AKP-Saray rejimi çöküşe önlem arayışında

Çöküş korkusuyla hareket eden bu rejim, zayıfladıkça saldırganlaşıyor. Bunu dizginlemenin yolu, işçi sınıfı başta olmak üzere, kitlelerin harekete geçmesidir.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 10 Şubat 2020
  • 22:46

7 Haziran 2015 seçimleri Erdoğan AKP’si için bir hezimetti. Vaazlarıyla her gün toplumu taciz eden AKP şefi, yenilgiyle sersemletici bir darbe almış günlerce ortalıkta görünmemişti. O zorlu günlerde Deniz Baykal yine sadakatini göstermiş, saraya koşarak gericiliğin büyük şefini teskin etmişti.

7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını yok hükmünde sayan AKP, 1 Kasım’da yenilenen seçimlerde oylarını arttırdı. Ancak bu “başarı” binlerce Kürt gencinin katledilmesi, Kürt halkının yaşadığı çok sayıda yerleşim yerinin yıkılması, IŞİD’in Suruç, Diyarbakır, Ankara Gar katliamları gibi vahşi icraatları sayesinde olmuştu.

Katliamlarla kazanılan seçim, dinci gericiliğin merkezi olan AKP’nin güç kaybını durduramadı. Bu olgu referandumda, Cumhurbaşkanlığı seçiminde, yerel seçimlerde, İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinde, daha ağır bir şekilde ise İstanbul seçimlerinin yenilenmesinde belirginleşti. Son anketler oy desteğinde ciddi bir erime olduğunu gösteriyor.

Sarayın ağaları, “olağan” koşullarda yapılacak ilk seçimde AKP rejiminin çökeceğini biliyor. Bunu önlemenin bir yolu seçim yaptırtmamaktır. Bu ise tek adam diktasının zorbalığı had safhaya ulaştırmasını zorunlu kılıyor. Yanı sıra farklı çıkış yolu arayışlarına girildiği, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 50+1 yerine yüzde 40+1 formülü getirilmek istendiği söylentileri dolaşıyor.

Dikta rejimlerinin kendi bekaları için kan dökmeleri sık görülen bir durumdur. 2015’teki hezimetin ardından bunu yapan AKP, son dönemde yayılmacı dış politikayla, kışkırtıcı çatışmalarla yine kanlı yöntemlere başvuruyor. Bugün Suriye’de, Libya’da sergilenen saldırganlığın, iç politikayla dolaysız ilişkileri var. Kokuşmuş saray rejimi kendi bekası için komşu halklara karşı cephe açabiliyor. Ancak gelişmeler, bu yayılmacı politikanın içeride artık pek etkili olmadığını gösteriyor.

Pek çok veri AKP-saray rejiminin çöküşe doğru yol aldığına işaret ediyor. Formüllerle bu gidişatın durdurulması da mümkün değil. Çöküş korkusuyla hareket eden bu rejim, zayıfladıkça saldırganlaşıyor. Bunu dizginlemenin yolu, işçi sınıfı başta olmak üzere, kitlelerin harekete geçmesidir.