YÖK, üniversite sınavlarında ilk bine girenlerden yurt dışındaki üniversitelere kayıt yaptıranlara, pandemi koşulları nedeniyle “Türkiye'deki üniversitelere yatay geçiş olanağı” tanımıştı. Geçtiğimiz günlerde Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, bu uygulamaya dayanılarak bazı yerlerde usulsüz yatay geçişler yapıldığını itiraf etti.
Usulsüz yatay geçişler, HDP Batman Milletvekili Necdet İpekyüz’ün, “Üniversite sınavında 700-800 bininci sırada üniversite kazanıp, yurtdışında tıp fakültesine kayıt yaptıranların daha sonra Türkiye'deki özel üniversitelere yatay geçiş yaptığına” dikkat çekmesinin ardından gündeme geldi. Bunun üzerine YÖK başkanı gayet “rahat” bir şekilde usulsüzlüğü doğruladı ve “Gelenlerle ilgili, mevzuata aykırı olanların kaydının silinmesi ile ilgili üniversitelere yazdık ama şöyle bir şey oluyor: Kayıt olduktan sonra idare mahkemeleri ‘O bir müktesep haktır’ diyor. Maalesef böyle de bir durum var.” dedi.
Gelen tepkilerin ardından YÖK üniversitelere yazı gönderdi. Yazıda belirli bir süreye özgü alınmış bu kararın kapsamı yeniden çizilmek suretiyle, sehven yapılmış kayıtlar varsa işlemlerin iptal edilmesi istendi. Aksi durumların kurumlar nezdinde sorumluluk doğuracağının bilinmesi gerektiği de belirtildi.
Türk Tabipleri Birliği de duruma ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “Etik ve yasal olmayan bu durum hem eğitimde fırsat eşitliğine aykırı olması hem de tıp eğitiminin niteliğine vereceği zarar açısından asla kabul edeceğimiz bir uygulama değildir. Bir an önce yasal olmayan bu uygulamaya son verilmeli ve sorumlular cezalandırılarak, yatay geçiş uygulamaları iptal edilmelidir.” denildi.
Üniversiteler bizimdir, bizimle özgürleşecek!
Biliyoruz ki bu tür usulsüz uygulamalar YÖK için ne ilktir ne de son olacaktır. 12 Eylül askeri-faşist darbesinin ardından kurulduğu 6 Kasım 1981’den bugüne 39 yıldır sorunlar yumağına dönüşen YÖK ve YÖK düzeni; özel üniversitelerin çoğalmasına, paralı eğitim uygulamalarının yaygınlaşmasına, dinci-gerici ideoloji ekseninde üniversitelerin şekillendirilmesine hizmet etmiştir. YÖK ile birlikte, üniversitelerin tümüyle sermayenin çıkarları doğrultusunda ticarethane gibi işletilmesinin önü açılmıştır. Üniversiteler ÖGB, polis ve faşist çeteler eliyle her türlü ilerici, devrimci muhalif sesin baskı ve zor yoluyla bastırıldığı koyu bir karanlığa mahkum edilmek istenmiştir.
Kısacası doğruya, adalete, eşitliğe aykırı olan, yani usulsüz olan, YÖK ve YÖK düzeninin ta kendisidir!
Devrimci Gençlik Birliği