiaları, vaatleri değişse de düzen partilerinin hiçbiri emekçilerin temel sorunlarına çözüm üretemezler.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 31 Ocak 2023
  • 08:00

Aylardır devam eden “altılı masa” toplantıları sonunda nihayet ortak bir metin hazırlandı. “Millet İttifakı” diye anılan düzen muhalefeti, gerici-faşist rejimin 20 yılda yarattığı ağır yıkımın sonuçlarını ortadan kaldırma vaadinde bulundu. AKP-MHP rejiminin yarattığı yıkım bu kadar derinken, sıralanan vaatler listesi özellikle yıkımın enkazı altına itilen toplumsal kesimlerde belli bir beklenti yaratacaktır.

Cumhuriyet Halk Partisi, İyi Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, Demokrat Parti tarafından oluşturulan “Millet İttifakı” uzun süren görüşmelerin ardından “iddialı” bir çıkış yaptı. Ankara Congresium Konferans Salonu’nda etkinlik düzenleyen altılı masa, “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” adını verdikleri yaklaşık 250 sayfalık bir “program” yayınladı. Metinde 9 ana başlık, 75 alt başlık ve 2 bini aşkın vaat yer alıyor.

Ana başlıklar şöyle sıralandı: “'Hukuk, Adalet, Yargı', 'Kamu Yönetimi', 'Yolsuzlukla Mücadele, Şeffaflık ve Denetim', 'Ekonomi, Finans, İstihdam', 'Bilim, AR-GE, Yenilikçilik, Girişimcilik ve Dijital Dönüşüm', 'Sektörel Politikalar', 'Eğitim ve Öğretim', 'Sosyal Politikalar', 'Dış Politika, Savunma, Güvenlik ve Göç Politikaları.'”

Millet İttifakı'nın seçim vaatleri arasında “yoksullukla mücadele”, “kadın hakları”, “siyasi etik yasası”, “kamuda israfla mücadele”, “tersine beyin göçü”, “afet yönetimi”, “mesleki eğitim”, “konut ve barınma krizi”, “uyuşturucuyla mücadele”, “esnafın sorunları”, “tarım” gibi farklı konularda saptanan hedef, uygulanacak politika ve projeler de yer aldı.

“Yarının Büyük Türkiyesi İçin” üst başlığı taşıyan mutabakatın sunumu, altı parti şefinin sahneye çıktığı bir seremoni eşliğinde yapıldı. Parti temsilcileri kürsüye çıkıp birer konuşma yaptılar. Hedefler, vaatler, projeler konusunda video gösterimleri yapıldı. Toplantının hazırlanışı, geniş katılımlı olması ve sunulan mutabakat metninin kapsamı bakımından “Millet İttifakı” “gösterişli” ve “iddialı” bir çıkış yaptı.

***

AKP ile suç ortaklarının yarattığı yıkım kapsam ve derinlik bakımından büyük olunca, vaatler listesi uzun, projeler ise büyük hazırlanmıştır. Sunulan “kurtuluş reçetesi” saray rejiminin gazabından bezmiş geniş toplum kesimlerini beklentiye sürükleyecek kapsamdadır. Elbette her şey kağıt üzerinde kalacak, vaatlerin büyük çoğunluğu gerçekleşmeyecektir.

Her kritik aşamada düzen siyasetinin “büyük vaatler” içeren listeler hazırlaması adettendir. En büyük vaatleri AKP-Fethullah Cemaati koalisyonu vermişti. AB üyeliğinden demokratikleşmeye, askeri vesayetin kaldırılmasından yolsuzlukla mücadeleye, yoksulluğun ortadan kaldırılmasından işsizlik sorununun çözümüne, Kürt açılımından Alevi açılımına uzanan geniş yelpazeli bir vaatler listesi sıralamışlardı. Oysa 20 yıllık süreçte yarattıkları yıkımlar öncekilerle kıyaslanmayacak kapsam ve derinliğe ulaşmış bulunuyor.

“Olağan” koşullarda Millet İttifakı’nın saray rejimini seçimlerde hezimete uğratması zor görünmüyor. Bu böyle olsa bile, sistemin yarattığı, AKP-MHP rejimi tarafından ise alabildiğine derinleştirilen krizler yerli yerinde kalacak, gelenler bir enkaz devralacaktır. Ebette bazı yüzeysel adımlar atılacaktır. Ancak vaatlerde çizilen “özgür, demokratik, müreffeh ülke” tablosu ham hayal olmaktan başka bir anlam taşımıyor. Onların da sermayenin çıkar ve ihtiyaçlarını esas alacakları açıktır. Millet İttifakı’nın bazı iğreti icraatlardan öte emekçiler lehine bir şey yapması olası değildir.

Emekçilerin, kendilerine koyu bir sefaleti dayatan saray rejiminden hesap sormaları ne kadar önemliyse, seçim sandıklarına değil örgütlü mücadeleye umut bağlamaları da o kadar önemlidir. Zira isimleri, iddiaları, vaatleri değişse de düzen partilerinin hiçbiri emekçilerin temel sorunlarına çözüm üretemezler.

Bu kokuşmuş düzende işçi ve emekçilerin en sıradan demokratik hak ve özgürlüklerini kullanılabilmeleri, bir parça nefes alabilmeleri bile ancak birleşik örgütlü bir mücadelenin yolunu tutmalarıyla mümkündür.