Emperyalist kapitalizmin derinleşen hegemonya kriziyle birlikte emperyalistler arasındaki silahlanma yarışı kızışıyor; askeri, militarist politikalara yenileri ekleniyor. Amerikan emperyalizminin, Çin ile ilişkilerindeki gerilimler bu yönde seyrederken, aralarındaki rekabet kızışan iki büyük emperyalist gücün önümüzdeki hafta Alaska’da görüşecekleri açıklandı.
Çin, ordusunu “savaşmaya hazır” olmaya çağırıyor
Çin Devlet Başkanı ve ÇKP lideri Xi Jinping bir hafta süren Ulusal Halk Kongresi toplantısından sonra üst düzey askeri yetkililerden oluşan bir delegasyonla görüştü. Orduyu “istikrarsızlıklar” ve “belirsizlikler” karşısında sürekli hazır olmaya çağıran Xi, tüm silahlı kuvvetlerin “savaşa hazır olma” üzerine yoğunlaşması ve “her zaman çok çeşitli karmaşık ve zor durumlara yanıt vermeye hazır olması” gerektiğini söyledi.
Xi Jinping önceki günkü toplantıda yaptığı açıklamada, yeni beş yıllık planın “ulusal savunma” ve silahlı kuvvetleri güçlendirmek için iyi bir başlangıç olduğunu söyledi. Bir haftalık oturumunun sonunda, Çin parlamentosu Perşembe günü 2021-2025 yılları için yol haritasını kabul edecek ve bu yılki askeri harcamalarda yüzde 6,8’lik keskin bir artış olacak.
Yıllık toplantının bitiminden önce Xi Jinping, silahlı kuvvetlere yeni zorluklarla yüzleşeceklerini söyledi ve bunun, “yüksek profilli stratejik caydırıcılık” oluşturmakla ilgili olduğunu belirtti. Çin ordusunun “ulusal egemenliği ve kalkınma çıkarlarını kararlı bir şekilde koruması” gerektiğini ifade etti.
Çin ordusunun genişlemesi ve güçlendirilmesinin başka şeylerin yanı sıra ABD ve Tayvan ile artan gerilim, Hindistan ile sınır olayları, Doğu Çin ve Güney Çin Denizlerindeki adalar ve deniz bölgeleri üzerindeki anlaşmazlıkların bir sonucu olduğu ileri sürülüyor.
ABD’nin ana odağı Asya-Pasifik
ABD Dışişleri Bakanlığı dün, 18 Mart Perşembe günü ABD ve Çin dış politika yetkililerinin Alaska’da bir araya geleceğini duyurdu. Bu görüşme, ABD Başkanı Joe Biden’ın Ocak ayında göreve gelmesinden bu yana üst düzey yetkililerin yer aldığı ilk temas olacak. Washington’dan alınan bilgiye göre, ÇKP’nin en üst düzey dış politikacısı Yang Jiechi ve ona bağlı Dışişleri Bakanı Wang Yi, yeni ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve ABD Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan toplantıya katılacak.
Gerçekleşecek olan ABD-Çin görüşmesinden hemen önce, Blinken ve ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Japonya ve Güney Kore’deki ABD müttefikleri ile görüşmelerde bulundu. Austin daha sonra Çarşamba günü duyurulduğu gibi Hindistan’a gidecek. Bakanların ilk dış gezilerini seçmesiyle Amerikan emperyalizmi, açık bir sinyal gönderiyor; yeni hükümetin dış politikasındaki ana odağın Çin olacağı görülüyor.
Biden’ın selefi Donald Trump yönetiminde, en büyük iki ekonomik güç arasındaki ilişki, diplomatik ilişkilerin 1979’da kurulmasından bu yana en düşük seviyesine düşmüştü. Pekin yeni bir başlangıç olarak ABD’nin, Uygurlar veya Hong Kong sorununa “karışmaya” son vermesi, Tayvan’a desteğini kesmesi şartını koyuyor.
Özellikle ABD’nin Asya-Pasifik bölgesine nüfuz etme çabaları ve Çin’in buna geçit vermemeye dönük adımları iki büyük güç arasındaki gerilimin tırmanacağına işaret ediyor. Son olarak Çin’i “21. yüzyılın uzun vadeli stratejik güvenlik tehdidinin en büyüğü” olarak nitelendiren Amerikalı Amiral Philip Davidson, Tayvan sorununu olası bir çatışma kaynağı olarak adlandırdı.
ABD’nin -dünyadaki çoğu ülke gibi- Tayvan ile resmi diplomatik ilişkisi yok, ancak kendisini ada cumhuriyetinin bir tür “koruyucu gücü” olarak görüyor. Dolayısıyla ABD, Tayvan’ı ülkenin bir parçası olarak gören Çin liderliği üzerindeki baskıyı arttırıyor. Uzmanlar, Tayvan meselesinin Xi Jinping’in gündeminde üst sıralarda yer aldığını söylüyor.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, hafta sonu ABD Başkanı Joe Biden’a Tayvan ile ilgili izledikleri politikayı tersine çevirmesi çağrısında bulundu ve Biden’ın Tayvan’a yönelik “tehlikeli desteğini” kesmesi gerektiğini söyledi.