Boğaziçi Üniversitesi’nde “özerk-demokratik üniversite” şiarıyla öğrenciler ve akademisyenlerin bu yıl başında başlayan direniş devam ediyor. Kayyım Melih Bulu’nun görevden alınmasının ardından vekaleten görevde olan Naci İnci hafta sonunda AKP şefi Tayyip Erdoğan tarafından “kayyım rektör” olarak atanmıştı.
Direniş bugün 234. gününde devam ederken, Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri de 156. kez rektörlük binasına sırtlarını döndü. Nöbet boyunca ellerinde “Kabul Etmiyoruz”, “Vazgeçmiyoruz”, “Feyzi Erçin Yalnız Değildir”, “Cemre Baytok İşine Geri Dönsün” yazan dövizler ve “Can Candan Yalnız Değildir” yazılı Can Candan fotoğrafları taşıyan akademisyenler, nöbetlerinin ardından oturma eylemine devam ettiler.
“İnci zaten %95 güvensizlik oyu almıştı”
Akademisyenler okudukları basın açıklamasında Naci İnci’nin son sosyal medya paylaşımlarını hatırlatarak şu ifadelere yer verdi:
“20 Ağustos gecesi Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanan Naci İnci, dün önce Twitter, sonra okulun e-posta haberleşme platformları üzerinden ‘Değerli Boğaziçi Üniversitesi Mensupları’ başlıklı bir metin paylaştı. Bu metinde rektör olarak atanması üzerinden mesajlar veren Naci İnci’yi, Melih Bulu’nun rektör yardımcısı ve onun görevden alınmasının ardından rektör vekili olarak zaten tanıyorduk. Tam da bu nedenle, 30 Temmuz tarihli rektör adayları oylamasına katılan öğretim elemanlarının % 95’inin güvensizlik oyunu almıştı. Ne var ki o, ‘Boğaziçi Üniversitesi’nin elbirliğiyle geleceğe taşınması dilekleriyle’ bitirdiği mesajında bulunduğu makama şeffaf ve demokratik yollardan gelmiş bir yeni rektör gibi konuşuyor. Sosyal medya üzerinden kamuoyuna yönelen ve kim olduğu anlaşılmayan ‘Boğaziçi Üniversitesi mensupları’na hitap eder gibi yapan bu metin Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerini tatmin etmekten uzaktır.”
Talepler sıralandı
Akademisyenler taleplerini şu şekilde sıraladı:
“-‘Üniversitemizi elbirliğiyle geleceğe taşıyabilmek’ için, bir gecede kurulan hukuk ve iletişim fakülteleriyle ilgili hukuk dışı kadrolaşma uğraşından vazgeçilmelidir.
-Üniversitenin aşağıdan yukarıya demokratik örgütlenmesinin olmazsa olmazı olan enstitü, yüksekokul ve fakültelerin yöneticilerinin seçilmesine ve seçilen yöneticilerin atanmasına karışılmamalıdır.
-Demokratik ve şeffaf yönetim yapısının üst kurulları olan üniversite senatosu ve üniversite yönetim kurulunun usul ve esaslar doğrultusunda işleyişi sağlanmalı, vekaletler üzerinden kullanılan mükerrer oyların hukuksuzluğu görülmeli ve uygulanması terk edilmelidir.
-Bölümlerimizin acil ihtiyaç duyduğu ve Üniversite Yönetim Kurulu’nun onayladığı üniversitemize tahsisli 75 kadronun ilan edilebilmesi için aylardır YÖK izni beklenirken, 600 yeni kadro ihdas edilmesi çabasının nedenleri üniversite kamusuyla paylaşılmalıdır.
-Üniversitenin emekli hocaları ve sözleşmeli, yarı zamanlı öğretim elemanları maddi fedakârlıklarla bu kuruma destek olmak, katkıda bulunmak için çabalarken, mesnetsiz gerekçelerle okuldan uzaklaştırmak yerine onurlandırılmalıdır.
-Okulun 14 senelik hocası hukuka ve akademik teamüllere aykırı biçimde, ilgili birim ve kurulların iradesi çiğnenerek görevden alınmamalıdır.
-Öğrenciler anayasal hakları gasp edilerek özel güvenlik ve kolluk kuvvetleri tarafından şiddete maruz bırakılmamalı, korku politikalarıyla sindirilmeye çalışılmamalıdır.
-Özgür ve çoğulcu bir kampüs hayatı sağlamak gerekirken kampüsün dört bir yanına güvenlik kameraları yerleştirilerek kampüs bir hapishaneye dönüştürülmemelidir.”