Yaşar Kemal’in gerçek adı Kemal Sadık Gökçeli’dir. Yaşar Kemal adını ilk olarak 1950’li yıllarda Cumhuriyet gazetesinde kullanmıştır. Yaşar Kemal’in ailesi, Kemal daha 3-4 yaşlarındayken o zamanlar Adana’nın ilçesi olan Osmaniye’ye göçüyorlar. Kemal ilk acı deneyimini 5 yaşındayken Osmaniye’de yaşıyor. Babası camide gözleri önünde öldürülüyor. Yine küçük yaşta, bir kaza sonucu, sağ gözünü kaybetti.
Kemal ortaokuldan sonra okula devam edemiyor. Ortaokuldan sonra emekçilik yapıyor. Ama okumayla, üretmeyle arası hiç açılmıyor. Ortaokula devam ederken yazdığı şiirler dergilerde yayınlandı. Sol eğilimli Kemal ilk olarak 17 yaşında tutuklandı. Daha sonra 1950’de faşist Mussolini İtalya’sından devşirilen TCK 142. maddeden tutuklandı. 1951’de hapishaneden çıkınca İstanbul’da kalmaya ve Cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başladı.
Kendisiyle özdeşleşen romanı İnce Memed’i 1955’de yayınladı. Yurtdışında 140’tan fazla baskısı yapılan İnce Memed, bir eşkıyadır. İnce Memed’in dağa çıkış nedeni siyasi olmadığı için, genel geçer söylemle “eşkıya” diyoruz. Ama pratiği ve yönelimiyle, bir tür gerilladır. İnce Memed zulmedenlerle, yani yöresinin egemenleriyle savaşır.
Yaşar Kemal bir konuşmasında şunlar söylemiştir: “Halka kim zulmediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmişse, onu kim sömürmüş, sömürüyorsa, feodalite mi, burjuvazi mi… Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım. […] Ben etle kemik nasıl birbirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum.” İnce Memed, Yaşar Kemal’in bu sözleriyle tam bir uyum içinde. Gerçekte Yaşar Kemal’in yaşamı bu sözlerle tam bir uyum içinde. Emekçi halktan birisi, Yaşar Kemal’in hangi eserini eline alsa o eserde kendini bulacaktır. Kendini sözcük süslemeleri içinde aramayacak, kolaylıkla bulacaktır. Yaşar Kemal sadelikle, akıcı ve bağlayıcı bir şekilde anlatır.
Sosyalist bir dünya görüşünü savunan Yaşar Kemal, 1962’de kurulan Türkiye İşçi Partisi’ne girer. TİP’ten ayrıldığında ise, partinin gerçek niteliğini kaybettiğini ve bürokratların eline geçtiğini söyler. Sürekli olarak, ülkenin marksist bir partiye ihtiyacı olduğunu, söyler. Yaşar Kemal’in sosyalizm anlayışını şu sözleri özetler : "Her ülke sosyalist modelini kendisi kurar. Sovyetlerin 70 yıldır yaşama geçmiş modelini kabul edemeyiz. Yüzde yüz bağımsızlıktır sosyalizm. Kişi bağımsızlığı, ülke bağımsızlığı, politik bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık, özellikle de kültürel bağımsızlık... Sosyalizmin başka bir anlamı yok benim için. Bu çağa gelinceye kadar kültürler birbirlerini beslemişlerdir, yok etmemişlerdir. Oysa çağımızda, kültürler kültürleri yok etmek için, bilinçli olarak kullanılmışlardır, emperyalistler tarafından. Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir; bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım."
Yaşar Kemal’in bu sözleri, eserleriyle aynı sadeliktedir. Yaşar Kemal’in dürüst kişiliğiyle birlikte değerlendirildiğinde, içten ve samimi sözler olduğu görülür.
Yaşar Kemal’e dünyaca tanınan bir romancı demek, hiç de abartı olmaz. Buna karşın yaşamındaki sadelikte hiçbir değişim olmamıştır. Hem kökleri, hem tarafı nettir: Emekçiler!
M. Kurşun