1 Aralık’ta başlayacak olan 2022 asgari ücret görüşmeleri öncesi DİSK, Türk-İş ve Hak-İş ortak bir metin yayınlayarak insanca yaşama yetecek asgari ücret talebini yineledi. DİSK, İstanbul’un yanı sıra eş zamanlı olarak İzmir, Antep, Ankara ve Eskişehir’de yaptığı açıklamalarla asgari ücret belirlenirken dikkate alınması gereken ilkelerin yer aldığı ortak metni duyurdu.
Sarı: Emeğe gösterilen saygının ölçüsüdür
İzmir’de İZSU Önü’nde bir araya gelen DİSK yöneticileri, temsilcileri ve işçilerin adına açıklamayı okuyan Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı şunları ifade etti:
“Ekonomide özellikle son dönemde döviz kurlarında yaşanan olağanüstü dalgalanma ve başta gıda ve kira olmak üzere temel mal ve hizmet fiyatlarında görülen artışlar, emeğinden başka hiçbir geliri olmayan ücretli çalışanların satın alma gücünü geriletmiştir. Bu nedenle, 2022 yılında geçerli olacak asgari ücretin, ekonomide yaşanan gelişmeler de dikkate alınarak, insana yakışır bir yaşam düzeyini sağlayacak şekilde tespit edilmesi gereği ortak düşüncemizdir.”
Türk-İş temsilcilerinin ve üyelerinin de katıldığı açıklamada “Asgari ücret, emeğe gösterilen saygının bir ölçüsüdür. Sosyal devlet anlayışı çerçevesinde, gelir dağılımında adaleti ve iyileştirmeyi temel alan, refahın geniş kitlelere yayılmasını amaçlayan bir yaklaşımla tespit edilmesi toplumsal huzur ve iş barışının sağlanması için gereklidir” denildi.
Görgün: Pazarlık ücreti değildir
Ankara’da İç Anadolu Bölge Temsilciliği önünde yapılan eylemde İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün ortak metni okudu. Görgün şu ifadelere yer verdi:
“Asgari ücret bir pazarlık ücreti değildir. İşçinin ailesiyle birlikte insanca yaşamasını sağlayacak gelirdir. Asgari ücretin belirlenmesi müzakerelerinde göz önünde tutulması gereken öncelikli husus, çalışanların karşı karşıya bulundukları geçim koşullarıdır. Çalışanlar, yaşanılan ekonomik sıkıntıların nedeni değil mağdurudur ve ‘ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum’ gerekçesiyle asgari ücretin düşük belirlenmesi kabul edilemez.”
Görgün, Türkiye’de asgari ücret düzeyinin AB üyesi tüm ülkelerin gerisine düştüğünü vurgulayarak “Küresel pazarlar ile rekabet edebilmek adına emek kesiminin talepleri görmezden gelinmemelidir. Türkiye’nin rekabet şartlarını düşük ücret politikasıyla sağlamak doğrultusunda bir anlayışı olmamalıdır” dedi.
“Ücretliler üzerinde dayanılmaz boyutlarda vergi yükleri bulunmaktadır”
Antep’te, Bölge Temsilciliği’nde basın toplantısı ile duyurulan ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bugün ücretliler üzerinde dayanılmaz boyutlarda vergi yükleri bulunmaktadır. Türkiye’de gelir vergisi mükelleflerinin büyük çoğunluğu ücret geliri elde edenlerdir. Kaldı ki, hem doğrudan gelir ve kazanç üzerinden hem dolaylı olarak mal ve hizmet alımında yapılan zorunlu ihtiyaç harcamalarından dolayı günlük yaşantısının her aşamasında vergiye maruz kalınmaktadır.”
İşçilerin net ücretinin vergi dilimlerindeki artışlar nedeniyle ilerleyen aylarda düştüğüne dikkat çekilen açıklamada “Asgari ücret alan işçiler bile yılın son dört ayında eksik ücret almak durumunda kalmaktadır. Asgari ücrette gelir vergisi nedeniyle meydana gelen gerilemenin telafi edilmesi uygulaması, sadece asgari ücretle çalışan bekâr işçiler için geçerlidir. Evli, üç çocuklu ve eşi çalışmayan bir işçi yılbaşında elde ettiği ücret düzeyini yılsonunda alamamaktadır. Bu işçinin yılın toplamı itibariyle kaybı devam etmektedir. Mevcut bu uygulamayla aile korunmamaktadır” denildi.
“Sosyal devlet öncelikle düşük gelirliyi korumalı”
DİSK Eskişehir Bölge Temsilciliği’nde yapılan açıklamada ücretli çalışanlar için vergi matrahının farklılaştırılması gerektiği belirtilerek şunlar ifade edildi:
“2002 yılında gelir vergisi tarifesi brüt asgari ücretin 17,1 katı iken, günümüzde 6,7 katına gerilemiştir. Tüm ücret gelirlerinde, asgari ücrete denk gelen kısmına kadar olan tutarın vergi dışı bırakılması yönünde sosyal taraflar arasında görüş birliği oluşmasına rağmen -şimdiye kadar- herhangi bir düzenleme yapılmamıştır.”
Patronların gelir kaybının Hazine tarafından karşılandığına dikkat çekilen açıklamada “İşverenin sosyal güvenlik primi düşürülmüş ve buradan doğan milyarlarca liralık gelir kaybı Hazine tarafından karşılanmaktadır. Ancak işçilerin sosyal güvenlik priminde bir indirim yapılmamıştır. Sosyal devletin koruyucu vasfı öncelikle düşük gelirli olan ücretli çalışanlar için olmalıdır” denildi.
Eş zamanlı yapılan eylemlerde komisyon çalışmaları sırasında temel alınması gereken ilkeler sıralandı.