Yükseköğretim Kurumu’nun (YÖK) kuruluşunun 41. yılı İstanbul’da protesto edildi.
Aralarında Devrimci Gençlik Birliği’nin (DGB) de olduğu YÖK Karşıtı Eylem Birliği, İstanbul Üniversitesi Beyazıt Ana Kapı Önü’nde “YÖK’ün 41. yılında: Haklarımız, özgürlüğümüz ve geleceğimiz için mücadeleye!” şiarıyla eylem gerçekleştirdi.
Birlik adına basın açıklamasını okuyan Şifanur Çetin, üniversitelere yönelik saldırı politikalarını hayata geçirmek için YÖK’ün kuruluşunun üzerinden 41 yıl geçtiğini hatırlatarak şunları dedi:
“41 yıldır YÖK’e ve şimdi yetkilerinin neredeyse tamamını devralmış siyasi iktidara karşı aynı kararlılıkla mücadeleyi sürdürüyoruz.”
“Direnişler geliştikçe devlet korkuya boğuldu, korktukça da saldırganlaştı”
YÖK eliyle üniversitelerin sermaye lehine dönüştürülmesine değinen Çetin güncel saldırılara ilişkin şunları ifade etti:
“Direnişler geliştikçe devlet korkuya boğuldu, korktukça da saldırganlaştı. Gezi Direnişi ve yükselen Kürt Hareketi’nin de etkisiyle bu korkunun bir ürünü olarak örgütlenen Saray Rejimi 2015’ten bu yana üniversiteleri de hakimiyeti altında tutmak için baskı ve şiddet politikaları uygulamaya devam etti. Barış için akademisyenler imzacısı olan çok sayıda akademisyen KHK’larla ihraç edildi, Barış Akademisyenlerinden boşalan kadrolar güçlü bir nepotizm pratiği ile yandaşlarla dolduruldu. YÖK’ün kuruluşundan bu yana sadece sözde var olan rektörlük seçimleri bugün kayyum atamaları olarak karşımıza çıkıyor. Kayyuma karşı direnişe geçen, yaşam alanlarını savunmak isteyen öğrenciler ise soruşturma, uzaklaştırma, gözaltılarla yıldırılmak istenirken öğrenim hakları gasp ediliyor. Üniversitelerde polis ve ÖGB işbirliği ile öğrencilere yönelik denetim ve saldırı mekanizmaları arttırıldı. Üniversiteleri kar sağlamak için sarayın arka bahçesi olarak gören siyasi iktidar kampüsleri şantiye haline getirirken yarattığı ekonomik kriz nedeniyle barınma sorunu ile karşı karşıya kalan gençliği görmezden gelerek kampüslerin içinde Millet Bahçeleri açmaya devam etti. Ekonomik krizin derinleştiği ve öğrencilerin git gide yoksullaştığı bu mevcut konjonktürde devlet, KYK yurtlarının ücretlerine zam üstüne zam yaparak, odaları 8 kişilik koğuşlar haline getirdi. KYK yurtlarında kalamayan öğrencileri ise tarikat-cemaat yurtlarına mecbur bıraktı.”
“Genelge ülkedeki siyasi atmosferden bağımsız değildir”
YÖK eliyle başlatılan yapısal dönüşümlerin siyasi iktidar tarafından devam ettirildiğine dikkat çeken Çetin, İçişleri Bakanlığı’nın “Üniversitelerde Güvenlik ve Barınma Tedbirleri” başlıklı genelgesine ilişkin şunları vurguladı:
“Elbette üniversite gençliğine dönük daha dönem başlamadan genelgelerle ilan edilen saldırı süreci ülkedeki siyasi atmosferden bağımsız değildir. Mevcut düzenin, baskı ve şiddet unsurlarından başka onu ayakta tutabileceği hiçbir şeyi kalmadı.”
Çetin, şöyle devam etti:
“Bu nedenle savaş alanlarında insanlık suçu sayılan her türlü envanterin kullanılmasında bir beis görülmemekte, savaş suçunun işlendiğine dair bilimsel açıklamalar yapan Şebnem Korur Fincancı Hocamız hukuksuzca tutuklanmaktadır. Bu saldırılar, YÖK’ün anadilinde eğitim talebine açtığı savaşla aynı akıl tarafından örgütlenmektedir.
Mesleği ve uzmanlığı gereği açıklama yaparak kimyasal silah kullanıldığı iddialarına ilişkin etkin soruşturulma yürütülmesi gerektiğini belirten TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı tutuklanarak toplumun her kesimi sindirilmek istenmiştir.”
Mücadele çağrısı
Çetin, son olarak şunları ifade etti:
“Nihayetinde bugün, açlık, evsizlik ve işsizlik ile sınadığı öğrenci gençliğin sisteme karşı her geçen gün büyüyen öfkesinin hem üniversitelerde hem de bütün ülkede yaratılmış tüm tahribatı yok edebilecek bir güçte olduğunu biliyoruz.
Bu yüzden tüm sıra arkadaşlarımızı, 41. yıl dönümünde 6 Kasım’ın tarihi önemine ithafen, üniversitelerimizde baskı yasalarından ve geleceğimizi yok etmeye çalışan tüm unsurlara karşı özerk-demokratik üniversite mücadelesinin en ön saflarına çağırıyoruz!"
Basın açıklamasının okunmasının ardından İran’da üniversite ve liselerde molla rejimine karşı mücadele eden öğrenciler “El pueblo unido” marşı söylenerek selamlandı.
Eylemde sık sık “YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek!”, “YÖK, polis, medya bu abluka dağıtılacak!” , “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganları atıldı.
Kızıl Bayrak / İstanbul