İstanbul Devrimci Gençlik Birliği, 25 Kasım'ın ön sürecinde gerçekleştirilen drama atölyesinde de kadına yönelik şiddete dair yapılacak sokak tiyatrosu üzerine tartışmalar gerçekleştirdi. Drama atölyesinin ardından Ekim Devrimi ve YÖK üzerine tartışma gerçekleştirdi.
Kelebeklerin çağrısına kulak verelim!
Drama atölyesinin Kasım ayı programında 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle kadınların işte, evde, sokakta ve okulda maruz kaldığı cinsel, sınıfsal ve ulusal sömürü ve sorunlar üzerine tartışmalar gerçekleştirildi. Kadına yönelik şiddete dair hazırlanması planlanan sokak tiyatrosu üzerine tartışmalar yapıldı. Atölyede kurgu ve koreografi üzerine sohbetler gerçekleştirildi.
Ekim Devrimi yol gösteriyor!
Kitap atölyesinin Kasım ayı programında Ekim Devrimi'nin yıldönümü vesilesiyle İnter Yayınları'ndan çıkan “V. İ. Lenin-1917” kitabı incelendi. Kitap tartışmaları ile birlikte Ekim Devrimi'nin 105. yılında halen tüm güncelliğini koruduğu vurgulandı. Yapılan tartışmalarda Ekim Devrimi'nin kazanımlarına, devrimin gelişme koşullarına ve Bolşevik Parti'nin devrimde oynadığı role dair değerlendirmeler yapıldı.
Ekim Devrimi'ne giden süreçte birinci emperyalist paylaşım savaşıyla birlikte Rus işçi-emekçilerinin barış, toprak ve ekmek özleminin açığa çıktığı ve devrim koşullarının hızla mayalandığı ifade edildi. Bolşevik Parti’nin ezilen halkların özlemlerine yanıt veren, işçi ve emekçilere devrimci mücadele yolunu gösteren bir rol oynadığının altı çizildi.
Ekim Devrimi'nin gerçekleşmesinin ardından çok kısa bir süre içinde eğitim ve sağlık başta olmak üzere bir dizi toplumsal soruna çözümler ürettiği ifade edildi. Ekim Devrimi’yle birlikte kadının üzerindeki çifte sömürünün kaldırılması için olağanüstü bir çabanın sarf edilmesiyle kadınların birçok hakkı kazandığı vurgulandı. Sovyetler’deki politeknik eğitim modeli üzerine konuşmalar yapıldı ve Sovyetler’de işçi sağlığından kültür-sanata, sanayiden teknolojik gelişmelere dair birçok alanda kazanımlar elde edildiği ifade edildi.
YÖK ve YÖK düzenine karşı mücadeleye!
YÖK'ün kuruluş yıldönümü vesilesiyle yapılan tartışmada ise YÖK'ün kuruluş sürecine ilişkin kısa bir anlatım gerçekleştirildi. YÖK'ün üniversitelerde ilerici-devrimci faaliyeti engellemenin bir aracı ve neoliberal politikaların eğitim alanındaki uygulayıcısı olduğu vurgulandı. YÖK eliyle eğitim alanında piyasalaşmanın önünü açılmasına dair somut örnekler verildi. YÖK'ün aynı zamanda üniversitelerdeki özerk ve demokratik yapıyı dağıtmak için kurulduğu ifade edildi.
2001 yılında Türkiye'nin de dahil olduğu Bologna süreci üzerine tartışmalar gerçekleştirildi. Bologna süreciyle birlikte üniversitelerde şirketlerle yapılan işbirliği sonucu eğitimde fırsat eşitsizliğinin daha derinleştiği ve üniversitelerin sermayedarların ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirildiği vurgulandı. Sermaye devletinin YÖK eliyle gerçekleştirdiği saldırılara güncel örneklerle değinildi. Kayyım rektör atamaları ve faşist genelgeler gibi 'dışarıdan' müdahalelere üzerinde durularak, “YÖK işlevini yitirmiş durumda mıdır?” sorusu üzerine tartışmalar gerçekleştirildi. Bu tartışmalarda YÖK'ün halen tüm mekanizmalarıyla devrede olduğu, ilk çıkış yıllarından itibaren üniversitelerde oynadığı uğursuz rolüne devam ettiği vurgulandı.
Kızıl Bayrak / İstanbul