Kayyım rektör atamalarına karşı “Özerk ve demokratik üniversite” talebiyle süren Boğaziçi direnişinin öznelerinden olan Boğaziçi Dayanışması kendini lağvettiğini duyurdu. Yazılı yapılan açıklamada Öğrenci Meclisi çatısı altında örgütlenme çağrısı yapıldı.
“Mücadele umuttur”
Direniş sürecinin anlatıldığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“2021 Ocak ayından itibaren, kayyum rektörü kabul etmeyen yüzlerce öğrenci olarak farklı inisiyatifler kurduk, eylemlere katıldık, “kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” şiarını hep birlikte, farklı biçimlerde yükselttik. Boğaziçi direnişi tüm ülkenin tartıştığı bir mesele haline geldikçe, elbette bizler arasındaki politik ayrımlar ve farklı bakış açıları da aynı derecede görünür bir nitelik kazandı. Fakat geldiğimiz noktada kayyum yönetiminin anti-demokratik saldırıları ardı ardına gelirken, süreç boyunca yaşanan birtakım ayrışmaları bir kenara bırakarak kapsayıcı bir örgütlülük yaratmayı en acil görev olarak gördük. Arkadaşlarımız tutuklanırken, muhalif akademisyenlerin görevlerine son verilirken, kayyum yönetim baskıyı arttırmışken bizlerin verebileceği tek karşılığın birleşerek direnmek olduğuna inandık. Bu nedenle, üniversitelerin tepeden inme yönetim biçimine karşı olan öğrencilerin tamamı tarafından benimsenebilecek ilke ve talepler ekseninde bir Öğrenci Meclisi’nin kurulmasına omuz verdik. Gün itibariyle, Boğaziçi Dayanışması olarak kendimizi lağvettiğimizi ve tüm imkanlarımızı kurulan Boğaziçi Öğrenci Meclisi için seferber edeceğimizi kamuoyuna bildiriyoruz.”
Siyasal mücadeleyi güçlendirmenin gerekliliği
“Üniversitelerde siyasal mücadeleyi güçlendirmeyi gerekli görüyoruz. Boğaziçi Öğrenci Meclisi bu saikle kurulmuş bir yapıdır” denilen açıklamanın devamında kayyım atamalarının Boğaziçi kültürüne yapılan özel bir saldırı olmadığına dikkat çekildi. Kayyım atamaları sorunun Türkiye’de demokrasi sorununun bir parçası olduğu belirtilerek şunlar ifade edildi:
“Ancak, X partisi seçmeninden oy koparabilmek için LGBTI, haklarını dillendirmekten vazgeçenler, göçmen ve mülteciler konusunda insani bir tavır sergilemekten benzer nedenlerle kaçınanlar, HDP’nin siyaset yapma hakkını savunamayıp asgari demokratlığın koşullarını yerine getiremeyenler, kısacası bu rejimle köklü dertleri olan kesimlere sırtlarını dönenler; Boğaziçi özelinde de aynı kesimlerden kendilerini izole etmişlerdir. Akademisyenlerin Ortaçağ kültürünün bir kalıntısı olan cüppeleri, öğrencilerle aralarında hiyerarşik bir set oluşturmuş; farklı izleklerde akan protestolar kayyumu yıkacak bir sele dönüşememiştir.”
Dayanışmanın gördüğü ilgiyi ve Erdoğan’a yazılan mektubun geniş kitlelerce sahiplenilmesini değerlendiren açıklamada şunlar vurgulandı:
“Dayanışma’ya ‘öğrencilerin kendi sorunlarıyla’ ilgilenmesi gerektiğini salık verenler, öğrencilerin en büyük sorununun kayyumu atayan siyasi irade olduğunu sümenaltı ettikleri ve siyaset yapma iradesini altın tepside düzen-içi muhalefete sundukları için; öğrenci ya da değil siyasallaşan yurttaşların ilgisi ve desteğinden mahrum kaldılar.”
Birleşik mücadelenin önemine vurgu yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye halklarının boğuştuğu sorunlar, elbette biz öğrencileri de etkiliyor. Siyasal krizi derinleşen iktidar, baskıyı her cephede arttırıyor. Bu noktada bizler, üniversiteler içinde siyasal mücadeleyi güçlendirmeyi gerekli görüyoruz. Boğaziçi Öğrenci Meclisi bu saikle kurulmuş bir yapıdır.
“Gerek yukarıda değindiğimiz nedenler gerekse Boğaziçi Dayanışması’nın içindeki organizasyonel ve siyasi muğlaklıklar, kayyuma karşı mücadele etmek isteyen öğrencilerin tek bir çatı altında birleşmesinin önünde engel teşkil ediyor. Dolayısıyla üzerimize düşeni yapıyor; Boğaziçi Dayanışmasını lağvederek Öğrenci Meclisi çatısı altında, mücadelenin parçası olan diğer öğrencilerle birleşiyoruz. Direniş süresince özümsenmiş ilke ve talepleri kabul eden her öğrencinin katılımına açık olan Meclis’te, kayyum siyasetine ve faaliyetlerine karşı birleşerek sürdürülecek mücadeleyi destekliyoruz. İlerleyen süreçte; diğer üniversitelerde kurulabilecek Öğrenci Meclisleri gibi yapılar ve bu yapıların merkezileşmesiyle ortaya çıkacak imkanlar umut vermekte. Bizler; ‘Mücadele Umuttur’ diyerek yola devam ediyor, aynı bilinçteki tüm dostlarımızla birlikte yürüme isteğimizi yineliyoruz.”