Dünya Çocuk Günü, 1925 yılında Cenevre’de yapılan Çocukların Refahı için Dünya Konferansı'ndan sonra orta çıkmış bir gündür. 1 Haziran en yaygın tarihi olsa da her ülkede farklı tarihlerde kutlanmaktadır. Dünyanın hangi penceresinden bakarsak bakalım kapitalist sistemin çarkları arasında yetişen çocuklarımız için çok mutlu ve sorunsuz bir tablodan söz etmek ne yazık ki mümkün değil. Çocuklar her yıl kendilerine ayrılan bu özel günü istismarın, fırsat eşitsizliğinin, sömürü çarklarının ve zulmün gölgesinde karşılıyorlar.
Doğaya, kadına, üretene düşman kapitalist sistemin vahşiliğinde elbette ki çocukların daha ayrıcalıklı bir dünya olamayacağı açık bir gerçekliktir. Kapitalist sistemin çocuğu koruyup-kollamak gibi bir derdi de yoktur zaten. Doğası gereği yalnızca daha fazla kârı temel alan kapitalizmde çocuklara da bu gözle bakılır, çocukluk ve ergenlik dönemlerinin her evresine bu pragmatist bakış açısı hakimdir.
2022 yılına ait veriler çocukların bu sistemde nelere layık görüldüğünün, ne gibi zorluklar çektiklerini çok çarpıcı bir şekilde özetlemektedir. Bu verilere ilişkin en çarpıcı alanlardan birisi hiç kuşkusuz çocuk emeğinin sömürüsüne ilişkin olanıdır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) yayımlanan son raporuna göre, dünya genelinde çocuk işçi olarak çalışan işçi sayısının 160 milyona kadar çıktığı ifade edilmektedir. Bu da her 10 çocuktan birinin çalıştığı, “daha az gelişmiş” olarak adlandırılan yoksul ülkeler de ise her 5 çocuktan birinin çalıştığı anlamına gelmektedir. Üstelik bu verileri yayınlayan kurumların tutumundan da biliyoruz ki bulundukları ülkenin eğitim sistemi aracılığı ile (Örneğin Türkiye'de Mesleki Eğitim Merkezi'dir) 12-14 yaşlarında “çıraklık” adı altında çalıştırılan çocuklar, bu verilere dahil bile değildir. Yine ILO verilere göre 160 milyon çocuk işçinin 63 milyonunu kız, 97 milyonu erkek çocukları oluşturmaktadır. Bu çocukların yaklaşık yarısı ise sağlıklarını ve gelişimlerini etkileyen tehlikeli işlerde çalışmaktadır. Bu neredeyse 79 milyon çocuk demektir. Bir gelişmişlik olarak lanse edilen yapay zeka, Endüstri 5.0 gibi tartışmaların gerisinde dahi büyük bir istismar gerçekliği yer alabiliyor. Zira gelişen teknoloji ile yapımı kolaylaşan iş alanlarında ucuz ve güvencesiz olarak çalışabilecek çocuklar için alan açılıyor. İnsanlığın gelişimi olarak sunulan tablonun gerisinde dahi kapitalist barbarlığın yeniden ve yeniden ürettiği bir çağdışılık yatıyor.
Yoksulluğun artması ile çocukların isimleri iş cinayetleri verilerinde de artık daha fazla anılır oldu. Son açıklanan TÜİK verilerine göre 7 milyonu aşkın çocuk yoksul olarak kabul ediliyor. Son 10 yılda en az 616 çocuk ise çalışırken hayatını kaybetti. Bu verinin dünya ortalaması ise bilinemiyor.
Çocuğa yönelik şiddet ve istismarda bir başka sorun alanını oluşturuyor. Dünyanın birçok ülkesinde çocuk yaşta evlilik, şiddet, cinsel istismar, yoksulluk gibi gerçeklikler söz konusuyken resmi olarak çocuklara reva görülen bu gerçekliğin verileri toplu bir biçimde yansıtılmıyor.
Türkiye'ye ilişkin veriler ise vahim bir tabloyu gözler önüne seriyor. 2022 yılının ilk 9 ayında 36 çocuk öldürülürken, 205 çocuk istismar edildi. 2021 yılında ise 34 çocuk öldürdü, 208 kız ve erkek çocuğu istismar edildi. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, 2021 yılındaki 20 bin 459 dosya ‘çocuğa karşı cinsel istismar’ suçu. TÜİK rakamlarına göre de 2021 yılında 117’si 15 yaşından küçük 7 bin 190 çocuk doğum yaptı. Tüm bu veriler ise yasal olarak saptananlardan ibaret.
Kimi çocuklar kendilerine ayrılmış olan bu 'özel' günlerini bir merdiven altı atölyede getir-götür işleri yaparak karşılıyor, kimileri Ortadoğu'da, Afrika'da ya da Ukrayna'da savaşın gölgesinde, kimileri yaşadığımız toprakların bir ucunda depremin ardından yaşam mücadelesi vererek, kimileri erken yaşta evlendirilme tehditti ve zorbalığı altında karşılıyor günlerini. Çocukları bu cendereden kurtarmanın bir yolu elbette ki var. Çocuklara yaşanabilir bir dünyanın mümkün olabileceğini Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği bin bir imkansızlıklar içinde, kısıtlı bir zamanda dosta düşmana göstermiştir.