Düşmanlaştırmaya ve gerici provokasyonlara karşı… Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!

Toplumu dinci-ırkçı gericilikle uyuşturarak, yine bu zeminde karşı karşıya getirerek, asıl ayrımı gölgelemek çabasındalar. Bu politikayla bir yandan da düşünmeyen-sorgulamayan, farklı olana tahammülü olmayan bir güruh oluşturarak, kendilerine tetikçi yetiştiriyorlar.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 06 Aralık 2019
  • 17:27

Kendi saltanatını sürdürmek için en aşağılık yalanlara, riyakârlıklara ve kirli yöntemlere başvuran gerici-faşist AKP iktidarı toplumu yapay ayrımlarla bölüyor. Dünden bugüne esasen tüm sermaye iktidarlarının kullandığı bu yöntemlerin çok iyi bir uygulayıcısı olan gerici şef Tayyip Erdoğan’ın her söylemi bir nefret suçu örneği. “Affedersiniz Ermeni”den “Rum tohumu”na tüm azınlıklara yönelik saldırgan bir dil kullanan bu faşist zihniyet, Alevi ve Kürtlere yönelik olarak da gayet bilinçli bir şekilde suç işliyor.

Mayasındaki dinci-faşist ideoloji cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze değin bu ülke emekçilerinin başına türlü belalar açtı. Kitlelerin yüzünü aydınlığa döndüğü her süreçte kirli provokasyonlarla hareketi dizginlemeye, insanların bilincini bulandırmaya çalıştı. Sivas’ta, Maraş’ta, Çorum’da emperyalistler ile kurulan tezgahlarda onlarca insan katledildi, bu ülkenin ilericileri, aydınları yok edilmek istendi.

Bu karanlık geçmişe karşın bugün sürdürülen düşmanlaştırma-kutuplaştırma siyaseti, ayrıştırıcı dil kendinden menkul değil, bilinçli ve sistemli bir politikanın devamıdır. AKP’nin özel olarak etinde kemiğinde taşıdığı neo-Osmanlıcı, mezhepçi zihniyet bu politikayı daha da pervasız kıldı. Bu pervasızlık gerici güruhları, bu sistemin tetikçilerini de harekete geçiriyor. Geçtiğimiz haftalarda İzmir’de Alevi bir ailenin evine işaret konularak “Defol Alevi” yazılmasının ardından, Mersin’de de Alevilerin yoğun yaşadığı bir mahallede yine Alevilere ait evlere tarihler yazıldı. Polis olayın soruşturulmasını isteyen aileyi “bu, çocukların işi” diyerek geçiştirmek istedi. Sivas Katliamı davasının zaman aşımına uğrayarak düşmesini “hayırlı olsun”larla kutlayanlar, Alevi inancının ibadethanesi olan cemevlerini “cümbüş evi” diyerek küçümseyenler bu provokasyonların, bu tehditlerin baş sorumlularıdır.

***

İşçi ve emekçileri ayrıştırmak, böylece kendi sefahatlerini kesintisiz sürdürmek istiyorlar. Toplumu dinci-ırkçı gericilikle uyuşturarak, yine bu zeminde karşı karşıya getirerek, asıl ayrımı gölgelemek çabasındalar. Bu politikayla bir yandan da düşünmeyen-sorgulamayan, farklı olana tahammülü olmayan bir güruh oluşturarak, kendilerine tetikçi yetiştiriyorlar. Bunun işçi ve emekçilere hiçbir faydasının olmadığı açıktır. Aynı yerlerde çalışan, aynı yaşamı sürdüren, aynı yoksulluğu paylaşan milyonlarca emekçinin asıl düşmanı asalak sömürücüler ve sarayda sefahat sürenlerdir.