“AKP'nin Almanya'da 6-8000 muhbiri var”

Gazeteci Deniz Yücel, Artı TV'de Türkiye'deki gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 21 Haziran 2021
  • 13:15

Gazeteci Deniz Yücel AKP iktidarının Almanya'da yürüttüğü muhbirlik faaliyetine ilişkin, "Almanya'da Türkiye'nin örgütlenmesi tek koldan değil. Devletin resmi kollarından, elçilikler, konsolosluklarla başlayan bir örgütlenme var. MİT'in en fazla faaliyet gösterdiği ülke Almanya'dır, AKP'nin 6-8000 arası muhbir olduğu tahmini vardır" dedi.

Artı TV'de yayınlanan programda konuşan gazeteci Deniz Yücel, HDP'ye yönelik İzmir'de gerçekleştirilen saldırı, AKP'nin Almanya'da yürüttüğü faaliyetler ve Sedat Peker'in açıklamalarına ilişkin konuştu.

Demokratik tepkiyi, üzüntüyü sokağa dökmek meşrudur”

Deniz Yücel, AKP iktidarının ve Erdoğan'ın iktidarı kaybettiği an hapishaneye gireceğini bu yüzden de iktidarı kaybetmemek için her şeyi göze aldığını ifade etti. Yücel şunları ifade etti:

"Ahmet Şık, 'AKP bir parti değil mafya' demişti bu çok doğru bir tespit. Sedat Peker'in açıklamalarından yıllar önce söylenen bir şey. Git gide iktidarı kaybetme korkusuyla daha da gaddarlaşan bir durum söz konusu. Bu iktidardan her kötülük beklenir. Erdoğan iktidarı kaybetmemek için elinden ne gelirse yapmaya hazırdır. Çünkü biliyor ki iktidarı kaybettiği an onu bekleyen Marmaris'te emeklilik hayatı değil, onu bekleyen, sadece kendisini de değil damadını, oğlunu, bütün bu Erdoğan çetesini bekleyen cezaevidir. Hukuki bir yargılamadır ve sonunda cezaevidir ve Erdoğan bunu biliyor o duruma düşmemek için de her şeyi yapmaya hazırdır. Bu sadece 2015'te olan bir şey de değil. Türkiye tarihinin daha geçmişine gidip 12 Eylül öncesine bakınca da Maraş, 1 Mayıs katliamı, Bahçelievler değil solun da şiddete karşılık verdiği bir dönem yaşandı. Sol için Bahçelievler Katliamı neyse sağcılar için de Ümraniye Katliamı vardır. 2015'de nasıl PKK'nin bir katkısı olduysa, 12 Eylül öncesinde solun da şiddetin tırmanmasında bir katkısı oldu. En azından geçmişe bakınca bunu unutmamak lazım. Kast ettiğim aman kimse tepkisini göstermesin sokağa çıkmasın değil. Karşılıklı şiddetin tırmanmamasını umuyorum. Demokratik tepkiyi, üzüntüyü sokağa dökmek meşrudur her şeyden önce."

“HDP'ye yapılan saldırının siyasi sorumlusu bu iktidardır”

HDP İzmir İl Başkanlığı'na yapılan saldırının aydınlatılmayacağını söyleyen Yücel sözlerine şöyle devam etti: 

"Tabii ki bu olayın arkasını bilmiyoruz. Görev mi yoksa tek başına hareket ettiği bir şey mi? Tek başına bir faşist katilin aldığı bir kararsa bile bu tek başına yaşanan bir şey değildir. Bunun bir toplumsal tarafı vardır. Adam delirmiş önüne kim çıktıysa ateş açmış acı ama önlenmesi zor bir durum değildir. HDP'yi, Kürtleri ötekileştiren gayrı meşru gören bir iktidarın, tehdit eden, buna zemin hazırlayan bu iktidardır, siyasi sorumlusu bu iktidardır. Bu saldırının aydınlatılacağını da sanmıyorum. Türkiye'de 70'lerden bu yana pek çok cinayet aydınlatılmadı. Katiller kahraman oluyor. Uğur Mumcu cinayetini şimdi Peker anlatıyor. O zaman da biliniyor bu, sadece Hizbullahçı çetenin değil içinde devlet güçlerinin de olduğu biliniyordu. Ama doğru düzgün aydınlatılamadı. Hrant Dink'in öldürülmesi aydınlatılamadı. Dink cinayetinde de benzer bir durum vardı. Birileri o katili yönlendirmesinin ötesinde Hrant Dink'i düşmanlaştıran, hedef gösteren bir kesim vardı. Yargının bir kısmı, medya, şimdi iktidarın ortağı olan milliyetçi kesim her şeyden önce Hrant cinayetinin siyasi sorumlusudur"

“MİT'in en fazla faaliyet gösterdiği ülke Almanya'dır”

Erdoğan'ın paramiliter güçlerinin Almanya'da hala etkin olduğunu söyleyen Yücel, "AKP'nin Almanya'da 6-8000 muhbiri var" dedi. Yücel sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Almanya'da Türkiye'nin örgütlenmesi tek koldan değil. Devletin resmi kollarından, elçilikler, konsolosluklarla başlayan bir örgütlenme var. MİT'in en fazla faaliyet gösterdiği ülke Almanya'dır, AKP'nin 6-8000 arası muhbir olduğu tahmini vardır. Türkiye'de böyle bir Kurtlar Vadisi fantezisi dolaşıyor. MİT elemanları operasyon yapıyorlar falan. Öyle değil bunların yaptığı muhbirlik. Abdulhamit döneminde jurnalcilik denirdi. Bunların yanında Diyanet İşleri var, cami dernekleri, cemaatler var, Avrupalı Demokratlar Birliği var"