Varlığını sürdürmek ya da yayılmak için zorbalığa, katliamlara, işgale başvuran her devletin, her birliğin, her paktın kendisine boyun eğmeyenleri, özellikle de kendisine karşı direnenleri ‘şeytanlaştırma’ politikası var. Bu politikanın güncel karşılığı, teslim olmayanı terörist ilan etmektir. Dolayısıyla bir gücün estirdiği terör ne kadar şiddetli, yarattığı yıkım ne kadar geniş alanlara yayılıyorsa, ‘terör listesi’ de o kadar kabarık oluyor.
Bu iğrenç sahtekarlığın başını ABD çekiyor. Küresel çapta terör estiren bu emperyalist güç, sadece örgütleri değil, devletleri de listeye alıyor. Kendisine karşı direnenleri ‘teröre destek veren devlet’ ya da ‘terör örgütü’ diye yaftalıyor. Kafa tutanlar terörist ilan edilirken, emperyalistlere boyun eğenler ise, ‘uygar batı’ için ‘değerli müttefikler’ listesinde yer alıyor. Bu yönetimler körfez şeyhleri gibi orta çağ artık rejimler olabileceği gibi, İsrail gibi ırkçı bir devlet ya da Türkiye gibi dinci-faşist bir rejim de olabiliyor. Bu kategoridekiler halklar üzerinde istedikleri kadar terör estirebilirler, bunun emperyalistler için hiçbir mahzuru yoktur.
“Terörist devletler” ya da “teröre destek veren devletler” listesinden çıkmanın yolu dünya jandarmasına biat tazelemekten geçiyor. Örneğin geçen ay Sudan yönetimi, İsrail’le işbirliği yapmanın ‘ödülü’ olarak listeden çıkarılmıştı. 14 Aralık 2020’de ABD’nin Hartum Büyükelçiliğinin Facebook hesabından şöyle bir açıklama yapıldı: “45 günlük Kongre’ye bildirim süresi doldu. Dışişleri Bakanı, Sudan’ın terörizme destek veren devlet olarak tanımlanmasının iptali kararının 14 Aralık’tan itibaren yürürlüğe gireceğini belirten bildiriyi imzaladı.”
***
“Teröristler” ya da “teröre destek verenler” listesi hazırlama konusunda başı çeken ABD yalnız değil. Bu sahtekarlığı yapan başka birçok devlet var. Hemen tüm kapitalist devletler, sisteme karşı direnenleri ‘terörist’ ilan eden ABD’nin peşinden gidiyorlar. İsrail, Türkiye, Suudi Arabistan gibi Amerikan işbirlikçisi devletler, Washington’daki efendilerine başvurarak, kendilerine karşı direnen örgütleri ‘teröristler’ listesine aldırabiliyorlar.
Örneğin Türkiye’nin egemen sınıfları ırkçı-inkarcı politikaya karşı direnen Kürt hareketini ve onu destekleyen halkı terörist ilan etmekle kalmadılar, emperyalist efendilerinin de aynı yönde karar almasını sağladılar. Siyonist İsrail için ‘en büyük terörist’ işgale karşı direnen Filistinli örgütlerdir. Bundan dolayı ABD ile kuyrukçuları da Siyonist işgale karşı direnenleri “terör örgütleri listesi”ne eklediler. İsrail ve onunla aleni bir şekilde suç ortaklığına başlayan Körfez şeyhleri ise, Siyonist orduyu Lübnan’dan kovan Hizbullah’ın terör örgütleri listesine alınması için uğraştılar. Bu yönde karar alan ABD ile kuyrukçularını geçen aylarda Almanya da takip etti.
***
Teröristlikle yaftalama artık iç politikanın da bir malzemesi olarak kullanılıyor. Zorba-faşist rejimler, içeride kendilerine biat etmeyenleri pervasızca terörist ilan ediyorlar. Bunun birçok örneği var ama dünyada başı dinci-faşist AKP-MHP rejimi çekiyor. Öyle ki, artık saraya biat etmeyen herkese bu yaftayı asmaya çalışıyorlar. Devrimci hareket, Kürt hareketi, hak arayan işçiler, savaşı reddeden akademisyenler, halk sağlığına değer veren hekimler, diz çökmeyen hukukçular, onurunu koruyan sanatçılar, zorbalığa karşı direnen gençler, cinayet-tecavüz düzenine başkaldıran kadınlar… Kısacası saray rejimine biat etmeyen herkes terörist ilan ediliyor. Öyle ki, artık düzen partileri bile teröristlikle suçlanabiliyor.
Küba bir kez daha “teröre destek veren ülkeler” listesinde
Devrimin 1 Ocak 1959 yılında zafere ulaşmasından bu yana Küba ABD’nin vahşi ablukası altında bulunuyor. Fidel Castro’ya karşı yüzlerce suikast girişimi oldu. Küba işgal edilmeye çalışıldı. Miami’de beslenen Kübalı karşı-devrimciler, 70 yıldan beridir CIA komutasında Küba’ya karşı kullanılıyorlar. Her şeye rağmen emperyalist kuşatmaya karşı direnen Küba yönetimi ve halkı, yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen diz çökmedi.
Bu devrimci direniş, emperyalist şefleri çileden çıkarıyor. “Teröre destek veren ülkeler” listesine alarak güya Küba’nın saygınlığını yıkacaklardı. Yıllarca o listede kalan Küba’nın saygınlığı zerre kadar azalmadı. Tersine, direniş tüm dünya halkları tarafından sempatiyle karşılanıyor. Nitekim eski ABD Başkanı Barack Obama 29 Mayıs 2015’te Küba’yı “teröre destek veren ülkeler” listesinden çıkarmıştı. Şimdi Trump yönetimi giderayak tekrar listeye aldı.
Trump’ın Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, 11 Ocak’ta yaptığı yazılı açıklamada, “Dışişleri Bakanlığı teröristlere sığınma imkanı vererek uluslararası terörizm faaliyetlerine destek verdiği için Küba’yı ‘Teröre Destek Veren Ülke’ olarak tanımladı.” İfadelerini kullandı. Amerikan Kongresini faşist çetelerine işgal ettiren Trump’ın aldığı bu karar ne Küba yönetiminin ne Küba halkının direnişini zayıflatabilir.
Husiler ‘terör örgütleri’ listesinde
Altı yıldır emperyalistlerin desteği ile Yemen’i bombalayan orta çağ artığı Suudi rejimine karşı direnen Husiler, adeta Körfez şeyhlerinin korkulu rüyası haline geliyorlar. Husiler, altı yıldır devam eden vahşi bombardımana karşın zayıflamak bir yana, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bulunan bazı önemli tesisleri insansız hava araçları ya da füzelerle vurabilecek güce ulaştılar. Enerji şirketi Aramco tesislerini, Yemen sınırına yakın Abha, Jizan gibi kentlerin havaalanlarını vuran Husiler, son olarak Kızıl Deniz’de seyreden bir Suudi tankerini de hedef aldılar.
Körfez şeyhlerinin Yemen’i işgal edip Sana’da kukla bir rejimi başa geçirme planlarını bozan direniş, Siyonist İsrail’le batılı emperyalistleri de rahatsız ediyor. Husilerin son dönemde ‘direniş ekseni’ safında olduklarını ilan etmeleri ise, bu rahatsızlığı daha arttırdı. Hareketi terör örgütleri listesine alan Trump, Körfez şeyhlerine son bir ‘jest’ yapmış oldu.
Evet, Yemen’de korkunç bir terör var. Ama bunun faili Husiler değil, altı yıldan beri bu ülkeyi bombalayan Suudi Arabistan, ona destek veren emperyalistler ve bölgedeki suç ortaklarıdır. Nitekim Birleşmiş Milletler de Suudi Arabistan’la destekçilerinin Yemen’de ‘insanlığa karşı suç işlediklerini’ kayıt altına aldı. Zira hem havadan bombalayarak ülkeyi yakıp yıkıyor hem abluka uygulayarak gıda maddeleri, ilaç, çocuk maması gibi en temel insani ihtiyaç maddelerinin Yemen girişini engellenerek bütün bir halkı felakete sürüklüyorlar
Diğer olaylar bir yana, sadece Yemen örneği, insanlığa karşı terör estirenlerin ABD ile suç ortakları olduğu gerçeğini gözler önüne sermeye yeter.