Türk Tabipleri Birliği (TTB) İnsan Hakları Kolu, ‘Cezaevinde İnsan Olmak’ başlığıyla çıplak arama üzerine online panel düzenledi. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Dr. Metin Bakkalcı’nın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde açılış konuşmasını TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı yaptı.
“Türkiye’de fabrikada, okulda, evde insan olmanın da zorlukları”
Fincancı konuşmasında şunları ifade etti:
“Türkiye’de fabrikada, okulda, evde insan olmanın da zorlukları ortada. Hele ki pandemiyle birlikte insan olarak, bir hak öznesi kimliğimizi ortadan kaldırmaya dönük dönemlerden geçiyoruz. Bütün alanlarda ciddi sorunlarla Türkiye karşı karşıya. Özellikle son günlerde hak öznesi olarak insanların görülmediğini AKP kongrelerinde gördük. Bu pandemide maske mesafe söylemleriyle konuşurlarken kongrelerinde kendi seçmeninin dahi sağlıklı yaşama hakkını gözetmeyen bir yerden lebalep dolu salonlar övünç kaynağı olabildi. Dolayısıyla hak ihlalleri çok derin. Ama en derini cezaevlerinde yaşadıklarımız. Pandemide sağlık hizmeti alabilmenin bedeli tecrite dönüştü. Hak ihlallerinin görünür kılınması hepimiz için çok önemli.”
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Dr. Metin Bakkalcı ise “Bu ülkede 2005 yılında yaklaşık 55 bin insan hapishanelerdeydi. 31 Ocak 2021 itibariyle 271 bin insan cezaevinde. On beş yıllık sürede beş mislinden fazla bir artış var. Bu bütün toplumsal hikayemizin de okuması. Cezaevleri denen meseleyi donuk rakamlarda sınırlamayın. Bu ülkede her yıl yaklaşık 290 bin civarı insan cezaevinden çıkıyor 280 bin küsur insan cezaevine giriyor. Olağanüstü bir makine bu. Toplumların aynası denilen şey gelinen noktada Türkiye açısından bu boyutlarda” ifadelerini kullandı.
“İnsan kalabilmek önemli çünkü sağlığınız gidiyor”
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dair örnekleri anlatarak “İnsan kalabilmek önemli çünkü sağlığınız gidiyor. İnsanlıktan sağlığınızı kaybederek uzaklaşıyorsunuz. İnsanların kanser olma ihtimali artıyor. Savunma mekanizmalarınız zayıfladığınız zaman cezaevinde insan olmak zor oluyor” dedi.
AKP iktidarının hapishane yapını öncelediğine rakamlar vererek dikkat çeken Gergerlioğlu devamında şunları söyledi:
“Pandemi ortamında işler iyice çığırından çıktı. Sağlık hakkına erişmek daha da zorlaştı. İnsanlar zaten revirlere gitmekte zorlanıyordu. Gecikme oluyordu. Pandemide hastalar hastaneye gitmiyor. Çünkü dönüşte karantina koğuşlarına koyacaklar. Karantina koğuşları normal koğuşlardan berbat koğuşlar. ‘Lanet olsun neden gittim bu hastaneye’ diyorsun. Birisi gidince hastaneye karantina koğuşunun ardından normal koğuşa geliyor, ‘Aman arkadaşlar ölseniz gitmeyin’ diyor. Hiçbiri gitmemeye başlıyor. Cezaevi yöneticileri de gayet memnun. Hastalar nasıl gitsin? O kötü koşullardaki karantina nedeniyle mahpuslar gitmek istemiyor.”
"Çıplak arama vardır"
Çocukların bile kreşe giderken üzerlerinin 4 kere arandığını belirten Gergerlioğlu çıplak arama konusunda şunları söyledi:
“Bakıyorsunuz tepelerden bir iktidar sesi geliyor. ‘Çıplak arama yoktur’ diye. Biz bunları söylediğimiz zaman bizi yalancılıkla, teröristlikle suçlayan bir devlet dili var orada. İki aydır bu konuda büyük bir mücadele verdim. Belki de bize bir fatura ödettiler. Çıplak aramalarda menstrüasyon dönemindeki kadınların pedlerinin çıkarılıp incelenmesi, onların utanç içerisinde bırakılması, onların cezaevi girişlerinde, hastaneye giderken çıplak aranması gibi ne kadar iğrenç olaylar yaşandı. Ben bunu gündeme getirdikten sonra bana cezaevlerinden mektuplar yağdı. ‘Sakın milim geri adım atmayın’ diyenler var.
İzmir Cezaevi’nde bana mektup yazan bir mahpus vardı. Çıplak aramaya maruz kalmamak için cezaevinden hastaneye gitmiyoruz diyordu bu mahpuslar. Genel kurulda defalarca gündeme getirdik. Baskılar sonrasında bir teşekkür mektubu geldi ve artık çıplak arama olmaksızın hastaneye gidebildiklerini söylediler. Ama onlar hasta oldukları halde çıplak arama olduğu için hastaneye gitmiyorlardı. Bakın kaç hasta kaybı var burada. En son yükseklerden bir devlet dili geliyor. ‘Çıplak arama diyen teröristtir, çıplak aranan neden bunu bir yıl sonra söylüyor onursuzlar’ diyor. Cezaevindeki bebekleri hatırlatıp vicdanlarını sızlattığınız anda sana en vicdansızca cevabı verebilen bir devlet dili var. ‘Efendim talimatla hamile kalıyorlar’ diyen bir vicdansız devlet dili. İnsanı kalbinden vuran şeyler bunlar.”
“Neyi gizlemeye çalışıyorsunuz çıplak arama var”
İnsan hakları aktivisti Zafer Kıraç gardiyanlara seslenirken “İnsan hakları herkes içindir. Onun hangi suçla ilişkili olarak olduğu sizin meseleniz değildir. Siz orada insan haklarına uygun davranmak zorundasınız. Arkadaş dost olmak zorunda değilsiniz ama temel insan hakları kurallarını uygulamak zorundasınız” ifadelerini kullandı.
Çıplak aramanın yıllardır uygulandığını belirten Kıraç, “Bunların bir kısmı bebekli anneler, hamile kadınlar. ‘Bu yok’ demek mümkün değil. Neyi gizlemeye çalışıyorsunuz bu var. Çıplak arama yıllardır var. Özlem Zengin’in bu konuda diretmesi enteresan. Herhangi bir hapishaneyi arasa herhangi bir gardiyan ya da hapishane müdürü çıplak arama yaptıklarını yıllardır zaten söylerdi. Bu konuda diretmesine gerek yoktu” dedi.
Özellikle kadın ve LGBT-İ mahpusları mağdur eden çıplak aramayla birlikte cezaevlerinde pek çok saldırı olduğunu vurgulayan Kıraç devamında şunlar söyledi:
“Hapishane sorunu bir halk sorunu artık. İçerideki 300 bin kişi için de bir sağlık sorunu. Hepimiz için artık, ne zaman hapishaneye alınabilirim, hangi tweetimden, hangi protesto gösterisine katıldığım içi tutuklanabilirim diyerek hapishane sendromu başladı. O yüzden Türkiye’de hapishaneler bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir.”