Ukrayna savaşı devam ederken, AB üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları Versay’da iki gün süren bir zirve gerçekleştirdi. Zirve’de, Rusya’dan petrol, gaz ve kömür ithalatına yasak getirilmesi konusunda tartışma çıktı. Almanya bir ithalat yasağını reddediyorken, bazı ülkeler bu pozisyonu artık sürdürülebilir görmediğini belirttiler. Letonya Başbakanı Krisjanis Karins, “Putin’i müzakere masasına getirmek ve savaşı sona erdirmek için Rusya’dan enerji ithalatını durdurma kararı almamız gerektiğine inanıyorum” dedi. Böylece, Rus devletini ana gelir kaynağından mahrum bırakmak ve bu yolla Ukrayna’ya karşı savaşın finansmanını daha da zorlaştırmak için böyle bir tutumu savunan Polonya ve Litvanya gibi ülkelerin safında yer almış oldu.
Alman Başbakanı Olaf Scholz pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Şu anda Avrupa’nın ... enerji arzını güvence altına almanın başka bir yolu yok” demişti. Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da ithalat yasağına karşı çıktı ve bunun, Almanya’nın birkaç hafta içinde elektriksiz ve ısısız olacağı anlamına geleceğini belirtti. Baerbock Kosova-Priştine’ye yaptığı ziyarette, bunun Avrupa’nın istikrarsızlaştırılmasını isteyen Rus başkanına bir hediye olacağını söyledi. Scholz’un, Rusya’dan petrol, gaz ve kömür ithalat yasağını reddetmesi nedeniyle zirvede baskı altında olduğu kaydediliyor
Brüksel düşünce kuruluşu Bruegel’in tahminlerine göre, AB ülkeleri şu anda Rus gazına yaklaşık 420 milyon dolar (380 milyon euro) ve Rusya’dan gelen petrole yaklaşık 400 milyon dolar (362 milyon euro) harcıyor. Bunun başlıca nedeninin Almanya, Avusturya ve Macaristan gibi ülkelerin enerji ihtiyaçlarının büyük bir kısmını Rusya’dan tedarik etmeleri olduğu belirtiliyor.
“Hızlandırılmış üyelik yok”
Ukrayna’nın AB üyeliği başvurusunun nasıl ele alınacağı konusunda da görüşler farklıydı. Hollanda Başbakanı Mark Rutte, talebi net bir şekilde reddetti. “Hızlandırılmış katılım diye bir şey yoktur” dedi. Lüksemburglu mevkidaşı Xavier Bettel ise, kendisinin bir kural delisi olmadığını, ancak AB’ye katılmanın koşulları olduğunu söyledi. Almanya Başbakanı Olaf Scholz burada da frene basan AB ülkelerinden yanaydı. Scholz, Ukrayna için genellikle çok uzun olan kabul sürecini hızlandırma olasılığına karşı çıktı. “Geçmişte kararlaştırdığımız şeylerin peşinden gitmeye devam etmemiz çok önemli” dedi.
Estonya ve Litvanya gibi ülkeler ise taviz talep etti. Estonya Başbakanı Kaja Kallas, “bu insanların Avrupa hayallerini gerçekleştirmelerini mümkün kılmak” için ahlaki bir zorunluluk olduğunu ifade etti. Ukraynalıların sadece Ukrayna için değil, kelimenin tam anlamıyla Avrupa için de savaştığını belirtti.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Rusya’nın ülkesine karşı yürüttüğü savaşa tepki olarak geçen hafta AB üyeliğine başvurmuş ve AB’ye katılımın hızlı olacağını umduğunu açıklamıştı. Ukrayna’nın Berlin Büyükelçisi Andriy Melnik, “Bedava bilet istemiyoruz. Ancak bunun birkaç yıl içinde acil bir prosedürle olmasını istiyoruz” dedi. AB ve Ukrayna, siyasi ve ekonomik bağları derinleştirmek için 2017 yılında bir ortaklık anlaşması imzalamıştı.
Yeni yardım paketi
Versay Sarayı’ndaki iki günlük zirvede bir diğer sıcak konu ise, savaşın AB’deki ekonomik kalkınma üzerindeki etkileriyle nasıl başa çıkılacağıydı. Fransa, korona krizinde olduğu gibi borçla finanse edilen bir destek programı benimseme fikrini gündeme getirdi. Bunun, enerji fiyatlarındaki mevcut artışın sonuçlarını hafifletmeye yardımcı olabileceği ve yanı sıra savunma projelerine yapılan yatırımları da teşvik edebileceği düşünülüyor.
Almanya ve Hollanda gibi ülkeler şu anda bunu gerekli görmüyor ve 800 milyar euroluk korona yardım paketinin önce tüketilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. İtalya Başbakanı Mario Draghi ise Fransa’nın teklifine açıktı. Draghi, “İtalya ve Fransa da bu cephede tamamen aynı hizada” dedi.