Adıyaman’da konuştuğumuz emekçiler, depremin onuncu gününde hala yardımların gönüllüler tarafından dağıtıldığını, şehirde kalacak hiçbir yer olmadığını ve kendilerine kötü davranıldığını aktardı.
“Depremde ne kadar sahipsiz olduğumuz ortaya çıktı”
Konuştuğumuz bir depremzede şunları ifade etti:
“Adıyaman geçmişten bu yana sahipsiz bir memleketti. Depremde ne kadar sahipsiz olduğumuz ortaya çıktı. Buradaki insanlar dışarıdan gelen yardımlarla ayakta duruyor. Burada 3 gün sonra enkaz çalışmaları başladı. Kendi imkanlarımızla insanları enkazdan çıkardık.
Türkiye Petrolleri görevlileri bizim arkadaşımıza küfür etti. Hiç yakışacak bir şey değil. Hükümetimizin bize yardımcı olması lazım, biz hükümetimizi kötülemek istemeyiz. Ama bizim memlekete de sahip çıkın. Çok insanımız dışarda, çok insanlarımız vefat etti. Canımız yanıyor, arkadaşlarımızı, ailelerimizi kaybettik.”
“Götürün nezarete atın en azından kalacak yerimiz olur”
Bir başka depremzede ise sokakta kalamadıklarını, fakat gidecek yerlerinin de olmadığını söyledi. Çadır vb. temel ihtyaçların karşılanmadığını belirten depremzede yaşadığı barınma sorununu şöyle ifade etti:
“Kendi insanlarımızı kendi ellerimizle çıkarırken yaşadığımız acı çok büyük. Sokakta, susuz, ekmeksiz yaşamayı geçtim. Ailemiz kalmadı. Gidecek yerimiz yok. Evimiz yok. Buradan gitmekten başka çare de yok. Çadır diyorlar yok, branda diyoruz yok. Kaldığımız yerden hemen çıkarıyorlar. Burada bekliyorduk, bir çay bile vermediler. Su istedim, adam bana ‘sen kimsin’ diyor. Hırsız değilim, yağmacı değilim. 5 gündür lavaboya gidemiyorum. Türkiye Petrolleri’nde gitmek istedim bana dedi ki ‘ben sana bir şarjörü boşaltırım’. Kolumdan tutup polis çağırdı, kimlik soruyor. Ben depremzedeyim. Korkum yok her şeyimi kaybettim. Senin acın da benim acım ama biraz saygılı olmak gerekiyor. Olamıyorsan o güvenlik üniformasını giymeyeceksin. Bırakacaksın gönüllüler yapsın. Enkaza gidiyoruz, ses var, balyomuz yok, çekicimiz yok, elimizden hiçbir şey gelmedi. Elektrik, su bile yoktu. Evimiz yok, ortada kaldık. Devlet yardım ediyor diyorlar. Biz devletçiyiz, hükümetimize kötü bir şey demeyiz. Müslümanız, tamam dört dörtlük değiliz ama bu kadar mağdur bırakılmamamız lazım. İçerde klimalı koyternerlar kurulmuş kendi elemanlarına kendi ailelerine bu demektir ki ‘fakir ölsün zengin yaşasın’ biz ne yapalım! Götürün nezarete atın en azından kalacak yerimiz olur. İnsana memleketini terk etmek zor geliyor.”
Kızıl Bayrak / Adıyaman