Siyonist İsrail’in ırkçı, katliamcı, Arap düşmanı şefi Benyamin Netanyahu, yolsuzluk, rüşvet ve görevini kötüye kullanma suçlarından, pazar günü (İsrail’de haftanın ilk günü) mahkeme önüne çıktı. Yaklaşık bir saat süren duruşmanın ardından, dava ileri bir tarihe ertelendi. 300 kişinin şahit olarak dinleneceği davanın uzun süreceği tahmin ediliyor. Siyonist rejimin en uzun süre görev yapan başbakanı (2009’dan bu yana) unvanına sahip Benyamin Netanyahu aktif görevdeyken hakkında dava açılan ilk başbakan oldu.
Batı Kudüs’teki Başbakanlık rezidansı önünde Netanyahu’ya karşı gösteri düzenleyen gruplar “Netanyahu istifa!” sloganları attı. Mahkemenin yakınında ise Netanyahu destekçileri toplandı.
Yıllardır yolsuzluk-rüşvet-hırsızlık skandallarıyla anılan siyonist Başbakan duruşma öncesi yaptığı açıklamalarda suçlamaları reddetti. Hakkındaki iddiaları “gülünç “olarak niteledi ve yaşananları “güçlü bir başbakanın görevden alınması” için “komplo” olarak tanımladı.
Netanyahu 3 ayrı davadan yargılanıyor
Başsavcısı Avihay Mandelblit büyüyen tepkiler sonucunda da olsa, pek çok olayda suçüstü olmasına rağmen yaptıklarını inkar eden Netanyahu’ya karşı rüşvet, yolsuzluk ve görevini kötüye kullanma suçlamalarıyla 3 ayrı yolsuzluk davası açtı. 17 Mart’ta yapılacak ilk duruşma Covid-19 salgını ve önlemler nedeniyle ertelenmişti.
Siyonist Başbakan Netanyahu’nun 20 Mayıs’ta çeşitli gerekçeler göstererek duruşmaya katılmama talebi Kudüs Bölge Mahkemesi tarafından reddedildi ve Netanyahu mahkemeye çıkmak zorunda kaldı. Hem de Siyonist hükümetin göreve başlamasından bir hafta sonra...
İddianamenin ana eksenini Netanyahu’nun yasal avantajlar sağladığı söylenen “zengin iş insanları” ile ilişkileri oluşturuyor. Siyonist şefin üç ayrı soruşturma kapsamında toplam 264 milyon dolar değerinde rüşvet aldığı iddia ediliyor. Bunların içinde Benyamin Netanyahu ve ailesinin 2007 ile 2016 yılları arasında yaklaşık 185 bin euro değerinde mücevher, puro, şampanya gibi pahalı hediyeler alması ve bunun karşılığında bu hediyeleri veren milyoner dostlarına bazı yasalarda esneklik yaratması, mali ve kişisel imtiyazlar sağlaması da var.
Bunun yanı sıra iddianamede ülkenin en çok satan gazetesi Yedioth Ahronoth ile Walla haber sitesine Netanyahu ailesi lehine haberler yapmaları karşılığında, rakip olan Israel Hayom gazetesinin dağıtımının kısıtlanmasına yardımcı olmayı vadettiği, medya imparatoruna mali imtiyaz sağladığı yer alıyor.
Netanyahu’ya yöneltilen en ağır suçlamalardan biri de Netanyahu’nun 2017 yılına değin iletişim bakanı olarak görev yaptığı dönemde, telekomünikasyon şirketi Bezeq’e hukuki ayrıcalıklar tanıması ve bunun karşılığında da şirkete ait internet gazetesinde hakkında olumlu haberler yazılmasıdır. Faşist şefin, Bezeq’e milyonlarca dolarlık kolaylık sağladığı aktarılıyor.
Netanyahu rüşvet almak suçundan 10 yıla kadar, yolsuzluk ve görevi kötüye kullanmaktan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilir.
Çürümüş politikacı zincirinin en yeni halkası
Benyamin Netanyahu, işgalci siyonist rejimin yolsuzluk ve diğer suçlarla itham edilen çürümüş politikacı zincirinin en yeni halkasıdır. Yolsuzluk, rüşvet vb. suçlar, siyonist rejim yöneticilerinin kimliğine dönüşmüştür adeta.
Örneğin, geçirdiği ciddi rahatsızlık sonrasında Ariel Şaron’un siyasi yaşama dönemeyeceğinin açıklık kazanması ile geçici başbakanlık görevine getirilen Ehud Olmert bu göreve gelmeden önce Kudüs belediye başkanlığı yaptığı dönemde rüşvet aldığı için 6 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Olmert’ten önce başbakan olan siyonist katil Ariel Şaron aleyhindeki suçlamaların kanıtlanabilmesi için cezai ehliyetinin olmadığına kararı verilmişti. Şaron’dan önce siyonist hükümetin başında bulunan Ehud Barak, görev süresi 2001’de sona erdikten sonra olağanüstü zengin olmuştu.
Netanyahu’nun karısı Sara, geçen Ekim’den bu yana ertelenen ciddi bir sahtekarlık ve sadakatsizlik davasının şüphelisi. Çalışanlarının onun izniyle 2010-2013 yılları arasında Başbakanlık konutundan 100.000 dolarlık restoran yemekleri sipariş ettiği söyleniyor.
Eşitsizlikler ve yoksulluklar ülkesi
İsrail’de yolsuzluk protestoları arasında 1 yılda üç seçim gerçekleşti. 2 Mart’ta yapılan üçüncü seçimde hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvetçilik batağında yüzen Netanyahu’nun Likud ittifakı birinci parti olarak çıktı. Hükümeti oluşturmak için uzun ve kirli pazarlıkların ardından anlaşmaya varıldı. Netanyahu başkanlığındaki Likud ile Benny Gantz başkanlığındaki “Mavi-Beyaz” arasında koalisyon hükümeti kuruldu. Ama bu hükümetin de uzun ömürlü olmayacağı, dağılabileceği söyleniyor.
Burjuva saflarda çürümüşlüğün ayyuka çıktığı İsrail bir eşitsizlik ve yoksullar ülkesidir. Eşitsizlik özellikle diğer sanayileşmiş ülkelere kıyasla oldukça belirgindir. Yoksulluk oranı da Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) tüm üye ülkeleri arasında en yüksektir. Bu nedenle işçi ve emekçi kitlelerde eşitsizlikler ve yoksulluğa karşı öfke büyüyor ve grevler ve protestolar giderek yaygınlaşıyor.
Ülkede koronavirüs koşullarına rağmen en büyük hükümet karşıtı protestolar gerçekleşiyor. İşçi ve emekçiler sokaklara çıkarak protestolu gösteriler düzenliyorlar. Nisan ayında kurulduğu söylenen “Kara Bayraklar” hareketi gösterilerde yer alıyor, “Demokrasiyi kurtarın” eylemlerinde ismi yolsuzluklarla anılan Netanyahu ve hükümetinin istifası taleplerini yükseltiyor. Tel Aviv’deki gösterilere her defasında binlerce kişi katılıyor. Geçtiğimiz günlerde üç bin sağlık emekçisi yine Tel Aviv’de pandemi bahanesi ile dayanılmaz hale gelen çalışma koşullarını protesto ederek gösteri yaptı, Netanyahu’yu istifaya çağırdı.
Filistin halkına karşı sürdürdüğü katliam, işgal, ilhak temeli üzerine kurulmuş ırkçı-gerici, bir o kadar da rüşvet ve dolandırıcılık batağında debelenen çürümüş siyonist rejim, birleşik bir mücadele örgütlenebildiği koşullarda yerle bir olacaktır.