Kapitalizmin dünyanın dört bir yanına yayıldığı ve feodalizm karşısında egemen sistem haline geldiği dönemde sömürü katlanarak arttı. Erkek işçilerin uzun saatlerce çalıştırılması, teknolojik gelişmeler gibi yöntemlerle daha fazla kâr elde etmek isteyen kapitalistler, ucuz işgücü olarak çocuk işçileri de çalıştırmaya başladı. 16. yy ortalarında artan sömürü koşulları içerisinde çocuklar baca temizleme işinden, madende çalışmaya kadar birçok işte çalıştırılıyordu. Kapitalizmin azgın sömürü koşulları artmaya devam ettikçe çocuklar daha da ezilmeye başladı.
Aradan yüzyıllar geçmesine rağmen kapitalizm egemenliğini sürdürüyor. Çocuklar da azgın sömürü koşullarında çalıştırılmaya devam ediyor. Kapitalistler sanki yüzyıllar önce bu sömürü koşullarını kendileri yaratmamış gibi çocuk işçiliğe karşı mücadele vereceklerini iddia ederek 12 Haziran 2002 tarihinde 12 Haziran’ı “Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü” ilan ettiler. “Çocuk işçiliğiyle mücadele veriyoruz” yalanları ise dillerinden hiç düşmüyor. Her sene bir kapitalist devlet “çocuk işçiliğiyle mücadele yılı” ilan ederek bu ikiyüzlülüğü sürdürüyor. Oysa kapitalistlerin yalanları her geçen gün artan çocuk işçi sayıları ile gün yüzüne çıkmaya devam ediyor.
Son açıklanan verilere göre, dünyada 152 milyona yakın çocuk işçi çalıştırılıyor. Türkiye’nin de taraf olduğu Dünya Çocuk Hakları Bildirgesi’ne göre, 18 yaşından küçük her birey, ‘çocuk’ olarak tanımlanıyor. Ancak bu bildirge Türkiye’deki kapitalistler tarafından resmen çiğneniyor. 15 ve 18 yaş arasındaki çocuklar ‘genç işçi’ olarak gösterilirken sadece 14 yaşındakiler ‘çocuk işçi’ olarak gösteriliyor. Bu da Türkiye’deki çocuk işçi sayılarının resmi rakamlarda düşük gösterilmesine neden oluyor.
Çocukları ‘genç işçi’ olarak göstermenin yanı sıra çocuk işçiliğe yasal kılıf uydurabilmek için çıraklık okulları açılıyor ve yasal olarak çocuklar daha küçük yaşlarda üretim içerisine ucuz işgücü olarak katılıyorlar. Ucuz işgücü olarak sömürü çarkları arasına alınan çocuk işçiler, çocuk işçileri çalıştırmakla ilgili verilen yükümlülüklerde geçen haklarından hiçbir şekilde yararlanamıyor ve sömürünün en katmerlisiyle karşılaşıyorlar.
Çocuk işçiliğin bir boyutunu da mesleki eğitim oluşturuyor. Çocuklar daha sıra başında eğitim görürken staj adı altında angarya işlerin yaptırılmasından normal bir işçi gibi çalıştırılmaya kadar birçok alanda sömürüye maruz kalıyor. Staj adı altında kapitalistler kârlarına kâr katmaya devam ederken, yaşları 14, 15, 16, 17 olan çocuklar staj yaparken yaşamlarını yitiriyor.
Sayıları her geçen gün artan çocuk işçiler çalışırken kapitalistler tarafından katlediliyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin 2013 yılından 2019 yılına kadar sunduğu verilerde 419 çocuk işçi kapitalizmin azgın sömürü koşulları arasında katledildi.
Bu sıralananlar da gösteriyor ki, kapitalistlerin “çocuk işçiliğiyle mücadele veriyoruz” diye ilan ettiği gün koca bir yalandan ibarettir. “Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü” ancak kapitalizme karşı mücadele ekseninde anlamını bulabilir, kapitalizmin tarihin çöplüğüne gönderilmesiyle hedefine ulaşabilir. Zira çocukların özgürce bir yaşama kavuşması ancak sosyalizm ile mümkündür. Bundan 103 yıl önce gerçekleşen Ekim Devrimi, çocukları özgürleştirerek bu yolda atılacak adımları göstermiştir. Çocukların beslenmesinden, barınmasına, eğitimine ve kültür-sanat faaliyetlerine kadar her şey sosyalist işçi iktidarı tarafından karşılanmış ve çocuk işçiliği yasaklanmıştır. Ekim Devrimi ve sosyalizm deneyimi, çocuklara hiçbir gelecek sunmayan kapitalizm karşısında bugün de yolumuzu aydınlatıyor.
Çocuk işçi sömürüsüne karşı mücadeleye!
Çocukların özgür yaşamı sosyalizmde!
K. Sönmez