Günümüz dünyasında giderek artan yoksulluk ve açlık, sadece az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin değil, en gelişmiş ülkelerin de sorunları arasında yer almaktadır. Kapitalist düzen, yoksulluk içinde doğmayı, yetişmeyi, beslenmeyi adeta çocukların “kaderi” haline getirmiş bulunuyor. Bu durum çocukların sağlık, barınma ve eğitim gibi temel hizmetlere ulaşmasını da engellemektedir. Araştırmalara göre çocukların yoksullukla ve açlıkla karşılaşması yetişkinlere göre daha yüksektir. Kapitalizmin işleyiş mantığının sonucu olan bu olgu, kriz koşullarında daha da ağırlaşmaktadır.
Pandeminin derinleştirdiği krizin sonucunda yoksulluk katlanarak artmaktadır. Kriz, birçok ülkede gıda fiyatlarının yükselmesine neden olmaktadır. UNICEF’e göre bu süreç, 5 yaşın altındaki yetersiz beslenen çocuk sayısını dünya çapında yaklaşık 7 milyon arttırabilir.
Tagesschau.de’nin verdiği bilgiye göre Birleşmiş Milletler (BM), korona krizinin, bu yıl ayda 10.000’den fazla çocuğun aç kalmasına neden olacağını söylüyor. BM Çocuk Fonu UNICEF, halihazırda gıda sıkıntısı çeken dünyanın birçok bölgesinin salgından etkilendiği konusunda uyarıda bulunuyor. Buna göre, 5 yaşın altındaki 6,7 milyon kız ve erkek çocuk, yıl sonuna kadar akut yetersiz beslenmeyle karşı karşıya kalabilir. BM Çocuk Fonu Salı günü New York’ta yaptığı açıklamada, açlıktan ölen çocukların sayısının 54 milyona çıkabileceğini duyurdu.
New York’taki UNICEF genel müdürü Henrietta Fore, “Pandeminin etkilerinin çocuklara hastalığın kendisinden daha fazla zarar verdiği giderek daha açık hale geliyor.” dedi. Salgın nedeniyle artan yoksulluk, büyüyen işsizlik ve artan gıda fiyatları daha fazla açlığa yol açmış bulunuyor. Dolayısıyla yetersiz beslenmenin çocuk yaşamını tehdit ettiğini belirten UNICEF,
açlık ve yetersiz beslenme sonucu çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimlerinde kalıcı sakatlanmalar ve ölümler yaşandığına dikkat çekiyor. “Hümanist” yardım kuruluşları, yıl sonuna kadar beslenme ihtiyacı olan çocukları ve anneleri desteklemek için yaklaşık 2 milyar avroya ihtiyaç duyduklarını belirtiyorlar.
Çocukların yoksulluğa ve açlığa mahkum edilmesinin; eğitim, barınma, beslenme ve sağlık gibi en insani ihtiyaçlardan mahrum kalmasının sebebi kapitalizmdir. Toplumun ihtiyaçlarını ikinci plana atarak sınırsız kâr ve sermaye birikimi üzerine kurulu kapitalizm, toplumda servet ve sefalet arasındaki uçurumu derinleştirmekte, bunun sonucu olarak çocukları da daha fazla açlığa, sefalete, geleceksizliğe ve ölüme sürüklemektedir. İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda ulaşılan muazzan zenginlik ve biriken servetle yeryüzünü cennete çevirmek mümkünken insanlar açlıkla kırılıyorsa, bu kapitalizmin kâra ve sömürüye dayalı işleyişinden kaynaklanmaktadır.
Bu nedenle, kapitalizm koşullarında hümanist çabalarla sorunu çözme girişimleri iyi niyetli fakat boş çabalardır. Çocukları açlıktan ve sefaletten kurtaracak, geleceğini güvence altına alacak yegane yol, kapitalizmi tarihin çöplüğüne göndermekten geçmektedir. Çocukların geleceği, insanın insanı ve doğayı sömürüsünün ortadan kalktığı sosyalizmdedir.