AKP-MHP iktidarının Alevilere dönük saldırganlığına ilişkin Garip Dede Dergahı Yönetim Kurulu ve Alevi Dernekleri Federasyonu Başkanı Celal Fırat’la konuştuk...
“Cemevleri temel atma ve toplu açılış töreni”nde konuşan Erdoğan, cemevlerine kayyım atama anlamına gelecek bir konuşma yaptı. Erdoğan şöyle dedi: “Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Kültür ve Cemevi Başkanlığı tüm cemevlerinin yönetimini yürütecektir.” Siz bu adımı nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Alevi örgütleri olarak bu söylemle ilgili açıklama yapmıştık. Biz bu adımı “kayyım atama” olarak algılıyoruz. Topluma karşı ötekileştirici bir söylem. Devletin tüm topluma karşı adil olmadığının resmi bir söylemidir. Kaldı ki bu ülkede Aleviler gerçekten kendi inançlarından dolayı hep ayrıştırıcı politikalarla karşı karşıya getiriliyor. Erdoğan bunu birçok kez yaptı. Bu kez cemevlerini belli bir ideolojinin içine hapsetmeye yönelik bir çalışma yapıyor. Kesinlikle kayyım olarak görüyoruz. Bu konu ile ilgili tepkimizi de ortaya koyduk.
“Onların yegâne rahatsızlığı Alevilerin örgütlenmesi”
AKP-MHP iktidarı, Alevilere yönelik saldırılara bugüne kadar kesintisiz bir biçimde devam etti. Bu son adımla birlikte bu saldırı süreci hızlandırıldı. Siz bu saldırıların püskürtülmesi için neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
- Şu an bu siyasi konjonktürde kendisi gibi düşünmeyen herkesi ötekileştiriyor, tehdit ediyor, cezaevlerine atıyor. Tamamen faşist bir mantık içerisinde ilerliyor. Bu doğru bir yaklaşım değil. Şu an Alevilere yönelik bir politika yürütüyor. Onların yegâne rahatsızlıkları cemevlerinin örgütlenmesi, Aleviler son süreçle ilgili Avrupa’da ve Türkiye’de kendine bir alan da yarattı. Örgütleniyorlar, AKP de MHP de bundan rahatsız. ‘Siz terör örgütünüz’ gibi kavramlarla Alevilerin arasına nifak tohumları da ekiyorlar. AKP’den beklenmeyen hamleler değil. Yıllarca Alevi toplumu içinde kendi Alevisini yaratmaya yönelik bir politika da güdüyor. Evet, bizim Alevi örgütlerimiz var, çatı örgütlerimiz var. Sadaka politikalarıyla Alevilere yaklaşıyorlar. Biz bu ülkede demokrasi istiyoruz, eşit yurttaşlık istiyoruz. Alevilere yapılan bu ayrımcı tutumun son bulmasını istiyoruz. Sadece Alevilere yönelik değil.
Bu ülkede her kim zulüm görüyorsa bu zulme son vermelerini istiyoruz. Kürtlere karşı yoğun bir baskı var, kendi gibi düşünmeyenlere karşı baskı var. Baskıcı bir rejim var. Bunlar doğru değil, baskıya karşı da Alevilerin üzerine ne düşüyorsa sorumluluk almalı, daha çok yan yana gelerek, daha çok demokratik söylemlerle bu ülkenin ötekilerle birlikte bu faşizanlığa karşı durmalıdır.
Aleviler tarihi boyunca kimseye biat etmedi. Biat etmediğinden dolayı hep ötekileştirildi. Acı olan içimizdeki bazı Hızır Paşalar var. Birbirimizle oturup konuşamıyoruz, sıkıntımız bu. Hem kendi içimizde hem demokratik kitle örgütleriyle daha çok yan yana gelmeye ihtiyacımız var. Bu konu ile ilgili Kasım ayı içerisinde çalışmalarımız olacak, Türkiye’deki bütün halklara bu çağrımızı deklare edeceğiz. Kesinlikle bu faşizan mantığa eyvallah demeyeceğiz.
“Daha çok yan yana gelmeliyiz”
Son olarak ifade etmek istediğiniz bir şey var mı?
- Bizim net talebimiz şu: Biz bu ülkede eşit yurttaşlık, demokrasi, bütün halkların özgürce yaşamasını istiyoruz. AKP-MHP iktidarı da ‘bize biat edeceksiniz, bizim gibi düşüneceksiniz, bizim gibi yaşayacaksınız. Size bir alan yaratıyoruz’ diyor. Yarattıkları alanı da sadaka mantığıyla öne sürüyorlar.
24 Ekim günü mecliste torba yasa görüşülürken oradaydık. Orada da ifade ettik. Bundan sonra Cemevi yapılması kaymakamlığa, valiliklere bağlandı. Bu şu demek, bir Alevi Bektaşi Cemevi Başkanlığı kuruluyor. Oranın müsaade etmediği hiçbir Alevi kurumu olamaz. Kendi Alevisini yaratmaya yönelik bir politika güdüyor. Tüm bunların antidemokratik uygulamalar olduğunu daha güçlü dillendireceğiz.
Elindeki devlet argümanlarını, ötekileştirici, kindar dilini pekiştirerek devam etmeye çalışıyor. Doğru değil. Alevilerin bu oyuna gelmemesi lazım. Nasıl cami yapımı için kaymakamlıktan, valilikten izin alınmıyorsa, cemevi yapılırken de alınmamalı. Mecliste bir milletvekili ‘siz İslam’ın bir yorumusunuz. Dolayısıyla mezhep de değilsiniz, inanç da değilsiniz. Folklorik bir varlıksınız’ gibi bir ifade kullandı. Bize baktıkları boyut bu.
Aleviler bu faşizanlığın karşısında daha güçlü şekilde duracaklar. Her yerde devasa mekanlar yapılıyor, önemli olan bu mekanların içini doldurmak. Bir yerde insanoğlu varsa orası kutsaldır. İnsanın olduğu yerde fikir, üretim, hayata dair bir politika üretilirse orası değerlidir. Alevilerin cemevi yapmaktan çok varolan kurumların içini güçlendirmesi gerekli. Bu topraklar çok acılar yaşadı, yaşamaya devam ediyor. Ama güzellikler de yaşadı. Hacı Bektaşların, Mevlanaların, Yunus Emrelerin dizelerini bugün de önümüze almamız, birbirimize dokunmamız lazım. Sol, sosyalistlerle daha çok yan yana gelerek bu meseleleri konuşmamız lazım. Bu ülkede yaşayan yurttaşların, Alevilerin inançlarının Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bünyesine hapsedilmesi ağır gelmiyorsa bir sorun var.
Kızıl Bayrak / Küçükçekmece