Son bakanlar kurulu toplantısından sonra, “Aşı çalışmalarında dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmenin yanında kendi aşımızı üretme yolunda hızla ilerliyoruz” açıklamasını yapan Erdoğan, sözlerini aşının “önümüzdeki yılın ilk aylarına yetişeceği umudu” ile tamamlamıştı.
“Ata toprakları” Libya'yı fehetmeye giderken süngüsü kırılan, AB ve ABD'nin basıncıyla “diplomasiye alan açtık” demek durumunda kalan AKP şefi, dış politika iflasını aşı müjdesiyle gizlemeye çalışmıştı.
Boş hayalleri pazarlamakta oldukça ustalaşan T. Erdoğan'ın, aşı vaatlerinin gerçeklikle bir ilişkisi yoktur. Kış mevsiminin gelmesiyle birlikte grip gibi salgınların da artacağına, bu durumun Covid-19 tanısını ve önlenmesini daha da zorlaştıracağına dikkat çeken Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve sağlık emekçileri önleyici tebdir olarak grip aşısının yapılmasını öneriyorlar. Bırakalım yeni bir aşıyı geliştrip, deneyler sürecini tamalayarak “önümüzdeki yılın ilk aylarında” hizmete sunmayı Erdoğan ve AKP’si grip aşısında da iflas etmiş durumda.
Grip aşısında tamamen dışarıya bağlı olan “yerli” ve “milli” hükümetin elinde, bu salgınlara karşı ihtiyacı karşılayacak düzeyde aşılar da bulunmuyor. Eczacılar ve TTB bir an önce bu durumun giderilmesini istiyor. Bu basit insani taleplere karşı bile tahammül edemeyen dinci-faşist AKP-MHP iktidarı, TTB’ye ve sağlık emekçilerinin sendikal örgütlenmelerine saldırarak onları “ihanetle” suçluyor.
AKP-MHP rejiminin, diğer alanlarda olduğu gibi sağlık alanında da emekçi halkları nasıl bir felakete doğru sürüklediğini, efendisi ABD'nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield'ın açıklamaları olanca çıplaklığıyla gösterdi. Türkiye'deki devlet hastanelerinin Amerikan ilaç şirketlerine olan borçları ödenmezse, bunun sonuçlarının olacağını hatırlatarak, saraya borçlarını ödeme tabligatında bulundu.
Ekonomik iflas, halk sağlığının reddi
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) ile ABD Ticaret Odası tarafından düzenlenen 38. Amerikan-Türk Konferansı'nda konuşan Satterfield, Türkiye'deki devlet hastanelerinin ABD ve diğer ülkelerdeki ilaç şirketlerine geçen yıl 230 milyon dolar civarında olan borcun on kat artarak bu yıl 2,3 milyar dolara çıktığını söyledi.
ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross'un bu konuyu geçen yıl AKP şefi T. Erdoğan ve damadı Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile görüştüğünü hatırlatan elçi, ödemelerin zamanında yapılacağı güvencesi de aldığını belirtti. Buna rağmen bir yıl sonra ABD'li şirketlerden borç indirimi talep edildiğini söyleyen Satterfield, borçların ödenmemesinin ya da ödemelerin eksik yapılmasının sonuçları olacağını ifade ederek aba altından sopa gösterdi. “Şirketler Türkiye piyasasından ayrılmayı ya da Türkiye riskini azaltmayı değerlendirecek. Bu da Türkiye'nin çıkarlarına hizmet eden bir istikamet değil” tehdidiyle açıklamsını tamamladı.
ABD elçisinin ticari “sırları” (müdürlerin maaşı bile halka karşı “sır” sayılıyor) deşifre ederek açıkladığı borç yükü, AKP-MHP rejiminin ekonomi ve sağlık alanındaki iflasıdır. Korona aşısı vaatleri öne sürerken grip aşısı dahi temin edemeyen rejimin halka fatura edeceği bu borç yükü, halk sağlığının hiçe sayıldığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.